- 652 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BİZ HALKIZ
Biz kimiz?
Biz halkız. Yani bir ülkenin var olmasının en önemli unsurlarıyız. Nasıl ki halk olmadan ülke olmazsa, bizi yönetenlerde bizsiz olamazlar. Öyle ise halk kavramına derinlik katıp yaşamak istemediklerimizi, bize yaşatmak isteyenlere karşı direnmeliyiz.
Toplum bölündü. Bizden olanlar, bize karşı olanlar. Laikler, antilaikler. Bizden olanlar gelin beriye, bize karşı olanlar sizi işte böyle sindiririz, sustururuz politikasından medet umanlar. Sanatın içine tükürenler, ucube diyerek sanat eserlerini yıkanlar. Toplumumuzda yaşanan bu vahim ve ağır gerçeklere karşı durmalıyız.
Türkiye’de olan olayların üstünü örtmek, her şey güllük gülistanlıkmış gibi göstermek en büyük yalandır, günahtır. Bugün yaşanan politik gelişmeler Türkiye’yi yalana sürüklüyor. Ne yazıktır ki yıllardır süregelen halkı uyutma politikası halen geçerliliğini korumaktadır. İnsanlar umutlarını hitabet sanatı yüksek politikacıların ağzından çıkan yalanlara bağlıyor.
Umut penceremizin aralığından bakarken, “İleride belki görecek güzel günlerimiz olur demeyi çok isterdim” ancak görüyorum ki toplumsal umutlarımızı tamamen tüketmişiz.
Böylesine hızla yok oluşumuzu, sessiz bir yığına dönüşümüzü gördükçe utanıyorum. Bunca dış ve iç borcumuz varken, bu kadar dışa bağımlı iken, cahil insanları bu yalanlara inandırabilirsiniz ancak, Türkiye’nin tam bağımsız olduğunu “DÜŞÜNEN BEYİNLERE” anlatabilir misiniz?
Her alanda yavaş yavaş yapılan sindirme politikalarının son halkası olan tiyatrolar üzerine oynanan oyunları da görmezden gelemeyiz. Bu konuda söyleyecek sözü olan onurlu sanatçılar ve yöneticilerin itiraz etmeleri için yeterince nedenleri var.
Geçmiş yıllarda olduğu gibi, özellikle son birkaç yıldır bütün olanaksızlıklara, engellemelere ve vurdumduymazlıklara rağmen tiyatrocular son derece başarılı performanslara imza atıyorlar. Tiyatro canlı bir performans olması nedeniyle toplumda güçlü etkiler oluşturma potansiyeline sahiptir ve toplumda “Aydınlanmanın” araçlarından biri olduğu da unutulmamalıdır.
Eğilip bükülmeyen, değerlerini üç otuz paraya satmayan kişiliklere ihtiyacımızın olduğu şu zor günlerimizde, düşünceleri ve inançları için fedakârlık yapan, rahatından vazgeçen insanlara da ihtiyaç var. Rüzgârgülü gibi, rüzgârın esiş yönüne göre bir o yandan, bir bu yandan olan insanlara değil, bu ülke için ilkelerini terk etmemiş vicdanları halen daha sızım sızım sızlayan insanlara ihtiyacımız var.
Tarladaki bereketi kaybettirilen Türkiye’ye, şimdide zihinlerdeki hareketliliği kaybettirilmeye ve yapılanlar unutturulmaya çalışılıyor. Her olayın ardından gelen yeni bir tutuklamayla bir önceki yapılan haksızlığın üstü örtülüyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin yaratıcısı Atatürk’e sadece milli bayramlarda, on kasımlarda değil, sahiden saygılar sunmak istiyorsak her tarafı şehit kanlarıyla sulanmış mukaddes topraklarımızı korumak adına dünyaya gücümüzü bir kez daha gösterelim; haksızlıklara karşı direnelim, susmayalım.
Dünya bize, Kurtuluş savaşında elde edilen zafer sebebi ile duyduğu hayranlığı bir kez daha duysun.
Hülya TÜRK