- 1787 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Çok mu Şey istiyorum Anne?
.
Evet anne, bugün benim doğum günüm. Bana can verdiğin gün.
Üzülme lütfen. Sadece sen değilsin unutan.
Elli yıl geçti, hatta bir yıl da fazla. Kocaman elli bir sene, bir yarım yüzyıl.
’Daha yeni girdik güne, acelen ne? Akşama kadar biraz bekle’ mi diyorsun?
Haklısın anne, ancak bilirsin ben aceleciyimdir.
İki ay erken gelerek dünyaya sizleri nasıl uğraştırmıştım?
.
Senden değil ama anneannemden çok dinledim doğduğum günün öyküsünü.
Babaannnemle birlikte oturuyormuşuz. Sen çamaşır yıkamış, yorulmuşsun.
Sabaha karşı ağrılar içinde uyandırmışsın babamı. Babaannem ’daha günü var’ diye umursamayınca, babam anneanneme götürmüş.
“Kış bitmek üzereydi ancak soğuklar geri gelmişti. Ayaza aldırmadan bir koşu gittim,
ebeyi aldım, geldim. Sabah ışıkları doğarken soluklandın kucağımda’
diye devam ederdi anneanneannem.
Çok küçükmüşüm, tutmaya korkmuşsunuz, pamuklar arasına koyarak kundaklamışsınız beni. “Yaşar mıyım? ” endişesinden sevinememiş hiç kimse.
Ama ben inat etmiş, mücadele vermişim “ille yaşamam gerek” dercesine...
.
Okumayı öğrendiğimde ’15 Temmuz’ u görünce şaşırmıştım kimliğimde.
Babama sorduğumda, “nasıl olsa ölecek” düşüncesinden nüfusa yazdırmadığını,
sonra da ceza ödememek için, nüfus idaresindeki memura doğduğum günü dört ay sonra söylediğini anlatmıştı.
Ama anne nasıl dersin bunu? Sen bilmiyor muydun, resmi doğum günümün 15 Temmuz olduğunu? Yapma anne, ’yoksa Temmuz muydu doğduğun ay? ’ deme lütfen!
Bir anne çocuğunun -kaç çocuğu olursa olsun- doğduğu günü unutsa, ’ay’ı karıştırsa bile
mevsimini unutmaz. Anne, Mart soğuktur, Temmuz’la karışır mı?
.
Biliyorum anne biliyorum, sen de çocuktun o yıllarda.
17 yaş ne ki? Beni kızın olarak göremeyişin hep bu yüzdendi belki.
Biz seninle birlikte büyüdük annem.
Devamlı ona buna dikiş dikerdin, beni dinleyecek zamanın olmazdı.
Kardeşimle kavga eder, geçinemez; seni yorar, üzerdik.
3 yaş büyük abla olan ben, yollanırdım anneanneme. Korkumdan diyemezdim o günler;
’ben seninle, ben bizim evde kalmak istiyorum’ diye.
Biraz daha büyüdüğümde ’ayağa gelmiş bu fırsat tepilmez, böyle şans herkese nasip olmaz’ denmiş, parasız yatılı okula gönderilmiştim ağlaya ağlaya.
Hafta sonları eve geldiğimde, bazı arkadaşlarımın anneleri gibi ’çok özledim’ demeni bekler, bana özel yemekler yapmanı umut ederdim anne.
.
Ama, var ya anne, büyüsem de ayrılığımız neden hiç bitmedi anlayamadım, yurtdışında burslu eğitim kazandığımda ’kız kısmı gavur içine yollanmaz’ diyerek,
neden göndermediğinizi anlayamadığım gibi.
Sana hasretli büyümek, nasıl izler bıraktı, tabi ki sen bilemezsin. Çünkü sen evlendiğinde bile annenden ayrılmamıştın annem.
.
Yok annem, bunlar suçlama değil. Sadece yıllarca içimde saklı kalmışlıklar,
doğduğum bu günde seni bana yansıtanlar. Anımsamasan da bu günü annem,
ben senin kızınım. Bana can kattığın için teşekkürler.
Ne demiş atalarımız ’ana hakkı ödenmez’.
Ancak biliyorsun değil mi annem, şimdi ben de anneyim?
.
Anne sana bir sır vereyim. Ne isterdim bugün biliyor musun?
Birinin, kim olması önemli değil, herhangi birinin bana;
.
Bozkırlarda çağrısız çiçekler açtı bugün
İyi ki doğdun dedim, iyi ki doğdun gülüm
Acıların sesleri mutluluk saçtı bugün
Yamalı yüreğime gizlerle sığdın gülüm
.
Bembeyaz nilüfersin gönlümün havuzunda
Denizimde dalgasın sevgi klavuzunda
Yokluğunda hasretim ömürlerden uzun da
Yazgıma sarılınca çözülmez ağsın gülüm
.
Bilinmeyen yıldızken evrenini arayan
Işık yağmuru olup içime yağdın gülüm
Gizlenmiş yaşlarındı bulutlarda parlayan
İyi ki doğdun gülüm, iyi ki doğdun bugün
Umudunla yarını sevgiye boğdun gülüm
.
demesini isterdim...
.
Ne dersin annem,
çok mu şey istiyorum?
.
Nesrin Göçmen
YORUMLAR
O kadar güzel ifade edilmiş ki, herkesin suskun kalmasının nedeni bu olsa gerek. Yüreğim burkularak okudum. İşim gereği kızmdan ayrılıyorum tüm gün ve bir gün bana sizin söylediklerinizi söylememsi için akşamlarıma sığdırmaya çalışıyorum tüm günü. Umarım elimden geleni yuapabiliyorumdur. Annelik verebildiğin kadardır bence. Çok güzel duygular ve derinden yaraladı. Sevgiyle...