- 648 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sen de kimsin?-2
![Sen de kimsin?-2](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/resimli_yazi/buyuk/97380.jpg)
…
“Beni güzel hatırla,
Bunlar son satırlar…”
Bilgisayardan dinlediğim bir Orhan Veli şiiri; Ceyhun Yılmaz yorumuyla. Güneşli bir günün içinden, hava o kadar sıcakken üstelik nasıl oluyordu da güneş çekip gidince akşam ayazıyla kalıyorduk bir başımıza.
“Gerçekten yalnız mıydık acaba hayat denen bu zorlu yokuşu çıkarken?”
Gülüyorduk, geziyorduk, eğleniyorduk, kahkahalar koparıyorduk hayatın ağlatan yüzüne inat. Geç saatlerde niye kahve içmek bu kadar cazip geliyor, anlamıyorum. Sahi, kahve hangi dolaptaydı? Düşünerek, hafızamın sınırlarını zorlayarak hatırlamaya çalışıyorum. Nedendir bilmiyorum ,çocukluğumda saklambaç oynarken yaptığım mızıkçılık geldi aklıma. Gözlerimi yumup, yirmi saniye saymam gerekirken ben bir, beş ,sekiz diye atlayarak geçiştirir ve saklanamadan ilk gördüğüm arkadaşımı sobelerdim.
“Ayşee sobee, Tamerr…” Bu duruma itiraz eden arkadaşlarım olunca da;
“Ben hızlı sayıyorum ama.” Diyerek kendimi savunmaya çalışırdım. Gül gülebildiğin kadar..Şuan hatırlayıp gülmek için aklıma gelecek onlarca sebepten biri işte.
“Bu kadar çok geçmişi hatırlayıp gülebilmek varken, niye inat eder de ağlar insan?”
…
İki kaşık olacak kahve, çay kaşığı büyüklüğünde, süt tozu da olmamalıydı içinde. Olabildiğince şekersiz ve sade olmalıydı.O zaman ne anlamı kalırdı kahveden alacağım o tadın?
Bu gece de uyku yok anlaşılan.
Sessizliğin ortasında sesiyle irkilip “kendine gel” dercesine çaldı telefonum.Gelen bir mesajdı. Bu sakinliğin ortasında ‘seni unutur muyum, hep aklımdasın’ diyen birkaç söze ne kadar da ihtiyacımız oluyormuş meğer.
“Napıyosn?” diye yazmış arkadaşım. Hatırlanmaktan biraz mutlu olmuş olsam da kızıyorum ona. Belki uzun süredir arayıp sormadığı için , üstelik kaç kere arayıp “Aradığınız aboneye şu anda ulaşılamıyor…” sesini duyunca kapattım ahizeyi. Belki de ona kızmamın sebebi “Ne yapıyorsun?” değil de “napıyosn” diyerek harfleri yutması ve sözcükleri anlaşılmaz bir hale getirmesiydi. Ama bildiğim şu ki çok kızdım ona.
Çok…
“Annemle konuşmak istiyorum.” Telefonumu o kocaman çantanın içinde aramak ne büyük bir sanatmış, onu anlıyorum. Cüzdanım geliyor elime, sebepsiz bir şekilde açıyorum. Elime birkaç bozukluk alıyor, sayıyorum.
4 lira 75 kuruş.
25 kuruş daha olsaydı 5 lira olacaktı. 5 lira 75 kuruş olsaydı bozuklukları derhal harcayıp yine beş lira olarak kalmasını sağlayacaktım.
“Niye yarımları, ufacık parçaları bütünletmek için kendini bu kadar harcardı insanoğlu, ya da bazı parçaları çıkarıp tekdüze bir bütünlüğü katmak isterdi kendine?”
Mutfağa geçiyorum. Saatlerdir dinlediğim şiiri değiştiriyorum. Masanın üstünde duran telefonu alıyorum elime. Annemi arıyorum; meşgule düşürüyor telefonumu. Sonra beni arıyor ,konuşuyoruz.
Nasıl olduğumu, ne yaptığımı soruyor bana.
“Arkadaşlarımla oturduğumu, sohbet ettiğimizi, çok mutlu olduğumu..” söylüyorum. Konuşuyoruz havadan sudan sonra kapatıyoruz.
-“Neden yalan söyledin?” dedi.
-“Sen yine burda mısın, niye gitmedin?”
-“Sen gitmemi istemedin ki.”
-“Sana git mi demem gerekirdi?”
- “Kaç saattir seni izliyorum, çok düşüncelisin, kahveyi bardağına dökecek gücün bile yok üstelik. Ben doldurdum suyu bardağına, çantandaki telefonu ben verdim eline. Saatlerdir aynı şiiri dinliyorsun. Ben değiştirdim şimdi.”
-“Ben yalan söylemedim.”
-“Söyledin.”
- “O yalan değildi.”
-“Gerçek de değildi. Arkadaşların burada yok, mutlu da değilsin. Eğlenmiyorsun da.
-“Hayır, mutluyum.”
-“Değilsin.”
Değil miydim gerçekten?
-“ Biraz önce kapı çaldı, alt komşun nohutlu pilav yapmıştı, sen çok seviyorsun diye,açmadın.”
- “Kimse yok alt katta, konuşmuşluğumuz bile yok alt katta oturan kişiyle, kapı da çalmadı üstelik.”
-“Çaldı.”
-“Sen nerden biliyorsun?”
-“Gördüm, biraz önce ordaydım.Hatta pilavı sıcak suya koyup bekletmeyi unutmuştu, ben koydum. Sen tane tane seviyorsun ya.”
“Nohut, pilav…Tane tane olacaktı. Suyunu çekene kadar kapağını açmamalıydı yaparken, buharıyla pişecekti. Evet, ben öyle seviyordum.”
50 şarkı dinledim bugün; hangileriydi hatırlamıyorum.
20 kere aynı dolabı açıp aradığım şeyin orda olmadığını farkettim.
1 tane mesaj geldi telefonuma; cevap yazmadım.
2 defa annemi aradım, meşgule aldı. Sonra aradı.
Alt komşum nohut, pilav getirmiş açmadım.
Sokaktaki yaşlı hala yürüyor, hava hala soğuk. Bir de 12 derece artacaktı hava sıcaklığı. Karşı evin ışıkları söndü, siyah bir kedi ağırdan yürüyor. Ay hilal şeklini almış, arkasında onlarca yıldız…
Gökyüzünde milyonlarca yıldız.
Nefes aldı, nefes verdi, doğruldu, elini elimin üstünde hissettim,ürküttü.
Kendimi çektim, evin bütün ışıklarını yaktım, pencereleri kapattım.
‘Git’ dedim, git!
Yine geleceğim, dedi.
Kaç gün, diye sordum,
kaç gece daha?
Sustu.
…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.