- 1604 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İlk Aşk, İlk Ayrılık
Önce hüzünle baktı karşısındakine, özlem, kırgınlık, acı ve heyecan karışımı duygularla, Delikanlı öyle güzel görünüyordu ki, yeşile çalan gözleri, uzun kirpikleri, hafif çapkınca gülüşü, kendisine çok yakışan yırtık blucini, siyah ceketi ve ceketinin altındaki kapüşonlu sweatshirti ile.
İnce bileklerinde siyah deriden bilezikler, kulağında küpesi ve o güzelim jölelenmiş kumral saçlarıyla.. Koyu kumral saçları, bal rengi gözleri, incecik bedeni, narin elleri ile. genç kız da fena sayılmazdı
Eskişehir’de üniversiteyi kazanmıştı kız. İkinci sınıfa geçmişti bu yıl. Delikanlı yolcu ediyordu onu bu sabah Eskişehir’e. Hiç uyumamışlardı gece boyunca, omzuna koymuştu başını delikanlının. Aşk ve ayrılık, uykusuzluk ve sabah bir arada yaşanıyordu. Oğlan ne hissetmişti acaba kız omuzunda hüzünle uyurken. Kendisini kocaman bir erkek gibi mi hissetmişti, büyük bir huzur mu duymuştu, üzgün müydü? Ağlamaya hazır mıydı. Aşık mıydı, yoksa hemen unutacak mıydı.
Vakit gelmişti. Eskişehir treni göründü uzaktan. Kızı yavaşça ve şefkatle uyandırdı. Kız sabah mahmurluğu ile gülümsedi ona ve sarıldı sımsıkı, ağlamaya başladı, gitmek istemiyordu bir türlü,
- Gitmek zorundasın dedi çocuk, bak görüşürüz, ararım seni, mail yazarım, msn’de konuşuruz lütfen ağlama.
Bindi kız trene, el salladı kayboluncaya kadar, çocuk kızdı kendine sonra
Niye öpmedim ki onu dudaklarından
Ve yürüdü… hiç uyumadan çalışacaktı bu gün.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.