- 1235 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Çuf çuf Gitti
Adını agustos böceginden alan bu ayda sıcak bir yaz günün
tüm kavurucu haşmeti yakıyordu ortalıgı.Böyle bir günde okullar tatil olmuş ve ben anadolunun bagrına yolculuk yapmıştım.gittigim yer dogunun paris’i diye nitelenen gakkoşlar diyarı elazıg’dı.Aslen oralı olmamama ragmen benim için apayrı yeri olan ve çocuklugumun tüm ihtişamını yaşayıp geçirdigim bu yer benim başkentim,kale’mdir hala.
Tatilim iyi ve göz açıp kapayıncaya kadar geçmiş ve ailemle birlikte içimdeki buruk vedayla kendimi Adana ’ya giden bir tren katarında buluvermiştim.Memur bir aileye mensup olmam yaşam koşullarımızı belli ediyordu. Bir kompartımana yerleşmiştik.
6 kişilik olan bu yerde kah oturuyor kah koridorlarda sıkılmaadan insan kalabalıgı arasında yol bulup geziniyorduk.kara tren dag ova tünel köy kasaba şehir deyip anadolunun o kendine has güzelliklerini bize ücretsiz sunuyordu. Her istasyonda farklı bir yaşama alışık ve kültürümüzü bize tanıtan insanlarla karşılaşmak bana az da olsa ayrılıgı unutturuyordu. Ugradıgımız istasyonlar yöre halkıyla ve kendi yetiştirdikleri ürünlerini satmayla doluydu.ne ararsak bulup alıyorduk yemek ihtiyaç sıkıntısı olmadan biz çocuklar neşeliydik.Güzelim,şehrimi geride bırakmış Malatya şehrini çıkmış ve K maraş ’a baglı şirin yer olan Pazarcık ’a gelmiştik. Burda makinist yolun kapalı oldugunu ve karşıdan gelecek olan treni bekleyeceklerini haber verdi. Bizde fırsat bilip istasyonda soguk suyu olan bir çeşmeye ve bakkala koşoup bişiyler alacaktık. Babam ekmek, meyve vs ihtiyaçlar için para verdi.ekmek dışında istenenleri hemen alıp geldim. Ekmek ise 200 metre arayla fırında vardı.
Babam makiniste ekmek almaları gerektigini ne kadar vakitleri oldugunu sordu. Ve benim gidip gelebilecegim cevabını aldı. Ben hemen büyük bir görev verilmiş edasıyla ok gibi fırlayıp istasyonu geride bıraktım. Fırın az yokuştu. İçeri dalıp 6 adet pide ekmek alıp aynı hızla döndüm. Tren hala istasyondaydı içeri girip bizim kompartımanı aradım. aradım yok .allah allah be az daha dikkatli baktım sanki degişik geldi. Tekrar trenden inip dışardan baktım. Belki babamlar beni görür diye yine gören yok.Ve O an içime zorla girmeye çalışan korkuyu fark ettim. Dışarı kovuyorum ama çıkmıyor Virüs olup bulaştı bir kere .İstasyon görevlisini bulup soruyorum bu tren Adana Treni mi diye .ve acı gerçek korku bana gülüyor ve ben aglamaklıyım.Sonunda istasyon görevlisi bana trenin az evvel gittigini söylüyor ve çabuk davranırsam bir sonraki istasyonda yakalayabilecegimi söylüyor.Rast gele birine ordan geçen minübüslerin duragını soruyorum. Ben koşar adım giderken babamda istasyonda trene gelmedigimi ve trenin az beklemesini bize zamanın oldugunu söyleyen görevli memura yalvar yakar bir dille anlatmaya çalışıyor.ama nafile tren bu arada kalkıyor .Makiniste durum anlatılıyor ve bir şey yapaamayacagını söyleyen makinist pazarcık istasyona telgraf çekip durumu anlatıyor.Memurlar her yerde beni arıyor.ben ise Elimde ekmek ve az bir para üstüyle durakta minübüsteyim. Ama bir türlü gitmiyor ki bu minübüs çocuk yüregim pırıltılı ve ürkek, az da gururla aglamyor.benden başka yolcular var telaşımı gören soruyor durumumu 7 kez anlatıyorum.Şoför halimi anlayıp gaz pedalına yükleniyor.neyse yoldayız 10-15 dkakika arayla diger istasyondayım.Bu istasyon PAZARCIK’tan sonraki NARLI istasyonu.aceleyle istasyon görevlisini bulup tık nefes olanı bir çırpıda anlatıyorum.
Durumdan haberdar olan görevliler bana beklersem akşam gelecek POSTA treniyle ,Ya da ertesi gün gelecek YOLCU treniye göndereceklerini söylüyorlar.Eger beklemezsem üçüncü seçenek istasyonun az dışında bulunan karayolunda o yöne giden bir arabayla gidebilecegimi söylüyorlar.
Üçüncü yol aklıma yatıyor. fakat elimdeki ekmekten başka ne cebimde para nede üzerimde giysi var. Memurlar belkide yalan söyledigimi evden kaçtıgımı hergün kaç kişiye böle yardım ettiklerini ve para veremeyeceklerini söylediler.Ancak dedikleri yer olan G .ANTEP,K.MARAŞ ve ADANA karayolu ayrımında bulunan benzin istasyonunda çalışan personele durumumu söylersem bana yardım edebileceklerini söylediler.
Akşam olmakta beş parasız ve elimde ekmekle endişeli korkulara gebeydim çocuk aklımla.Tarlaları yara yara elimden ekmek düşüyor, ayagımdaki terlikler kah çıkıyor kah nadasa bırakılan kara toprak parçaları ayagıma batıyordu.ve ben artık sabırsızlıgın ,acının etkisiyle salya sümük aglamaklıyım. öyle böyle degil hüngür hüngür aglıyorum. güneşi bogmaya çalışan akşamın etrafa yaydıgı gizemli kara korku ve içimdeki his bu ovada beni bogmaya çalışıyor.Düşüncelerle 4x4 bayrak yarışını sonunda ben kazandım. Dörtyol üstündeki benzin istasyonuna geldigimde
elimdeki ekmekler kupkuru olmuş ve ben kan ter içinde kalmıştım.Gecenin kara şövalyesi ışıklarını yakmış ve burası ışıl ışıldı.Ordaki çalışan personele söluksuz başımdan geçeni aanlattım.Zaten iki kişiydiler gayet ciddi bir tavırla inanmışlardı. Ve galiba bu olaylar sık oluyordu ki bana tamam hallederiz dediler. Orda bir yer gösterip merak etmememi söylediler akşam saat 7 otobüsü ordan hep geçiyormuş. Beni onunla göndereceklerini söylediler.Ben aç ama korkunun etkisiyle tok elimdeki ekmekleri bile bırakmadan bir kenara ilişip yorgunluk sersemlikle beklemeye koyuldum. Biraz rahatlamıştım.Oturadurayım ordakilerden biri gelen arabalara benzin dolduruyor ,digeride yakındaki lastikçi,Lokanta,bakkal,bazı insanlarla konuşuyordu . Ben ya yoldan geçen arabaları sayıyor ,ya da gelecek araba hangisidir diye hop oturuyor hop kalkıyordum.
Bu gel gitler arasında saatin 8.00 oldugunu ordan birinin daha ADANA arabasının geçip geçmedigini istasyon görevlilerine sormasıyla ögrendim.Dayanamayıp bende ne vakit gelecegini sordum. 5 dakikaya orda olacagını ögrenince rahatladım. Sonunda kahramanım geldi. Ve ordaki iyi insanlar beni çagırıp otobüsün muavinine teslim edip benden para almamasını ve dikkat etmsini tembihlediler.Yine bana da ordaki esnaftan toplamış oldukları bir miktar parayı verdiler. Ve ben otobüsün en arka koltuklarından birine binerken elimdeki ekmekleri o iyi insanlara minnet duygusuyla verince bana bakıp gülüştüler.tabi ben bir şey anlamamıştım. Koltuga kendimi atar atmaz hareket ettik ve ben yılların yorgunluguyla uykuya dalmışım.bir uyandım K.MARAŞ otogarındayız dedi muavin.İhtiyaç molası için durmuşuz. WC ye gitmek için izin aldım.Acıktıgımı fark ettim. zengin olmanın etkisiylede yiyecek bişiyler almıştım.
Nihayet gece saat 24:30 de ADANA ya geldik. O saatte oturdugumuz mahalleye vasıta yoktu. AMA bende para vardı ya taxiye binip eve geldim. Harcamalarımdan sonra param yinede artmıştı.ve kalan paramıda bisiklet almak sevinciyle sakladım.Evin önünde taxiden inip zil i çaldım.Yaz oldugundan evin pencereleri açıktı bizimkilerin sesi hüzünlü bir şekilde geliyordu.beni görünce hem şaşırdılar hemde sevindiler. Bende tek tek gururlu bir şekilde olayı ayrıntılarıyla anlattım.Şimdiyse 30 yıl aradan sonra sizlere yazmayı uygun buldum. Takdir ve bilgilerinize diyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.