SONBAHAR.......
şehrin penceresi artık açılmak için kapanmıyor ve evimin duvarları yok herkes çıplaklığımı görüyor ve ben kimsenin değilim ....artık rüya uyanmak için değil ve istemiyorum yatağımdan kalkmak ve kendimi bıçaklıyorum sesimden ve sessizliği bağırıyorum ...yağmur yağıyor dengesizliğiyle ve ıslatmıyor beni ..içimin her halini satıyorum hiç haline ...üstü kalsıncılık oynuyorum ve düzeni kuran her detaya savaş açıyorum ...hiçim işte beni ben yapan sadece kalemimin ucunun gittiği yer ve orda ve oralarda defalarca gömülen ruhtan bozma bedenim...hey hayat masalını ver bana ver ki kahramanlarımı dev yapayım ve herşeye elim uzasın .......kırık bir yürek nereye koşar ki ,, ancak kendine... allah kahretsin içimizdeki kayıp külleri kim alevliyor ve nereye koşuyorum gülüşüm yangın sonrası kül rengi ayaz ...çatladı kalbim yere yığılıyor altta kalan lal hüznünden alfabelerim ,yalnızca gidiyorum demeyi beceren ......sanki gökle yeryüzü arasında bir ben kalmışım kıpırdayamıyorum dağ deviriyorum ....ve ey hayat sattım bana verdiklerini şimdi geri ver aldıklarını hey sana söylüyorum....kızıl gölgeleri kusuyor bak sabah sevgilim ,sevişen aydınlıklar nekadar da hiddetli güneş olacaklar az sonra tabi ...ve sen çiçeği büyümeyen saksı düğünü uzama içimde lütfen ...sen sardığını sandığın vakit köklerimi çekiyorsun toprağımdan istemiyorum da güneşin istiflenmesini ...bırak ya hayat kollarını, düşeyim uçuruma kadar getirdin zaten bırak...içlendiğim doğru ve koştuğum ve biraz sonra çarptığım her durak hüzzamın ölü yüzlü ud u ....içimi döven akşam önce asma yapraklarıma kuş değdirmiyor sonra eskimiş aşk şiirlerimi siliyor kara defterimden ve yağmurumu siliyor penceremden ...incinmişim işte sen de kavga başka biri desin ayrılık ....hiçbiri umurumda değil gökkuşağımı silen kim yağmurumdan ....bir ses lazım beni nereye gidersem gideyim çağıran ....bana ayışığında ışıldayan gözlerimi ver hayat ver ki bana sırtını dönenlerin yüzlerindeki karaya çıkmış tekneleri döndüreyim denize ver hadi....kader işçiyisiyiz işte ölmek ekmişiz ama ölememek biçiyoruz ..içimizce onca acı yumağı bize kimse dokunmasın , bulutumuzu kaçırmasınlar yağmur istiyoruz biz ...anlattıklarım aşk değil karasevda hiç değil ve ayrılık hiç değil ...sanki olmayanın oldurulmayanın yankısı ve sanki okunmayan bir kitap gibi susanmışlık vadisi ...rüzgara binen tanrının parmakları ve yüzümüze son düzeltmesini yapan tanrının parmakları işte ...gülüşünü, susmasını, ağlamasını ,yüzümüze dokuyan....
işte yazgımıza kırık bir nostalji daha en çakmak gözlerimize nikahlanan delikanlılığımız ne de avuç avuç birikiyor tükenen ömre oysa siz büyükler buna hüzün diyorsunuz değil mi daha sancılısına aşk neyse olan oldu kim çaldıysa çalmıştır yeniyetmeliğimizi vatanından şimdi mesele uçuruma kadar gelen ayaklarımızı altından giden toprakla kaydırmamak ......hadi şimdi deli saçması deyin yazdıklarıma ve okuduktan sonra bir gram aklınızda kalamasın kimin umrunda ...şehir çocukları büyütüyor sonra küçültmüyor , kimileri taşkesiliyor yüzlerinin bıçaklanan adalarında ve yüzemiyor karaya ....sonbaharı bekleyin adamlar sonbaharı, elinize düşen güneşleri gecelerde soğutmayın eğer hayat kalp bıraktıysa orada söndürün....sonbaharı bekleyin adamlar sonbaharı.. beni bekleyin ölümlere gelen beni, yani en yalancı adamı size söylüyorum her gitmemi sildiriyorum karakutumdan ,diğerlerinin gitmelerini de ben aldım hadi gelin benimle ,sonbahar çınlasın kulaklarımız varsın gelmeyeyim zaten ben içime o kadar azım ki sonbahar şahit.......