Barışın Turşusu Kaç Para?
’’Helsinki senedinden Paris şartına kadar son yılların önemli sözleşmelerine bakınız, hep barışın turşusu satılmaktadır. Barış turşusu satma yarışının belgelerini okuyunca, alanların hep savaşa; salonların, gösterişli ciltlerin yaldızladığı imla albümlerinin ise barışa ayrıldığını düşünüyor insan! kağıtta odalarda kaldığı sürece zararı yok barışın! Ola ki alanlara, yaşama, yaşamaya çıkmasın, çıkarılmasın...’’
Ümit SARIASLAN’ın Görüntü ve Gerçek isimli kitabında yukarıda verdiğim bölümü okuyunca başlik olarak seçtiğim soru geldi aklıma Bu soruyu barışı müzeşlerde garanti altına alanlara sormak lazım aslında.
Farklı bir bakış açısıyla, barışa tekel piyasası koymuş tüccarın arz ve talep kurallarını çalıştırarak az üretip çok kazanma izlediğini, piyasayı doyurmadan azar azar vererek barışı azdırmadan kontrol altına aldığını düşünebiliriz. Böyle saçma bir yorum mu olur demeyin. Toplumun üst yapısını belirleyen üretim ilişkileri değilmi. Üretim ilişkilerinde de egemen sınıf tüccar sınıfı tabii ki.
Savaş kelimesini belleklerden silmeye çalışan Savaşın tanrıları, savaş arabalarında barış edebiyatı yapıyorlar. Kral çıplak değil ama savaş arabası var diyenlere, savaş çığırtkanı bunlar diyorlar. Komployu görüp bozma mücadalesi verenlerin adı da bunların lügatında komplo teorisyeni olur tabii ki.
Geçmişte de gördük bir saati bir saatine uymayan politikacılar, Yönettiği halkların belleklerini törpülediler. Dün dündür yarın da başka gün gibi düne ve yarına dair tarihi saptamalarda bulunabiliyorlar.
Yunus Emre ve Anadolu’muzda yetişen değerler anadolu aydınlanması için emek verdiler. Gerçek sevgiyi bu topraklarda anlattılar.
Yeni liberal politikasının senaristleri bir yandan globalleşme diye sermayeyi özgürleştirirken emek cepesinde sınırlar aynen korunmakta. Diğer yanda savaş canavarının şevkatli ellerini oynamakta;Unesko tarafından 1991 yılı ’’yunus Emre sevgi yılı’’ ilan edildi. Yerel değerler de globalleştiriliyor. Bu değerler bizim yerelden evrensele olan bağlarımız. Emperyalizm içi kanallarda eritilmesine göz yumamayız. Gerçek anlamda sanat anlayışıyla gerçek aydınların değerlerimize sahip çıkmalı diye düşünüyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.