13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2068
Okunma
Vaktiyle bir padişah ve veziri varmış. Bu padişah ile vezir, bir konu üzerinde ateşli ateşli tartışmışlar.
Padişah; eğitim önemli derken, vezir, eğitim önemli ama asalet daha önemli demiş. Padişah, vezire hiç olmadığı kadar kızıp, ülkenin dört yanına haber salmış. Ülkesinde ne kadar iyi eğitmen varsa hepsini sarayına çağırmış.
Her birine neler yapabileceğini sırayla sorup öğrenmiş. İçlerinden birisi şöyle demiş; bir kediye kahve servisi yaptırabilirim. Bu konu padişahın çok hoşuna gitmiş ve eğitmene hemen işe başlamasını söylemiş.
Altı ay gibi bir zaman içersinde eğitmen, kediyi kahve taşır konuma getirmiş. Olay ülke çapında çabuk duyulmuş. Padişah, kendi haklılığını ortaya koymak için bütün ahaliyi gösteriye çağırmış. Ve şehir meydanına padişahın tahtı taşınıp gösteri başlamış.
Eğitmen, kendi eliyle pişirdiği kahveyi tepsiye koyup kedinin eline vermiş. Padişaha kahve servisi yapmasını söylemiş. Kedi tepsiyi alıp yolu yarıladığında vezir, cebinde sakladığı bir fareyi yavaşça salıvermiş.
İşte o an olanlar olmuş… Kedi kahve tepsisini padişahın yüzüne fırlatıp farenin ardına düşmüş. Padişahla eğitmen kedinin ardından bakıp kalırken vezir; asalet! Asalet! Asalet!
Diye bağırmış.
24.04.2012 /Emine UYSAL