- 540 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Tık Tık Tık
Tık tık tık
Sana geldim sana
Kapını açsanda, açmasanda
Ne münazaraya, ne mülakata
Öylesine aciz, öylesine
Üşüyorum, titriyorum, düşlüyorum
................................................
avunamıyorum
belki oturacağım kapının
paspasında
sesin çıkmasın aldırmam
evde yokum desende
yılmam
.................................................
Tık tık tık
Sana geldim sana
Nefesini duyuyorum
Kalp atışlarınıda
Sakın bana hikaye anlatma
Beni kendinde yok etmeye
sakın çalışma...............................
Hep gitmelere kalkarız sözlerde ama gidemeyiz değil mi?
Gitme zamanlarında sürünürüz, sadece sözlerle gider geliriz değil mi?
Sözler veririz, sözler alırız. Sözlerin altında ezilip, oturduğumuz yerde oturakalırız.
Ülke iç savaştadır belki, açlıktan anamız ağlamaktadır. Dünyayı göğüsleriz de, savaş çıksa en önde gideriz de sevgiliye gitmek zordur işte. Kafesteki kuş gibi görürüz kendimizi...
Kelepçeliyizdir ya da...
Engel zincirleri vardır. Paslanmış, küflenmiş ağır zincirler, mıh gibi yapışır bileğinden ve seni oturtur bir köşeye...
Gözlerin uzak diyarlara sadece dalar ve o an gözlerine mil çekmek istersin...
Gitmekten korkarsın, yokluğunda ahkam kestiğin o duyguların, gitmeye kalkınca seni bir güzel esir alır.Gitmenin dışında her şey kolay gelir sana. Ve bir türlü inatla kabullenemezsin korkaklığını...
Kelepçelisindir onsuzluğa ve kendi mapusluğundan mutlu olurcasına oturursun, oturduğun yere. Hem de öylesine oturursun ki kalkma eylemini protesto eder gibi...
<<gidersem ne olacak>> dersin...
<<devamı yok ki >> dersin...
<<şartlar müsait değil>> dersin...
<< ne çok şey>> söylersin de gid....sin
Özgürlük satın alınmaz, bedeli yoktur, sonsuzdur. Ancak vuslatın zamanı vardır. Harman zamanı gibi nadasların bittiği yerde başlar...
Hep ekin ekemezsin, hep biçemezsin de...
İklimlere göre hareket ederiz bilirsin.Her şey ikliimlere göre; tabiat ana, bitki örtüsü de uyar onlara...Kuşların göç zamanını unutma...
Eğer zaman gelmişse, eğer vuslat ağır basmışsa, yürek yanıyorsa iklim gelmiş demektir...
İsterse iklimin bir saat sürsün, isterse bir gün yaşamalısın. Hep yaz yaşayamayız. Hep kış da olamayız.
Kuş misali, göç zamanı uçma vaktinde uçmalıyız
Toprak misali, nadaslarımızı da bilmeliyiz. Yeter ki hiç yaşamamamazlık yaşamayalım...
Kelebeklerin ömrünü, gülün ömrünü biliriz. Ya biz bizim ömrümüz bellimidir?
Yeter ki toprakları, iklimleri satın almaya kalkmayalım. Dört mevsimi kucaklamayı çok iyi bilmeliyiz. Kıraç toprağı da, başak tarlasını da avuçlamalıyız...Ya da doğayı çok seviyorum diye haykırmamalıyız...
ayşe yayman
11.11.2006