Burası Dün
İlk ismimin rehavetiydim. Ne çabuk unuttum dünyanın dönülmüş sözlerden ötürü döndüğünü. Dünya döndükçe gece. Mademki gece, bari bulutsuz olsun. Mademki gece, şairin geyikli gecelerinden olsun. Ben bir rüzgâr kadar konuşabilirim, gerisini reddediyorum..
Hani sen riske girmemek için çifte biletler tutuşturmuştun ve ben yine de peron peron reddetmiştim uğurlanmayı.
Olmadı.
Olmazlığa saplandık.
Adımlar, adımlar… Gölge yığınlarına doğru uzaklaşan adımlar.
Şimdi iyi bir usta arıyorsundur, maziye tadilat yapacak. Hatta belki buldun bile… Yok yok sitem etmiyorum, seni karşılıklı sürgün içmeye davet ediyorum hepsi bu. Kusura bakma dilimin kemiksizliğini bertaraf edebiliyorum ama kalemimin çenesi düşük.
Şimdi anlıyorum Cemal Süreya’nın
“Mutsuzluğumu yeterince hakketmek için
Geri döndüm kilometrelerce yürüdüm.”
Derken ne demek istediğini.
Sonrasında mutsuzluğu dahi hak etmek gerekti, yürümek gerekti, dönmek gerekti.
Anladım ki yoktu gecenin bir kabahati olanlarda, hepsi benim ilk ismimin suçuydu.
Ve gündüz sadece ışık aşırmıştı geceden, ondandı ıslaklıkların gündüz kurur olması. Uyuşturacak zaman yüreğimizi, biliyorum.
Sabırsızdım, yağmurdum.
Toprağa yenildim.
Ve bu yenilgiyle yazdığım bütün notaları sildim. “Unutmamak” sadece bir fiildi, çok ciddiye almadım. Rakamlarla baş edemezdi, bir, iki, üç, dört, beş…
Etti.
Rakamlara çelme attı “unutmamak”. Çok sorguladım neden diye…
Sesini yırtıp atamadığım için dedim.
Ayrılığı alışmakla çerçeveleyemediğim için dedim.
Kalkıp yarına yürüyemediğim için dedim.
Burası dün. Eflatun öldüren, bulut seven dün.
Takvimden koparılıp, belki de uçak yapılıp, uzağa atılmış gün.
Burası dün, inatla gitmediğim, gidemediğim dün.
Tüm kırıklarımın yanlış kaynadığı gün.
Nun
YORUMLAR
Sevgili Sinem.
Tacettin Abime aynen katılıyorum...Ve dahi Israrla, inatla ''Kalemin ucunda tanrılar var'' diye başladığın o muhteşem hiciv yazısının sevamını beklyorum senden.
Böyle gri sayfalar yerine öyle neşe saçan sayfalar daha çok yakışıyor kalemine.
Selam ve sevgilerimle.
dün dünde kalır
bu gün ayrı bir gündür
yarın çok daha başka ayrı....
arkaya bakmamak gerek diye düşünürüm hep
giden gitmiştir
bitmiştir
yitmiştir
sürekli arkaya bakarsan
ayak parmaklarının önü sıra koşturan yeniyi göremezsin...
diyesim geldi...yazdıklarına tabi bu yorumum
her şey gönlünce
sevgiler....
Lavi_(n)_Su tarafından 4/24/2012 4:39:48 PM zamanında düzenlenmiştir.
Aslında hiç sevmem gündüzleri. Yalnızlığım değil, bilakis yüzümü örten bir maskedir geceler. Hem de en masrafsız, tek bir renk bile istemeden benden. Ama yine de beyazı siyaha tercih nedenim olur işte gözlerin. Güneşten sonra ikinci inanışımdır uyanışıma... Bakarım, sonra bir kez daha bakarım...
Tebrikler, yapısalcı ve öznel...
Yüreğine sağlık.Ne çok geceydi,ne çok ayrılık ve ne çok hüzün. Maalesef bazılarımız bazı şeyleri haketmediğimiz halde yaşıyoruz. Ya da haketiğimizi kabul etmeden... Hep neşeli olmuyo herşey. Tadılacak acı varsa tadılıyor elinde olmadan insanın. En ufak sıyrıklarla atlatmak dileğiyle...
Gece gece sen de son darbeyi vurdun. Olsun bunları da alıyorum, hangi acı boş verilmeyi hakeder ki? İki adın da çok güzel. Ama katılıyorum ad kesinlikle bir insanın kaderinde etkileyici unsur. Hatta sadece adı taşıyanda değil, sayıklayanda da öyle. Teşekkürler Sinem. Ellerine sağlık.
Geyikli gece dedin ya hani, eklesem buraya ayıp olmaz değil mi? Çok seviyorum ben turgut amcamın yazdığı her şeyi.
Halbuki korkulacak hiç bir şey yoktu ortalıkta
Her şey naylondandı o kadar
Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı.
Ama geyikli geceyi bulmadan önce
Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk
Geyikli geceyi hep bilmelisiniz
Yeşil ve yabani uzak ormanlarda
Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan
Hepimizi vakitten kurtaracak
Bir yandan toprağı sürdük
Bir yandan kaybolduk
Gladyatörlerden ve dişlilerden
Ve büyük şehirlerden
Gizleyerek yahut döğüşerek
Geyikli geceyi kurtardık
Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk
Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza
Caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları
Kadınların kocalarını aramasını seviyorduk
Sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz
Bilir bilmez geyikli gece yüzünden
"Geyikli gecenin arkası ağaç
Ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü
Çatal boynuzlarında soğuk ayışığı"
İster istemez aşkları hatırlatır
Eskiden güzel kadınlar ve aşklar olmuş
Şimdi de var biliyorum
Bir seviniyorum düşündükçe bilseniz
Dağlarda geyikli gecelerin en güzeli
Hiçbir şey umurumda değil diyorum
Aşktan ve umuttan başka
Bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı
Belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor
Biliyorum gemiler götüremez
Neonlar ve teoriler ısıtamaz yanını yöresini
Örneğin Manastır'da oturur içerdik iki kişi
Ya da yatakta sevişirdik bir kadın bir erkek
Öpüşlerimiz gitgide ısınırdı
Koltukaltlarımız gitgide tatlı gelirdi
Geyikli gecenin karanlığında
Aldatıldığımız önemli değildi yoksa
Herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak
Gümüş semaverleri ve eski şeyleri
Salt yadsımak için sevmiyorduk
Kötüydük de ondan mi diyeceksiniz
Ne iyiydik ne kötüydük
Durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa
Başta ve sonda ayrı ayrı olduğumuzdandı
Ama ne varsa geyikli gecede idi
Bir bilseniz avuçlarınız terlerdi heyecandan
Bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda
Kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında
Büyük otellerin önünde garipsiyorduk
Çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte
Hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız
Örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk
Yahut bir adam bıçaklasak
Yahut sokaklara tükürsek
Ama en iyisi çeker giderdik
Gider geyikli gecede uyurduk
"Geyiğin gözleri pırıl pırıl gecede
İmdat ateşleri gibi ürkek telaşlı
Sultan hançerleri gibi ayışığında
Bir yanında üstüste üstüste kayalar
Öbür yanında ben"
Ama siz zavallısınız ben de zavallıyım
Eskimiş şeylerle avunamıyoruz
Domino taşları ve soğuk ikindiler
Çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık
Gölgemiz tortop ayakucumuzda
Sevinsek de sonunu biliyoruz
Borçları kefilleri ve bonoları unutuyorum
İkramiyeler bensiz çekiliyor dünyada
Daha ilk oturumda suçsuz çıkıyorum
Oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum
İyice kurulamıyorum saçlarını
Bir bardak şarabı kendim için içiyorum
"Halbuki geyikli gece ormanda
Keskin mavi ve hışırtılı
Geyikli geceye geçiyorum"
Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.
t.u.
Gece geyikli olsun istedim. Turgut Uyar'ınkinden hem de.
Sevgimle.