BİR GAVURDAĞLI'NIN AMERİKAN MACERALARI-19
Monika söze karıştı bu arada :
-Richard amca somon balıklarının akıntılara karşı mücadele ederek nesillerini yaşatmak için nelere göğüs gerdiğini bir belgeselde izlemiş hayran kalmıştım.Ayrıca göçmen kuşların 2-3 bin kilo metreleri bulan uzun göç yollarını ve tekrar rotalarını hiç şaşırmadan aynı yere geri dönmelerini de izlemiştim.ben:
-Bende çocukluk yıllarımda kedilerin yön bulmalarına hayran olurdum.Bir kediyi evden uzaklaştırmak istediğimiz zaman onu bir çuvala koyar onlarca kilometre uzağa bırakır geri dönerdik.Tamam artık bir daha evi bulamaz derken bir bakardık ki yine karşımızda dururdu.Ben bu işe hala akıl erdiremedim.Büyüklerimiz kediler yollarını yıldızlara bakarak bulurlar derdi.Bizde güya tedbir olarak kediler çuvalın içerisinde nereye gittiğini bilemez diye düşünerek çuvala koyardık.Demek ki akşam yıldızlar çıkınca yine yollarını buluyorlar diye düşünürdüm.Peki hava kapalı iken,yani yıldızlar yok iken geri eve dönen kedilere ne demeli?
Richard amca:
-Evlatlar dikkat ederseniz biz şu an sadece hayvanlar konusu açıldığı için,hayvanlardan bahsediyoruz.İnsanlar,bitkiler,madenler,sular,böcekler,okyanuslar,ormanlar,uzay vs gibi daha aklımza gelmeyen onlarca konularda hala bilgi sahibi olamadığımız o kadar çok konu var ki.Her bir keşifte insanoğlu ayrı bir heyecan yaşıyor.Newton’un kafasına elma düşmeden önce gravity (yerçekimi kanunu) yok muydu?Archimed hamamda tasına su koyup koyduğu su kadar ,tasın battığını görünceye kadar suyun kaldırma kuvveti yok muydu?Elbetteki vardı.Amaç burada Allah’ın bazı insanları nasiplendirmesi,insanlığın içerisinde belli bir konuma getirmesidir.Kimilerini bilimle yüceltmiştir,kimilerini ilimle.Mesala peygamberler bilimsel keşiflerle uğraşmamışlardır.O yüce insanlar ,insanların manevi terbiyesini amaç edinmişleridir.Ahlaki normların uygulanması,edep,sosyal ilişkiler,merhamet,yaradana kulluk,haksız kazancı önleme,ihtiyaç sahiplerini gözetme vs gibi hep sosyal ilişkileri belirli ahlaki değerlere oturtmaya çalışmışlardır.Bu işleri yaparken de Allah’tan gönderilen vahiylerle göre hareket etmişlerdir.Bilim adamları ise daha çok maddesel deneylerle insanoğlunun hayatını kolaylaştırıcı ve bilinmezleri açığa çıkarma adına ömür sürmüşerdir.Bu keşifler çoğu zaman insancıl olduğu kadar,çoğu zamanda yıkıcı olabilmiştir.Bugün füzeler ve bombaların insanların tepesine tepesine nasıl yağdığını görünce iyimidir,kötümü dür diye sorgulayası geliyor insanın.
Yalnız şöyle bir şey daha var evlatlar.İnsanoğlu teknolojik olarak geliştikçe ruhsal manada geriliyor.Daha doğrusu bana öyle geliyor.İnsanlar savaşları,cinayetleri,aldatmaları,sıradan bir olay gibi görmeye başlıyor.Peki düne kadar böyle şeyleri önemseyen insanoğlu bugün bunları neden sıradan saymaya başlamıştır hiç düşündünüz mü?İnsan insanın etini yemez ama,insan insanı sürekli tuzağa düşürüp öldürmeye çalışır.Etini yemek için mi acaba?değil,neden öyleyse?Onu öldürüp malına el koymak için,onu öldürüp,toprağına el koymak için,onu öldürüp namusuna el koymak için..sebepler çoktur yani.Peki hangisi insancıldır bunların?hiç birisi değil mi?Adam öldürmek ancak meşru müdafa anında,ve ülke savunma veya tehdidi önleme anında olur.Bundan gayrı cana kastetmek neyin nesidir?
Hani bir söz vardır "Allahın verdiği canı ancak Allah alır" diye.Pekala başkalarının canına kıymak dahi insana ar gelmeli iken,kendi canına kıyanlara ne demeli ? Üzülüyorum evlatlar,çok üzülüyorum.Bazen bir bitki olarak dünyaya gelsek te,hayvanlar,insanlar bizi çiğnese ,dünyaya yukarıdan değil de,aşağıdan baksaydık daha mı iyi olurdu acaba diye düşünüyorum.Ya da hayvanlar gibi sadece karın tokluğuna hayat sürüp,içinde kin,garez,yalan,dolan,aldatma olmadan yaşayıp ölmeli miydik?Kısaca evlatlar insanların insana ettiği zulmü,hayvanlar dahi kendine etmiyor.Acaba aklı olmak her şeyi çözümleme de yetersiz mi kalıyor çoğu zaman?Ya da akıldan yoksun özürlü insanlar gibi cezai ehliyeti olmadan,kötülük nedir bilemeden,melekler gibi yaşayıp gitmek mi daha evladır acaba?
(Devamı Gelecek...)