- 831 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
NEDEN SERBEST ŞİİR YAZIYORUM
Yıllardır yazarım,bazen şiir olur,bazen makale ,bazen kısa not olarak kalır duygularım,Kısa not diyorum çünkü o an hissettiğim duyguları kaleme alıyorum,bir an ya biri gelir ya telefon çalar yazdığım öylece kalır.Sonra tamamlamak isterim ama duygularım aksi mi aksi söz dinlemiyor ki,bir türlü yerinde durmaz,değişiverir aniden,yazdıklarım da öyle kalır,yetim gibi durur aslında ama kısa da olsa duygu duygudur,o an ne hissettimse yazarım.Sonrasına bakmam zaten,sonrasını da bilemem ki,Aldığım nefes bana ait değil,alıyorum veriyorum,aldığım nefesi geri vereceğim meçhulken ileriye dönük duygular besleyip yüreğime yük edemem ki.Duygularım gibi yüreğim de asidir,söz dinletemedim şu ana kadar.
Aslında bunu da yazmak aklımda yoktu ama çok eleştiri aldım,”Edebiyatın da bi edebi varmış,kafiye,hece ölçüsü olmazsa olmazmış,8’li 12’li vs hece ölçülü olacakmış,mısra sonları kafiye ölçüsünde olacakmış,mış mış ta mış mış….. yeter lan dedim nedir bu hayatı kısıtlamanız? Hayat dediğiniz isim ve fillerden ibaret değil ki şiirler de kısıtlı kalsın.Ama denedim yazmayı da ,ihmal etmedim,aldım bilgisayarı karşıma başladım yazmaya,sanki ekran bile bana “ne yapıyorsun sen,sen de mi..” der gibi bakıyordu ,ama ben yine de yazmaya devam ettim,Önce duygularımı aldım kaleme sonra başladım bunları hece ve kafiye ölçüsüne uydurmaya,uydurmaya diyorum çünkü uyduruluyor zaten,gerçekler aynı yansımıyor şiire,İlle kafiye uyacak diye karar almışım ya başlıyorum eş anlamlı kelimelerden az harfli ya da çok harfli olanlarını ayıklamaya,sıfatları,zarfları,edatları imha ediyorum,çırılçıplak ,anlamını kavrayamadığım bir şeyler ortaya çıkıyor,Hayata isimler ve fiilerle bağlı olduğumuzu fark ediyorum,gülüyorum sonra kendi kendime,Beni uzaktan gören oğlum merak ediyor soruyor bana “baba noldu “ve o da gülüyor anlamadan bilmeden neye güldüğümü,sadece ben güldüğüm için gülüyor,sonra başlıyorum anlatmaya neden güldüğümü,anlamıyor çocuk tabi,ve manasız başını sallıyor,ya da “babam ne diyor böyle”diye geçiriyordur içinden,Haklı çocuk tabi,ben ne dediğimi bilmiyorum ki karşımdaki dediğimi anlasın,Edebiyat mağduru ,kafiye bağımlısı hece ölçüsü müptelası kişilere acıyorum bir an,işleri hayli zor.Çünkü gerçeği anlatmıyorlar,sadece uyduruyorlar,uydurmak ta zor zanaat canım,her kesin harcı değil,hele benim gibilerin hiç işi olmaz uydurmakla.Biz hayatı olduğu gibi yaşamaya alışmışız,ne yaşadıysak odur,ve elbette kalemimize de yaşadığımız yansıyacak,uydurmak başkalarının olsun,varsın onlar bizi beğenmesinler,ben zaten üç beş edebiyat mağduruna yazmıyorum ki,ben üst komşum,alt komşum,bakkal Hasan,berber Rıza,taksici Ahmet,Manav Mahmut,”domattez,bibeerrrr,batlicaaannnnnn, diye akşama kadar sokak sokak dolaşan seyyar satıcı İsmet ,tam dalmış bir şeyler yazarken birden o gür sesiyle irkildiğim “eskiciiiiiiiiiiiiiii … diye bağıran Hüseyin Efendi okuyunca beni anlasın diye yazıyorum.yoksa diğerleri beni pek te bağlamıyor zaten.
Başınızı ağrıttım yine,yazınca kelimelere hakim olamıyorum,uzadıkça uzuyor, hakkınızı helal edin, varsa hakkım eğer ananızın ak sütü gibi helal-u hoş olsun hepinize,gözlerinizin feri sönmesin,Allah hiç birinize zeval vermesin.Amin. Ben Edebiyat mağduru,hece müptelası kafiye bağımlısı insanları es geçiyorum,sizlerle yola devam,Allah güç kuvvet verdiği müddetçe,nefes aldığım müdetçe.Hepinizi yüreğinizin sahibine emanet ediyorum.
Mehmet Zafer
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.