- 602 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞANTIMDAN FIKRALAR-4
Telefon Etsene!
Komşunun 6 yaşındaki cin gibi zeki çocuğu seslenip duruyor eşime. Bir şey söyleyecek. Ancak eşim sohbete dalmış çocuğun annesiyle, duymuyor bile. Ben de dedim; “çocuk sana bir şey söylemek istiyor” diye. Ama beni bile duymadı. Bunun üzerine çok geçerli bir yöntemi uyguladık. “Gel şuna telefon edelim oğlum.” Dedim. Aynı odanın içinde eşimi telefonla aradım. Telefonu açınca da; “Çocuk sana bir şey söyleyecek” dedim. Böylece muradına erdi küçük Doğuhan….
Çok geçerli yöntemdir şu telefon etmek. Hani küçük bir cihaz düşünün. Kullanacağınız zaman nereye koymuşsunuz bilemezsiniz, arar durursunuz. O cihaz bir cep telefonu ise ne ala. Çünkü hemen numarasını çevirirsiniz, adeta “ben buradayım” diye seslenir size…
Peki ya cep telefonu değilse! ... Herhangi bir küçük cihaz, bir hesap makinesi, saat, tansiyon aleti…
Alışkanlığın ve esprinin karışımı öyle söyletir. Arayan kişiye yardımcı olabilmek için “Telefon etsene!” diyebiliriz, değil mi?
Pencerenin Camı
Kardeşim çift kanatlı pencerenin bir camını kırmıştı. Harçlığından biriktireceği parayla yaptıracaktı ama yaptırıncaya kadar babam ve ağabeyim görmemeliydi. Sağlam olan camla aradaki ton farkının belli olmaması için sağlam camı sürekli silerek pırıl pırıl yapıyordu kardeşim. Tabi ki bunu çevrede bilmeyen yalnızca ağabeyim ve babamdı. Bu arada bir defasında ağabeyim pencereden kafasını dışarı çıkartarak dışarıyı izledi ve sonra gitti ama pencerede cam olmadığının farkına bile varmadı.
Liseden arkadaşlarım geldiler malum odada ders çalışıyoruz. Babam da kapıyı açtı ders çalışmamızı hayranlıkla izliyor. O an üst katımızdaki gelin hanım dışarıdan pencerenin önüne geliyor, elini parmakları içerde kalacak şekilde pencereye koyuyor ve bana “iğne iplik var mı sizde?” diye soruyor. Hiç bozuntuya vermeden ona elini oradan çekmesini söylüyorum. Anlamayıp tekrar iğne iplik isteğini tekrarlamasına karşın ben de aynı uyarımı tekrarladığımda anlıyor ve elini çekiyor. Babam bir şey anlamıyor bu senaryodan ve odamızın kapısından ayrılıyor. Ben de iğne ipliği bulup getirdiğimde neler görüyorum dersiniz?
Şu ders çalışmaya gelen arkadaşlar babama da çaktırmadan gülmekten kıp kırmızı kesilmişler.
Beni De Evlendirseydiniz
Merhum dedem, yine merhum olan üvey amcamı çok erken (15 yaşında) evlendirmişti. Bu uygulamayı ağabeyimde de uygulayacağını sık sık söylerdi. Özellikle yaramazlık yapıldığında bunu yüzümüze vururdu. Örneğin ağabeyim 13 yaşındayken bir yaramazlık yapsa hemen şu sözle eleştirirdi;
“Evlenmesine 2 sene kaldı.”
Tabi ki ağabeyim daha sonraları 15 yaşını geçti ama evlenmedi. Buna karşın dedem amcamın evliliği olayını değişik yöntemle yine eleştiri malzemesi yapmayı sürdürdü. Kardeşime bir defasında yaptığı yaramazlıktan sonra
“Amcanızın sizin yaştayken çocuğu vardı.”
Sözlü eleştirisi karşısında kardeşim;
“Beni de evlendirseydiniz benim de çocuğum olurdu” yanıtını veriyor.
Param Olsa Da İçsem
İlkokul yıllarımda geçiyor olay. Okulumuzun hemen yanında bir yetiştirme yurdu var. Okul bahçelerimiz ortak. Yurtta kalan, yaşça belki okulun ve yurdun en büyüğü bir öğrenci okulun bahçesinde gazoz satar. “Var mı susuzluktan bıkan, yüreği yanan” diye bağırır bazen. Hepsi bir yana şu sözü çok komiğime gider ve hiç aklımdan çıkmaz satıcı abinin;
“Ah! Param olsa da ben de içsem!”
Bataklığa Düşen İnsan;
Komiklik olsun diye yaparım sık sık bunları…
Halamın oğlu da bizde ve çocuklarla aynı odada yatacak. Kapılarını aralayarak şu soruyu soruyorum;
“Bataklığa batan bir insan nefes almak istediğinde ciğerlerine ne gider?”
“Çamur…” diye cevaplıyorlar. Ben de kapılarını kapatıp oradan ayrılıyorum.
Onlar ise bir süre bu sorumu konu yapıp uzun süre gülüşüp duruyorlar.
İki Yanlış, Sonuç Doğru
Yine lise yıllarımdan; Bir problem çözüyoruz. Alışkanlığım üzere öğretmenin tahtada nasıl çözdüğüne bakmaksızın kendim çözmeye çalışıyorum. Sonucu doğru olarak buluyorum. Ancak bir şey dikkatimi çekiyor daha sonra çözüme baktığımda. Bir yerde hata yapmışım. Ama sonuç doğru…
İyice kontrol ettiğimde ilerde bir hata daha yaptığımı görüyorum. Öyle bir hata ki, önceki hatayı kapatacak nitelikte…
İki hata = bir doğru…
Banasol
Oğluma sürekli kullandığı bir vitamin kompleksinin ismini öğretiyorum.
“Bak oğlum, bu ilacın ismi ‘sanasol’. Neymiş, söyle bakayım!”
Oğlum hiç beklemeden ve düşünmeden şu yanıtı veriyor;
“banasol”
(devam edecek)
Kadir Tozlu
YORUMLAR
Pencerenin Camı
Kardeşim çift kanatlı pencerenin bir camını kırmıştı. Harçlığından biriktireceği parayla yaptıracaktı ama yaptırıncaya kadar babam ve ağabeyim görmemeliydi. Sağlam olan camla aradaki ton farkının belli olmaması için sağlam camı sürekli silerek pırıl pırıl yapıyordu kardeşim. Tabi ki bunu çevrede bilmeyen yalnızca ağabeyim ve babamdı. Bu arada bir defasında ağabeyim pencereden kafasını dışarı çıkartarak dışarıyı izledi ve sonra gitti ama pencerede cam olmadığının farkına bile varmadı.
Liseden arkadaşlarım geldiler malum odada ders çalışıyoruz. Babam da kapıyı açtı ders çalışmamızı hayranlıkla izliyor. O an üst katımızdaki gelin hanım dışarıdan pencerenin önüne geliyor, elini parmakları içerde kalacak şekilde pencereye koyuyor ve bana “iğne iplik var mı sizde?” diye soruyor. Hiç bozuntuya vermeden ona elini oradan çekmesini söylüyorum. Anlamayıp tekrar iğne iplik isteğini tekrarlamasına karşın ben de aynı uyarımı tekrarladığımda anlıyor ve elini çekiyor. Babam bir şey anlamıyor bu senaryodan ve odamızın kapısından ayrılıyor. Ben de iğne ipliği bulup getirdiğimde neler görüyorum dersiniz?
Şu ders çalışmaya gelen arkadaşlar babama da çaktırmadan gülmekten kıp kırmızı kesilmişler.
İki Yanlış, Sonuç Doğru
Yine lise yıllarımdan; Bir problem çözüyoruz. Alışkanlığım üzere öğretmenin tahtada nasıl çözdüğüne bakmaksızın kendim çözmeye çalışıyorum. Sonucu doğru olarak buluyorum. Ancak bir şey dikkatimi çekiyor daha sonra çözüme baktığımda. Bir yerde hata yapmışım. Ama sonuç doğru…
İyice kontrol ettiğimde ilerde bir hata daha yaptığımı görüyorum. Öyle bir hata ki, önceki hatayı
kapatacak nitelikte…
İki hata = bir doğru…
Bataklığa Düşen İnsan;
Komiklik olsun diye yaparım sık sık bunları…
Halamın oğlu da bizde ve çocuklarla aynı odada yatacak. Kapılarını aralayarak şu soruyu soruyorum;
“Bataklığa batan bir insan nefes almak istediğinde ciğerlerine ne gider?”
“Çamur…” diye cevaplıyorlar. Ben de kapılarını kapatıp oradan ayrılıyorum.
Onlar ise bir süre bu sorumu konu yapıp uzun süre gülüşüp duruyorlar.
Hocam değme fıkralara taş çıkaracak türden güzel yazılarınız ev ahalisini gülmekten kırdı geçirdi . TEBESSÜM ETTİRDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.Güzel yazılarınızın devamı dileklerimle enderin saygı ve selamlarımla .
superbaba
Bu güzel yorumunuzu etkili yorum seçiyorum.
superbaba
Ne mutlu bana...
Yorum için teşekkürler...