- 824 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞANTIMDAN FIKRALAR-5
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hediye Paketi
Bir köy okulunda okul yararına düzenlenmiş gecede geçiyor olay. Geliri okul yararına olacak bir de piyango düzenlemişler. Çekiliş için okul müdürü (merhum teyze oğlum) “Eh! Şimdi de Milli Piyangomuzun çekilişine geçelim.” diyor ve ikramiyeler dağıtılıyor. Bir konuğa kocaman bir paket çıkmış. “Gel şu paketi sen aç” diyerek konuğu sahneye çağırıyorlar. Konuk heyecan içinde paketi açıyor ama içinden yine güzelce ambalajlanmış biraz daha küçük paket çıkıyor. Sonra bu paketi açtığında ise yine daha küçük ve mükemmel ambalajlanmış başka bir paket. Bu paket işi sonuçta küçücük bir bebek emziği çıkıncaya kadar sürüyor. Konuk emziği ağzına alarak konukları selamlayıp yerine oturuyor.
Aynı gece ağabeyime de bir hediye çıkıyor. Ağabeyimi de sahneye çağırıyorlar. Ağabeyim sahneye çıkıp eğilerek konukları selamlarken kafasına hediye başörtüsünü bağlıyorlar.
Doğum Günü
Küçük oğlum çok heyecanlıydı. Doğum günü için pastalar yapıldı ve beklediği kocaman hediye paketi de verildi. Yüzünde tatlı bir gülümseme ile açıyor paketi. Açmasıyla da “Bu iyi değil be!” diyerek fırlatması bir oluyor paketten çıkanı.
Paketten evimizde sürekli kullandığımız ayakkabı fırçası çıkıyor. Ona küçük bir sürprizimdi bu. Gerçek hediye paketini verince ağlaması geçti.
Albüm
Ağabeyimin oğlu evlendiğinde fotoğraflarını bizim semtte bir fotoğrafçıda çektiriyorlar. Fotoğrafları, fotoğrafçının bir de hediye albümüyle birlikte ertesi hafta ben götürüyorum. Büyük bir heyecanla beklediğini biliyorum dünya tatlısı gelinimizin. Ama her zamanki sürprizlerimden birini de yapmasam olmaz. Eşimle evlilik fotoğraflarımızın bulunduğu albümü de paketleyip götürüyorum. Eve varmadan ağabeyimi de görüyorum ve ağabeyim de bozuntuya vermeden planı uyguluyor ve eve biz kendi albümümüzle girmişken arkamızdan ağabeyim onların albümünü gizlice mutfağa saklıyor.
Gelin kızımız büyük bir heyecan ve merakla paketi açtığında büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor. Hemen çocuklara sesleniyorum;
“Ya! Siz yanlış albümü paketlemişsiniz!”
Çocuklar rollerini çok güzel yapıyorlar ve gayet ciddi bir tavırla;
“Baba, sen demedin mi evlilik fotoğrafları olan albüm diye? Biz de onu paketledik. Başka var mı evlilik fotoğrafları albümü?”
Gelin kızımızdan özür diliyoruz. “Yanlışlık olmuş!” diyoruz. “İdare et işte, bizim fotoğraflara bakıver. Senin fotoğraflarını da gelecek hafta getiririm. Küstün mü yoksa bana?”
Sağ olsun, gelin kızımız beni çok sever. Bana üzüntüsünü belli etmemeye çalışarak resimlerimize bakmaya çalışıyor. Ama dokunsan ağlayacak olduğundan eminim. O sırada ağabeyimin mutfaktan sesi geliyor.
“Bu paket nedir burada?”
Gelin kızımız uçarak mutfağa koşuyor…
Ertesi hafta yine fotoğrafçının hediyesi olan çerçeveli evlilik resimlerini getirdiğimde resmin üzerine yapıştırdığım futbolcu Ronaldo’nun resmi o kadar ilgi çekmemişti. Bu defa yememişti gelin kızımız.
Koma Hali
Dördüncü Cumhurbaşkanımız Cemal Gürselin hastalığı sıralarıydı. Her gün radyoda ilk haber onun koma halinin sürdüğü haberiydi. O sıralar merhum babaannem de basit bir rahatsızlık geçiriyordu. Kardeşim okula giderken bir komşunun kapısından geçiyor. Onu gören komşumuz soruyor;
“Babaannen nasıl oldu?”
Kardeşim halen yattığı anlamında ama bir de espri karıştırarak şu yanıtı veriyor.
“Koma hali devam ediyor.”
Bir Kişi İseniz
Bir arkadaşımla asansör sırası bekliyoruz. 10 kişilik asansöre girişte 1 kişilik yer kalınca arkamızda bekleyen kişiye döndü arkadaşım ve “yalnız iseniz” anlamında;
“Bir kişiyseniz buyurun.” dedi. Adam da teşekkür ederek asansöre girdi.
Bu adamcağız son derece minyon tipliydi. Bu nedenle adam asansöre girdikten sonra arkadaşıma bir şaka yapmaktan geri durmadım. Onun “bir kişi iseniz” sözünü öz anlamındaymış gibi değerlendirerek;
“Adamın 1 kişi olduğundan da şüphen var bakıyorum” dedim.
Eşeğin İstediği Yere
Nasrettin Hoca bir gün eşeğinin üzerinde dolu dizgin giderken kendisine “Hocam, böyle dolu dizgin nereye gidiyorsun?” sorusuna, “Eşeğin istediği yere!” yanıtını vermiş. Nasrettin Hoca’nın çok tuttuğum fıkralarından biridir.
Bir grup olarak bir yere gidiliyorsa ve gidilen yere hakim olan ben değilsem bu fıkra hep aklımda olur. Birisi sorarsa “nereye gidiyoruz?” diye, “Eşeğin istediği yere!” diye yanıtlamak gelir hemen aklıma. Ama asla bunu söyleyemem. Ama sorulsa da sorulmasa da böyle bir durumda bazan Nasrettin Hoca’nın bu fıkrasını anlatırım. Tabi ki fıkrayı dinledikten sonra “Ne demek? Biz eşek miyiz?” diye tepki alırım. Ama “yalnızca bir fıkra” diyerek ikna etmeye çalışırım kişiyi.
Ama siz siz olun, biraz kötümser veya alıngan bir yol liderinin yanında bu fıkrayı anlatmayın.
Eşeklik zor meslektir, biliyor musunuz?
Ha! Hatırlatmak isterim; Deve kervanlarının en önünde her zaman bir eşek bulunur. Yani deve kervanları her zaman “Eşeğin istediği yere!” gider.
Görüşmek İstemiyor
Çalıştığım bir büroda bir arkadaşımın bankada çalışan bir bayan arkadaşı var. Telefon çalıyor, ben açıyorum. Bir banka personeli bayanın en güzel hitap şekilleriyle;
“Alo! , Günaydın… Nasılsınız? Filanca ile görüşebilir miyim?”
Bu sırada o arkadaş da karşımda, onunla konuştuğumu anlıyor ve işaretlerle “ben yokum” diyor. Ben de telefondaki bayana o arkadaşın şu an büroda olmadığını söylüyorum. Bu günde birkaç defa oluyor.
Ama bir sabah işe erken geldiğimde daha kimse gelmemişken telefon çalıyor. Yine o bankacı bayan. En kibar haliyle hatır sorduktan sonra yine malum kişiyi soruyor. Ben bu defa iki tarafı da ızdıraptan kurtarmak niyetindeyim. Bayana şunları söylüyorum;
“Hanımefendi, özür dilerim ama o arkadaş sizinle görüşmek istemiyor. Aradığınız sırada karşımda oluyor ve kendisinin burada olmadığını söylememi istiyor.” diyorum.
“Ya! Öyle mi!” deyip telefonu kapatıyor bankacı hanımefendi.
Ben o gün bu olaydan o arkadaşa söz etmeyi unutuyorum büro dışına çıkıyorum. Ertesi sabah işe geldiğimde arkadaş barut fıçısı gibi.
“Sen mi konuşmuştun dün o bayanla?
“Evet, ne olmuş? Zaten senin istediğin ondan kurtulmak değil miydi?
“Ya! İnsan söylemez mi? Akşam kapıma geldi, fena fırça yedik.”
Bir de beni uyardı ki, kadın çok iri yarı imiş. Vallahi büyük tehlike atlatmışız… Ama ben onlara yardım ettim…
Daha sonra neler mi oldu dersiniz?
Bir daha aralarından su sızmıyordu.
Eh! Daha önce söyleseydiniz ya! Çok daha erken bulurdum aranızı.
(devam edecek)
Kadir Tozlu
YORUMLAR
superbaba
superbaba
Ama gördüğünüz üzere iyilik yaramıyor bazen.
YAŞANTIMDAN FIKRALAR-5
Hediye Paketi
Bir köy okulunda okul yararına düzenlenmiş gecede geçiyor olay. Geliri okul yararına olacak bir de piyango düzenlemişler. Çekiliş için okul müdürü (merhum teyze oğlum) “Eh! Şimdi de Milli Piyangomuzun çekilişine geçelim.” diyor ve ikramiyeler dağıtılıyor. Bir konuğa kocaman bir paket çıkmış. “Gel şu paketi sen aç” diyerek konuğu sahneye çağırıyorlar. Konuk heyecan içinde paketi açıyor ama içinden yine güzelce ambalajlanmış biraz daha küçük paket çıkıyor. Sonra bu paketi açtığında ise yine daha küçük ve mükemmel ambalajlanmış başka bir paket. Bu paket işi sonuçta küçücük bir bebek emziği çıkıncaya kadar sürüyor. Konuk emziği ağzına alarak konukları selamlayıp yerine oturuyor.
Aynı gece ağabeyime de bir hediye çıkıyor. Ağabeyimi de sahneye çağırıyorlar. Ağabeyim sahneye çıkıp eğilerek konukları selamlarken kafasına hediye başörtüsünü bağlıyorlar.
Doğum Günü
Küçük oğlum çok heyecanlıydı. Doğum günü için pastalar yapıldı ve beklediği kocaman hediye paketi de verildi. Yüzünde tatlı bir gülümseme ile açıyor paketi. Açmasıyla da “Bu iyi değil be!” diyerek fırlatması bir oluyor paketten çıkanı.
Paketten evimizde sürekli kullandığımız ayakkabı fırçası çıkıyor. Ona küçük bir sürprizimdi bu. Gerçek hediye paketini verince ağlaması geçti.
Albüm
Ağabeyimin oğlu evlendiğinde fotoğraflarını bizim semtte bir fotoğrafçıda çektiriyorlar. Fotoğrafları, fotoğrafçının bir de hediye albümüyle birlikte ertesi hafta ben götürüyorum. Büyük bir heyecanla beklediğini biliyorum dünya tatlısı gelinimizin. Ama her zamanki sürprizlerimden birini de yapmasam olmaz. Eşimle evlilik fotoğraflarımızın bulunduğu albümü de paketleyip götürüyorum. Eve varmadan ağabeyimi de görüyorum ve ağabeyim de bozuntuya vermeden planı uyguluyor ve eve biz kendi albümümüzle girmişken arkamızdan ağabeyim onların albümünü gizlice mutfağa saklıyor.
Gelin kızımız büyük bir heyecan ve merakla paketi açtığında büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor. Hemen çocuklara sesleniyorum;
“Ya! Siz yanlış albümü paketlemişsiniz!”
Çocuklar rollerini çok güzel yapıyorlar ve gayet ciddi bir tavırla;
“Baba, sen demedin mi evlilik fotoğrafları olan albüm diye? Biz de onu paketledik. Başka var mı evlilik fotoğrafları albümü?”
Gelin kızımızdan özür diliyoruz. “Yanlışlık olmuş!” diyoruz. “İdare et işte, bizim fotoğraflara bakıver. Senin fotoğraflarını da gelecek hafta getiririm. Küstün mü yoksa bana?”
Sağ olsun, gelin kızımız beni çok sever. Bana üzüntüsünü belli etmemeye çalışarak resimlerimize bakmaya çalışıyor. Ama dokunsan ağlayacak olduğundan eminim. O sırada ağabeyimin mutfaktan sesi geliyor.
“Bu paket nedir burada?”
Gelin kızımız uçarak mutfağa koşuyor…
Ertesi hafta yine fotoğrafçının hediyesi olan çerçeveli evlilik resimlerini getirdiğimde resmin üzerine yapıştırdığım futbolcu Ronaldo’nun resmi o kadar ilgi çekmemişti. Bu defa yememişti gelin kızımız.
Koma Hali
Dördüncü Cumhurbaşkanımız Cemal Gürselin hastalığı sıralarıydı. Her gün radyoda ilk haber onun koma halinin sürdüğü haberiydi. O sıralar merhum babaannem de basit bir rahatsızlık geçiriyordu. Kardeşim okula giderken bir komşunun kapısından geçiyor. Onu gören komşumuz soruyor;
“Babaannen nasıl oldu?”
Kardeşim halen yattığı anlamında ama bir de espri karıştırarak şu yanıtı veriyor.
“Koma hali devam ediyor.”
Bir Kişi İseniz
Bir arkadaşımla asansör sırası bekliyoruz. 10 kişilik asansöre girişte 1 kişilik yer kalınca arkamızda bekleyen kişiye döndü arkadaşım ve “yalnız iseniz” anlamında;
“Bir kişiyseniz buyurun.” dedi. Adam da teşekkür ederek asansöre girdi.
Bu adamcağız son derece minyon tipliydi. Bu nedenle adam asansöre girdikten sonra arkadaşıma bir şaka yapmaktan geri durmadım. Onun “bir kişi iseniz” sözünü öz anlamındaymış gibi değerlendirerek;
“Adamın 1 kişi olduğundan da şüphen var bakıyorum” dedim.
Eşeğin İstediği Yere
Nasrettin Hoca bir gün eşeğinin üzerinde dolu dizgin giderken kendisine “Hocam, böyle dolu dizgin nereye gidiyorsun?” sorusuna, “Eşeğin istediği yere!” yanıtını vermiş. Nasrettin Hoca’nın çok tuttuğum fıkralarından biridir.
Bir grup olarak bir yere gidiliyorsa ve gidilen yere hakim olan ben değilsem bu fıkra hep aklımda olur. Birisi sorarsa “nereye gidiyoruz?” diye, “Eşeğin istediği yere!” diye yanıtlamak gelir hemen aklıma. Ama asla bunu söyleyemem. Ama sorulsa da sorulmasa da böyle bir durumda bazan Nasrettin Hoca’nın bu fıkrasını anlatırım. Tabi ki fıkrayı dinledikten sonra “Ne demek? Biz eşek miyiz?” diye tepki alırım. Ama “yalnızca bir fıkra” diyerek ikna etmeye çalışırım kişiyi.
Ama siz siz olun, biraz kötümser veya alıngan bir yol liderinin yanında bu fıkrayı anlatmayın.
Eşeklik zor meslektir, biliyor musunuz?
Ha! Hatırlatmak isterim; Deve kervanlarının en önünde her zaman bir eşek bulunur. Yani deve kervanları her zaman “Eşeğin istediği yere!” gider.
Hocam Nasrettin hocanın izinden giden trajikomik ama bomba espiriler kurdelayı fazlasıyla hak etmiş çok çok güzeldi .Yüz kaslarım gerildi :) saygı ve selamlarımı gönülden sunarım .
superbaba
Harika kadir ustam yüreğinize sağlık başarılarınızın devamını dilerim..
superbaba
Sayfama onur verdiniz.
Her zaman ki gibi mükemmel.Beni gene güldürdünüz.ALLAH' ta sizi güldürsün.
Ahh keşke imkan olsada bunlar kitap olsa !!
Haklı bir seçki idi kutlarım.
Saygımla.
superbaba
İnşallah o günleri de görürüz.
Yorum için teşekkürler...
Nazlıgelin
Saygımla.
efendim çok güzel fıkralardı beğenerek okudum tebessüm ettirdiniz yine bana gönlünüz hoş olsun sizlerinde hep tebessüm etmeniz dileğimle saygılarımla selamlar
superbaba
Değerli ziyaretleriniz beni çok mutlu ediyor.