- 1776 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Baharı Özlemek
Bedenler güneşe hasret, gölgelerden nasılda kaçıyoruz.
Kalın giysilerimizin verdiği yorgunluk bıktırdı artık.
Bir an önce askıdaki yerini almalı kahverengi, gri ve siyah paltolarımız.
Eskiler ‘’Papak ‘’ derdi adına, şimdikiler ‘’Bere’’ diyor,’’Poşu’’ nun adı da ‘’Kaşkol’’ oldu ya, hepsinin yeri dolaplarda bomboş durmakta.
Ala gölgeler bile kıskanmakta güneşin sıcaklığını öğle vakitlerinde.
Tam o anlarda duvar diplerine yaslanmış, cigarasının külü dudaklarına değmek üzere olan dedeler bile tek gözü yumuk bakmakta o güzelim parıltıya.
Kim bilir, neler hayal etmekteler…
Belki de birkaç hafta sonrası için kendilerine birer ‘’Sivriç’’ yapıp çiğdem sökmeye gitmek düşüyordur akıllarına.
Ya da, yüksekçe bir kaya arkasında erimemiş kar aramak istiyorlardır, heyecanla.
Bulabildiklerinde; sıkıca sıkıp ellerinin üşümesini, sonrada ellerini birbirine sürtüp nefesleriyle ısıtmak isteyeceklerdir kimbilir…
Birbirlerine şakalar yapmak isteyecekler, gülecekler doyasıya kimbilir…
Elleri su toplayacak belki de çiğdem sökmeye zorlamadan…
Bir tanesini kulağının üzerine takıp salınarak gelmek isteyecekler mahalleye, biraz da kıskandırmak isteyecekler akranlarını kimbilir…
Belki de badem çiçeklerinin açmasını bekleyecekler, çağla yemek isteyecek canları…
Arıların uçuştuğunu, karıncaların ve tüm börtü böceklerin yaşama tutunma çabalarına tanık olmak isteyecekler son demlerinde olduklarına aldırmadan yaşantılarının…
Ne büyük mutluluk bu Allah’ım…
Cigaralarının ateşi değdiğinde dudaklarına uyanacaklar bu bitmesini istemedikleri rüyadan…
Ve gerçek, biraz daha artıracak yüzlerindeki kırışıklıkları…
Yeni adı ‘’Kasket’’ olan , sekiz köşe şapkalarını elleriyle yere fırlatacaklar kimbilir…
Lanet okuyup yaşlılığa…
Haykıracaklar her şeye rağmen…
’’Özlemişiz bee Baharı…’’ diye….
Vedat ESER