- 535 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Câ mi?
Câ mi?
Cami üzerinden yapılan siyasi kavgaları izlerken aklıma geldi. Siz hiç sabah namazında camiye gittiniz mi? Ya da ara vakitlerde kaç kişi var devasa binalarda… Bu cami konusunda önemli bir husus var; bayramdan bayrama veya cumadan cumaya giderseniz sokaklara taşan bir cemaat ile karşılaşırsınız! Aslında çok akıllı bir sistem kurulmuş, bayramda, cumada camiye gidenler muhteşem kalabalığı görünce ne kadar çok cami olsa ihtiyaçtır deyiveriyor. Vakit namazlarında ise devasa binalarda bir sıra ile namaz kılınır. İmamlar Bayram ve cumada yoğunluk yaşar diğer vakitlerde sakin bir ortam hatta bazı camilerde hoca bile gelmez! Gerek olmaz köy yerlerindeki camilerde özellikle!
Maaş şahane namaz bahane!
Rüyam aklıma geldi; 21.04.2012
“Orta büyüklükte bir camideyiz, cuma namazı için olabilir. Cemaatten biri vaaz veriyor. Dua etmeye başladı; Menderes’e dua etti, çokları sesli icabet etti. Ben de bağırdım “Camide siyaset olur mu?” Olurdu, olmazdı derken tartışma başladı. Menderes taraftarları “olur” diyor diğerleri suskun , çekimser kalıyordu. Ben de “hocaya soralım” dedim. Caminin hocası silik bir şahsiyet, sesi çıkmıyor. Hocam dedim; “Camide siyaset yapılır mı?” “Yapılır” dedi. Ben de cemaate seslendim “Camide siyaset yapılırmış, herkes kendi siyasetini, dillendirsin, “Tek yol devrim” denilebilir o halde! Diğerleri de kendi görüşünü dillendirebilir! Çünkü imam suskun, cemaatten bazıları kendi siyasetini yapıyor! O zaman cemaat irkildi, hatasını anladı çokları…”
Yaşlı bir amcadan dinlemiştim, eski hikayedir.
O yıllarda köyün muhtarı kadim, babadan oğla geçer gibi bir hal varmış. Tabii ki seçim oluyor ama köylü değişiklik yapacak bilinçte olmadığından aynı kişiyi seçip duruyor. Belki cesaretli, güçlü aday olmadığından oluyordur.
Muhtar efendi her durumda seçimi kazanmanın rahatlığı ile babadan kalma köhne kulübesinde oturuyor, emirler yağdırıyor. Ha imam efendiyi de unutmayalım iyi paslaşır muhtarla. Aralarından su sızmaz. Muhtarı hep doğrular çünkü “Ulul emre itaat” farzdır (İmama göre) . Ayrıca köyde birden fazla camii vardır, ve imamın görevde kalması muhtarın ihtiyaç bildirmesine bağlıdır!
Yıkık kulübesinde yaşayan Cemil ağabeyi anlattı bir de. Bu adam garibanın teki, şarap içer, bulursa denk getirirse hovardalık yapar. Kimsenin malına ırzına sarktığını gören olmamış. Ayık gezmez ama!
Muhtar efendi arada köylüleri toplar onlara genel durum hakkında bilgi verir. Yapılan veya yapılacak işler hakkında görüş alış-verişi… Aslında muhtar köyü iyi idare etmemektedir ama köylüyü ikna etmekte çok başarılıdır.
Yanına imamları alır biri sağında diğeri solunda, her ne derse imamlar başı ile tasdik ederler. Doğrudur şeklinde. Söze ne hacet! Muhtar arada atıfta bulunur bizim gariban, şarapçı Cemil ağabeye;
-Muhterem hemşerilerim, köyümüz her gün daha da gelişiyor. Bir camimiz ve imamımız varken iki cami oldu, iki imamımız var. Köylümüz yüksek ahlak değerlerine saygılıdır, faziletli, dinine diyanetine saygılı insanlardır. Bir de şu ayyaş Cemil olmasa daha da iyi olacak! ? ... Köylülerin zayıf yanıdır bu. Topluluk evet der gibi başını sallıyor. Muhtarı tasdik ediyor. Köy odasında yemekler yenip çaylar içildikten sonra herkes evine dağılıyor.
Sorunlar mı? Onlar hala duruyor.
Muhtarımız sağ olsun. Ahlaklı insandır.
Mızrak çuvala sığmaz
Bir kaç yıl önce bir İlçe’de banka memuru ile sohbet ederken; köylünün muhtar ve imam da dahil düşük faizli kredi almak için çiftçi yazıldığını ve de üst katta aldığı krediyi alt katta mevduat faizine yatırıp aradaki farkı haksız kazanç olarak değerlendirdiğini öğrendim...
Aynı insanların bir muhtarlığa bağlı köylerine ikinci hatta üçüncü din adamı istemek için yoğun gayret gösterip cami yaptırması da bana ilginç gelmişti.Anca on hanesi faal bulunan yerlere bile cami yaptırıp kadrolu görevli talepleri onlara o kadar masum geliyor du ki, toplumun refahı için harcanması gereken vergilerin din adamlarına maaş olarak dağıtılması belki de ibadet olarak görülüyordu!
Ahlaksızlığı din ile örtmek mümkün olur mu diye düşündüm.
Yaklaşık olarak 800 kişiye bir maaşlı din görevlisinin düştüğü ikinci bir toplum Dünya’da var mı acep? Bilmiyorum.
Mesela Doktor bin kişiye bir adet düşüyor mu?
Bebek ölümlerinin arttığı şu günlerde gündeme geldi; yeni doğan uzmanı yok denecek kadar az!
Ya bizim toplum çok dindar ya da çok zengin!
Dindar olsa neden ahlaken görünmüyor?
Zengin olsa yardım dağıtımlarında izdihamdan ezilenler her gün ekranlarda...
Bu işte bir gariplik yok mu?
Toplumun din adamı tutkusu dindarlığından mı yoksa hırsından mı?
Ben akıl erdiremedim.
Ya siz?
Saygılar.
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.