- 782 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
CAM KENARI KIRIKLIKLAR
Kirecine civit mavisi bulaşmış duvarın toprağı dökülmüş tarafında asılı duran saate bakardım öylesini.Onun tik takları odamdaki suskunluğumu bölerdi her zaman. Aynılaşmıştık belkide.
Onun duvarda benim cam kenarında durmam gibi sabit bir noktada oluşumuz en büyük ortak noktamızdı.Tek fark gecenin üçü ile gündüzün üçündeki aydınlık farkıydı. Ağır adımlarla ilerleyen akrebi koşar adımlarla gecen yelkovan sevincinden ve zaferinden hiç bıkmasada.
Gülümserdim onların dairesel oyunlarındaki karşılaşmalarına.Akreple aynı hizada bir dakika bekleyip hızla yoluna koyulurdu yelkovan.Bazen elimde çektiğim tesbihimle onların ritmine uyardım farkında olmadan. Sonrasında dalardım gözlerim açık, cam kenarımdaki seyrime.
Çocuklar her zamanki gibiydi plastik topun peşine düşer taştan kalelerine gol atmanın sevinciyle tutuşurken, yoldan geçen arabalar bölerdi oyunlarını.Onlar aldırış etmezdi.Araba sürenlerde yolda oynayan çocukların oyunlarını aldırmadan geçer giderlerdi.
Her zaman otuz beşinci dakikada atılan gol Fikri Amca’nın camı kırardı. Fikri Amca kovalama başlar, çocuklar kaçardı dizleri yırtılmış pantolonlarla. Fikri Amca nefeslenirken soluk soluğa kalır.
Öfkesiyle cebinden çıkardığı çakısıyla plastik topu ikiye bölerken, köşeye saklanmış dirseği yamalıklı en küçük velet, gizliden ağlardı arkadaşlarının yanında. İki gün sonra salyangoz toplar satar kendi aralarında topladıkları paralarla yine Fikri Amcanın bakkalından bir plastik top alırlardı.
Her seferinde Fikri Amca kazandığı parayla sevinir kırılan camı için üzülürdü. Çocuklar ise atılan golün sevincinde kalırlardı. Kesilen plastik top için üzüntüleri anlıktı. O gün ilk kez oyunları çok gollü geçmişti.
En çokta cam kırılmadığı için şaşmıştım.Yaşıma aldırış etmeden hep onların oyunlarına katılmak istemişimdir.Gol atmasamda olurdu. Şaşkınlığım çok sürmedi o gün yine Fikri Amca’nın camı kırıldı yine.Bu sefer kendi kırmıştı.
Yeni gelen malları alelacele bakkala taşırken tahta gazoz kasasını cama çarpması sonucu indi aşağı cam kırıkları. Bu sefer çocuklar kaçmadılar.Ters yöne koştular Fikri Amca’nın bakkalına doğru hemde hepsi birden. Kaldırdılar kolundan yaşlı bakkalı.
Küçük velet eskimiş tek gömleğini umursamadan yırtıp Fikri Amca’nın kanayan elini sardı minik elleriyle. İçlerinden gol kralları olan irice olan çocuk girdi yaşlı adamın koltuğunun altından taşıdı karşıdaki sağlık ocağına.
Kalanlar cam kırıklıklarını ayaklarıyla sürükleyerek toparladı. Sekiz dikiş atılmış eline sonradan duydum.Her şey aynı derken değişmeye başlamıştı zaman ve çocuklar.
Büyüyorlar mıydı yoksa öğrenmeye mi başlamışlardı yada ben geçen zamanın farkında değildim. Karşı direğe konan, göç esnasında yorgun kanatlı, uzun bacaklı leyleğin fısıltısında duydum baharın mahallemize geldiği.
Uzun gagasını bir birine vuruken başını önce göğe sonra yere indiriken bir an beni selamladı sandım. Biliyorum çok geçmeden o yuvada yavrularını büyütecek sıcak ülkelere gidecekti.Onlarla gitmek isterdim her bahar geldiğinde. Uzun ince çöp gibi bacaklarındaki zerafete dalardım güneş batarken.
Son zamanlarda zilim çalmaz oldu.Karşı komşum işe giderken kapıyı hızlıca çarpmasa koca apartmandan herkes taşınmış sanacaktım neredeyse.Gece erken çökerken zaman lastik gibi uzardı adeta.
Bazen ay ışığı bazen yıldızlarla konuşurdum. Sonrasında hiç gelmeyeceğini bildiğim en sevdiğim insana mektuplar yazmaya başlardım. Üzerine adres yazamazdım.Kim bilir şimdi nerede, nasıl yaşıyor sorusunu mektup bitiminde sorardım kendime.
Yorgun gözlerim yastığı işaret ettiğinde kollarımı iki yana doğru boşluğa açardım. Sonrasında tekerlekli sandalyemin tekerinden kavrayan ellerimle yatağıma ilerlerdim.Bir kaç hamle sonrasında uzandığım yatağımdan öylesine saate bakar yatardım.
Yitirilmiş bir zamanda bilinmezliğin mekanında zamanımın gelmesini beklerken.Her gün güneşin doğuşu izlemek için sürünerek cam kenarına gider açardım penceremi.Kuş sesleri karışmış ağarmış sabahları onun için çok severdim.
Bir gün o top oynayan veletlerin biri açtığım camı kırarlarsa eğer yenisini taktırmayacağıma söz vermiştim bu yüzden.
Rüyalarımda onlarla koştum bu gece.Leyleklerden bir kaleci bile olmuştu.Bu sefer ben bile gol attım hem taş kaleye. Hem Fikri Amca’nın bakalındaki cama....Kaçmadım Leyleklerle süzülerek sıcak ülkelere gittim oradaki çocuklarla top oynamaya...Düşlerim bacaklarım oldu.Bacak kadar çocuklarla koştum hep düşlerimde...koştum..koştum...koştum sadece koştum hissetmediğim ayaklarımla...
YORUMLAR
arkadaşım hızına yetişemiyorum ne şu ilhama söyle banada gelsin ilham gelmiyor çok güzel yumuşacık bir anlatımdı
DİLEK YILDIZI
ilham milham yok :-) çokca saçmalıyorsam bilki çokça rahatlıyorumdur.
Senin ilham dolu yüreğin var görmüyormusun. O yaptığın tabloları yada yazdığın yazıları göremiyormusun güzel yürekli...Sen ilham perili yürekle gezerken sana nasıl ilham göndere bilirim...
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
DİLEK YILDIZI
OKUYAN GÖZLERİNE SAĞLIK...
YÜREKTEN SAYGIMLASIN HER DAİM...
ELLERİNDEN ÖPTÜM....