- 849 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞAM ... 1)
.......... Var olan her canlı gibi , insan da doğar , yaşar ve ölür ... Doğar doğmasına , elinde değildir ki doğmamak . Siz hiç , "ben doğmak istemiyorum" diyebilen ve doğmamayı başaran bir tek insan yavrusu gördünüz ya da duydunuz mu ? Ben duymadım ve duyanı da görmedim bu güne kadar . Ya da , "ben ölmek istemiyorum , ve ölmeyeceğim" diyebilen bir insan gördünüz mü ? bunu da başarabilen bir tek insan yok malesef ... Öyleyse , şurası çok kesin : Bizler , doğarken ve ölürken isteğimiz dışında , farklı bir zorunlulukla dünyaya geliyor ve gidiyoruz ... Yaşamak gibi bir kaderimiz var orta yerde ... Şu ya da bu biçimde yaşamak ... Bu da yine kaderimiz ... İnsan , aklının , idrakinin gereği , yaşamını yönledirebilmek gibi bir imkana sahip . Bunu , asla küçümsememeli . Çünkü , yaşamımızı belirleyen bir çok faktörün , çoğu zaman en önemlisi ve en güçlüsü de bu ....
.......... Yaşamak ama nasıl ? ... Asıl sorun işte bu . Bir biçimde yaşanacak ama , nasıl yaşanmalı ? ... Zaman zaman kendimize sormamız gereken en önemli sorunun da bu olduğunu düşünüyorum . Kısa ya da çok uzun olsun yaşadığımız ömürlerimiz , hiç değişmeyen gerçeğimiz , nasıl yaşadığımız değil mi ? ... istisna durumları ihmal edecek olursak , büyük çoğunluğumuz , bu konuda akıl , idrak ve tercihlerimizi kullanarak yaşam biçimimize karar verir , hem kendi yaşamımızı hem de sorumluluğumuz altındaki , ailemizin , çocuklarımızın yaşamını ciddi biçimde belirleriz ...
.......... Dünya yaşamı , "ömür" dediğimiz hayat süremiz ile sınırlanmış bir yaşamdır bizler için . Ne zaman hak vaki olacak , bizlerde emanet bulunan can yaradana teslim edilecek bilenimiz var mı ? Yarın ne olacağını kesin olarak bilenimiz var mı ? Bizler , şu an yaşıyor olduğumuzun farkındayız . bir saat sonrasında , yaşıyor olacağımızı asla bilemeden yaşamaktır bu bizimkisi . Yaşamımızın en büyük gerçeklerinden birisi de , her an , her yerde , her biçimde "kazalar" olabileceği ve hiç beklenmedik bir anda hayatımızın sona ereceği’ dir kuşkusuz . Azrail ile , özel anlaşmalar yapmak ve , can almaya geldiğinde , bir biçimde "durumu kurtarmak" gibi bir şansımız da yok ...
........ Rahmetli annem , son derece sağlıklı biçimde yaşamını sürdürmekteydi . Yıl 1987 ’ o zaman ... Bir gece rüyasında fırtınalar ve seller arasında gördü kendisini . Fırtınalar , ağaçları köklerinden sökmüş , Elbistanda her yer , ana baba evi de , bahçesi de tamamiyle sular altında kalmıştı . O fırtına , sel ve korkuç yağmurlar arasında sulara kapılmış boğulmak üzereyken , rahmetli anneanemizi gördü . Annesi "gel kızım gel yanıma ben seni kurtaracağım" diyordu . Gitti sarıldı annesine . Yanına almış kurtarmıştı annesi onu . Bu bir işaretti annem için . bir çok yakınlarımıza rüyasını anlattı sonra . " Annem beni yanına alacak" dedi . Sağlığı iyi olduğuna göre , nasıl alacaktı onu yanına annesi ? Kimbilir ...
.......... 1 ay geçti geçmedi , kaybettik annemi ... Yok yerden meydana gelen , akla ve mantığa bile sığmayan bir trafik kazasıyla ... Silivride yazlığa dönüyorlar o sırada . E5 den karşıya geçecekler . Yol bomboş . Çok çok uzaklardan gelen bir tek otomobil var . 7 kişi birlikte karşıya geçecekler . Erkek kardeşim , risk almak istemiyor . " Bekleyelim . Bu otomobil de geçsin " diyor. yolun orta yerinde o otomobilin de gelip geçmesini beklemeye başlıyorlar .
.......... Otomobil , gruba yaklaşırken hızını iyice azaltıyor ne olur ne olmaz diye . Bakıyor ki bu grup , hepsi yan yana dizilmiş ve birbirlerinin ellerinden tutmuşlar , sabırla onun geçmesini bekliyorlar . Bir an önce geçeyim de , bu insanlar da fazla beklemesinler diyerek hızını arttırıyor iyice yaklaştığında . Neredeyse yanlarına ulaşmak üzereyken , el ele tutuşmuş 7 kişinin sadece birisi , annem aniden karşıya doğru koşmaya başlıyor . Otomobil her ne kadar fren yapsa bile durabilmesi imkansız artık.Çünkü zaten çok yaklaşmış neredeysa geçiyorken olan bir şey bu . Annem 3-5 adım attığında otomobil zaten ulaşmış ve çarpmış ... Annem otomobilin geldiği yöne bile bakmıyor , tam ters yöne bakarak koşuyorken karşıya, otomobil çarpıyor ... Kardeşim , annemin çarpmanın şidetiyle havaya savrulduğunda gözlerinin içinin ve yüzünün büyük bir mutlulukla gülümsediğini görüyor ... Belli ki o çoktan başka bir aleme alınıyor orada ...
.......... Ölüm sonrası , ahiret hayatını anlatan , açıklayan , ispat eden nice nice gerçek olaylar var . Bunlara inanmamak olanaksız . Öylesine yalın ve öylesine gerçek olaylar ki , zaman zaman bunları da sizlerle paylaşacağım ... Örneğin , bir olayı , bir mekanı asla görmemiş , kişileri asla görmemiş ve tanımayan bir insanın , bir suya bakarak , günler öncesi meydana gelmiş bir olayı aynen bir sinema filmi gibi görmeye başlaması ve her şeyi bir bir anlatması . Dahası , o olaya karışan kişilerin olay sonrasında nerede ne yaptığını da , bir gizli film çekimi gibi tek tek anlatması ... O olaya karışan kişilerin bu sayede net olarak kim olduğunu ve daha sonra neler yaptığını da öğrenebilmemiz , hep duaların ve ruhların , cinlerin , perilerin gücüyle yaşadığımız gerçeklerdir ...
.......... Ölümden sonrasına ilişkin bildiklerimiz , ahiret hayatına ilişkin bilgilerimiz , birer hayal , safsata , söylenti değil asla . Tamamiyle gerçek ... İşte , yaşarken , bu gerçekleri dikkate almak gerek ... Tesadüfen gelmedik bu dünyaya ve , asla ölümümüzle de her şey bitmeyecek ... Ahiret hayatı var . Ve orada , yaşamımızda yaşadığımız her şeyin hesabı da sorulacak bizlere . İstesek de , istemesek de ...
.......... Yaşamak ... nasıl yaşamak gerek ? ... Öylesine önemli ki bu konu , sonuçta biz insanların , ömür denilen şu üç günlük dünya hayatı sonrasında , ebedi alemde , ahiret hayatımızın ne olacağını bilirleyen bir tek gerçeğimiz bu ... Yaşamımız , sonsuz alemdeki tüm geleceğimizi belirleyecek olan karnemiz olacak ...
.......... Çok çok sıkıcı olmaması amacıyla , konuyu , şimdilik burada noktalayalım ve inşalah sonraki bölümümüzde , devam edelim "yaşam" konumuza ...
.......... Saygıyla ...
DEVAM EDECEK
( Yaşam ’ a dair bu yazı dizisi , bölümler halinde devam edecek ... )
YORUMLAR
Mert YİĞİTCAN
Selam , saygı ve mutluluk dileklerimle.
Mert YİĞİTCAN
Selam , saygı ve mutluluk dileklerimle.