Bu Soruyu Sorabildik mi?
Bir mahkum hapishaneden kaçmayı planlar. Hapishane öyle bir kanyondadır ki çıktığında önünde mecburi bir yol vardır ve bu yol ileride iki kola ayrılmaktadır. Bu iki koldan bir tanesi çıkmaz, diğeri ise ona hürriyetini verecektir.
Mahkum hangi yolun kendisini kurtaracağını bilmemektedir. Yol ayrımında iki kardeşin yaşadığı bir ev vardır ve bu iki kardeşten hangisine rastlarsa yolu sormak tek kurtuluş şansıdır.
Ancak bir problem vardır; Bu iki kardeşten bir tanesi her ne söylerse yalan söylemede, diğeri de her ne söylerse doğru söylemededir. Balkonda bu iki kardeşten biri oturmaktadır ama hangisi olduğunu bilmeyen mahkumun ise bir soru sorma hakkı vardır. Öyle bir soru sormalıdır ki hürriyet yolunu bulsun.
Bu soru mahkuma hürriyetini bağışlayacağı gibi, soruyu düşünene de bilinç sıçramasını yaptıracak bir kuvvete sahiptir, ancak ; soruyu soranın ve sorduğunun kim olduğunu bilmesi koşuluyla....!
Bizler sonsuz ve sınırsız bir evrende, kendimizi beden hapishanesinde 5 duyunun esaretinde kalmış kişiler olarak bu soruyu düşünürsek neyi kastettiğim herhalde daha iyi anlaşılacaktır.
Aslında evrenin kendisi olan insanın beden kabrinden çıkışı, bilinçte bilgiyle oluşturulan kalıplardan kurtuluşuyla mı mümkün olabilecektir?
Gerçekte var olarak bilinen ve duyguyla hissedilen bütün varlığın hakikatinde YOK olduğu bilinci ve rüyanın algılanabilmesi için böyle bir sıçrama gerçekten gerekli mi?
Almuti
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.