- 1312 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
TAHTA KUMPAS
Yıl 1967
Sanat Enstitüsü son sınıfındayım.Atelyede yapacağımız işin resmini temrin levhasına teknik resim kurallarına uygun olarak çizer,atelye öğretmenine başlama tarihini imzalatıp
yapımına başlardık.
Her öğrenciye bir tane mengene,işlerini ve aletlerini koymaları için kilitli dolap verilirdi.
Dolap içersinde değişik biçimde eğeler,parçaları ölçmek için kumpas,eğelenen yüzeyin
düzgünlüğünü kontrol etmek için hassas 90 derece metal gönyemiz vardı.
Bütün aletler derli ve düzenli olarak dolaba konulur,kontrollerde uymayanlar cezalandı-
rılırlardı.
El becerilerim arkadaşlara göre daha iyi olduğu için ,sipariş işler genelde bana verilirdi.
Çalıştığımız atelyenin temizliği,makinaların temizliği öğrenciler tarafından yapılırdı.
Akşam paydosunda,temizlik çizelgesine bakarak öğrenciler ağaç işleri atelyesinden
ağaç yongalarından iki kovaya doldurur ,iyice ıslatılarak atelyenin her tarafına
serpilirdi.(Atelyeyi süpürürken toz kalkmaz)
Önce çalıştığımız mengene ve tezgahımızı temizler,daha sonra listedeki temizlik
görevimizi yapardık.(Torna tezgahının talaşlardan temizlenip,yağlanıp çalışmaya
hazırlanması gibi)
Makinaların temizliği bittikden sonra atelye süpürgelerle süpürülür.Talaşçılar talaşları
el arabasına koyar ve atelyenin dışındaki çöpe atar.İki öğrenci, telis çuvallarından
yapılmış paspaslarla atelyenin her tarafını paspas ederlerdi.
Temizliği güzel yapmayanın yandığının resmidir.
Ardahan’lı atelye şefimiz deli Bayram döve döve canına okurdu.
Bu aralar temizliğe daha fazla önem veriliyor.Tahminimiz,müfettişler gelecek.
Korkudan hiç bir öğretmene bunu soramadık.
Şef odasının camından atelye,atelyeden şef odası görünüyordu.
Mengenemin başında çalışırken,şef odasına çantalı,şık giyimli birkaç kişinin girdiğini
gördüm.
Şefimiz ayağı kalkarak onları karşıladı,bazı evrakları gösterdi.
Yanında birisiyle atelyeyi bir boydan bir boya gezdiler.
Tezgahların birinde, naneci Salih hocanın yaptığı tahta kumpası eline alıp inceledi
ve yerine koyarak şef odasına girdiler.
Kumpasın hassasiyetini,ölçme işleminin nasıl yapıldığını 1mm mesafe 1cm büyütülerek
dev kumpas yapılmış öğrencilerin uzaktan bile görmeleri sağlanmıştı.
Salih hocamız,birinci sınıfların atelyesine bakıyordu.Üçüncü sınıfların atelyesine geldi-
ğinde benim mengeneme uğrar,ne işler yaptığımı sorardı.
Cebinden sık sık nane şekeri çıkarıp ağzına attığı için,ona naneci diyorduk.
Salih hocamız,on parmağında on marifeti olan,sanat enstitüsü mezunu hocamızdı.
Diğer hocalarımızın çoğu,Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu mezunu idiler.
Deli Bayram ile,Naneci hocamızın aralarının açık olduğunu biliyorduk.
Naneci atelyemize gelip ne işler yaptığımı sordu.
-İş Bankası kumbaralarına çelik şeritten anahtar yapıyorum hocam dedim.
-Hocam müfettişler geldi.Bayram bey ile atelyeyi gezdiler.Sizin yaptığınız tahta kumpası
çok beğendiler.Bayram Beye bunu kim yaptı diye sordular.Biz yaptık dedi.
Salih Bey ağzına bir nane şekeri atarak eller arkada atelyeyi arşınlayıp mengenemin
başına geldi.
-Mehmet sen şunu bana bir daha anlatsana dedi.
Hedefi 12 den vurmuştum.
Hoacam kumpası çok beğenip bunu kim yaptı diye sordular,Bayram Bey ben yaptım dedi.
O gün, bu olayı bana bir kaç kez sordu durdu.
Teneffüste arkadaşlara anlatıyorum gülmekten yerlere yıkılıyoruz.
Oysa,ne konuştuklarını duymam imkânsızdı.Çünkü ben uzakta idim.
Aradan yıllar geçti.Öğrenci olduğum okula öğretmen olarak tayin edildim.
Bayram Hocamız emekliliğini istemiş gün sayıyor.
Ordan burdan konuşurken,Naneciye yaptığım şakayı anlattım.
Bayram Hocanın gülmekten gözlerinden yaş geldi.
-Mehmet gerçekten Salih Beye böylemi dedin?
-Evet hocam.
Müfettiş,öğrencilerin kafası karışacak,gerçekte her çizgi arası 1mm,burda 1cm.Kaldırın bunu burdan diye fırça attı dedi.
Salih Hocamız ben geldiğimde emekli olmuştu.
Sık sık okulumuza uğrardı.
Bir gün;
-Hocam bana hakkınızı helal edin.Öğrenci iken size böyle bir şaka yapmıştım .Oysa müfettişler tahta kumpas için Bayram Beye fırça atmışlar.
-Ah...Mehmet.Bir hafta,gidip yakasına yapışıp,arkadaşının başarısını niye kendine mal ediyorsun diyeyim dedim sonradan vaz geçtim dedi.
Bendeki cesarete bak.Şayet gidip deli Bayram’n yakasına yapışsaydı bana ne dayak atar
lardı tahmin edin.
YORUMLAR
evet, Mehmet hocam, öyle anılarımız vardır ki, hiç aklımızdan çıkmadığı gibi, aklımıza geldikçe bizi çileden çıkarır. Ne vardı sanki, o geceki doktor bir cımbızla o kılçığı çıkarsa? ama yapmaz(!)
Çünkü görev sorumluluğu yok!
Sen, görev sorumluluğundan dolayı bulmuştun oysa o işi...
Tebrikler...
Mehmet Aktaş
Yorumunuza cevabı geciktirdim özür dilerim.
Güzel yorumunuza çok teşekkür ederim değerli arkadaşım.
Saygılar...
ÇOK GÜZEL BİR ANI...İNSAN O YILLARI ÖZLÜYOR ŞİMDİ...
TEŞEKKÜRLER HOCAM.
Mehmet Aktaş
Yorumunuza cevabı geciktirdim özür dilerim.
Güzel yorumunuza çok teşekkür ederim değerli arkadaşım.
Saygılar...
Yıllar bizi tüketse de anılar ,yaşanılanlar unutulmuyor değil mi dost...
Kutladım selamlar
Mehmet Aktaş
Yorumunuza cevabı geciktirdim özür dilerim.
Güzel yorumunuza çok teşekkür ederim değerli arkadaşım.
Saygılar...
Aynı ortamların havasını koklamış biri olarak sizi çok iyi anlıyorum hocam ve bu güzel paylaşımınızı en kalbi duygularla kutluyor, gönül dolusu selam ve sevgilerimi sunuyorum...
Mehmet Aktaş
Yorumunuza cevabı geciktirdim özür dilerim.
Güzel yorumunuza çok teşekkür ederim değerli arkadaşım.
Saygılar...