- 2142 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Insan Ve Insanlar..
Bulunduğumuz dünya envai çeşit varlık barındırıyor. Âlem âlem ayrılıyor, hayvanlar âlemi, bitkiler âlemi vs birde bizim âlemimiz, insanlar âlemi var. Insan aslında tek başına da bir âlemdir. Içinde onu diğer âlemlerden ayıran, farklı farklı, duygular hükmediyor. Bir insan kendini tanıdığı vakit bile, aslında kendini tanıdığını sandığı kadarı ile tanıyor. Yaşam, yaşamak öğrenmenin ve de keşfetmenin bir diğer adı. Çocuk ailesinden çevresinden gördüklerini kendine uyarlıyor, bu vasıta ile toplumların görgü kuralları, yanı sıra ahlaki değerleri eşliğinde, bunlardan aldığı vasıfları benimseyerek, bir benlik meydana getiriyor. Zaman içinde eğitim ile kendini geliştirdiğini, yaş almakla da olgunlaştığını ve sağlam bir karakter yapısını kazandığını sanıyor. Oysa, öyle olaylar ve beklenmedik gelişmeler ile karşı, karşıya kalıyor ki ! Zaman içinde düşünce yapısı değişkenlik gösterebiliyor, bu da duygu ve düşünce hâline etken olup, yapmayacağı sandığı ve şimdiye kadar asla kendi ile bağdaştıramayacağı şeyleri yapmaya, düşünmeye ve hatta yaşamaya yöneltiyor.
Hayatlarımızı aslında, başka insanlar üzerine kurgulayıp yaşıyoruz. Bir insanın, bir insanı anlaması çok zor. Çünkü insan, zaman zaman, kendine bile yabancılaşıyor ! Çeşit çeşit, insan var. Oysa, Insan ! Çoğu zaman herkesi kendisi gibi sanıyor ve karşısındaki insandan ya da insanlardan da beklentileri bu yönde oluyor. Nitekim, hiç kimse, kimsenin aynısı değil, her ne kadar birbirimize benziyor gibi gözüksekte, öyle değiliz işte! Bir Atasözü`müz var ki ! Bunu anlatmak için daha uygun bir söz olamazdı sanırım. “ Beş kardeşin beşi bir mi " ? Aynı ortamda, aynı derecede yaşam standartları ile büyümüş olsalar bile, her insanın birde kendine öz yaşayacağı dış etkenler var. Insan öyle bir varlık ki ! Akrabalar, kardeşler bile, birbirlerine düşman kesilebiliyor. Kaldı ki ! Dünya üzerinde yaşanan ve yaşanılacak savaşlar.. Işte ,bütün bunlar ! Insanların, insanlar üzerindeki anlaşılmazlık ve ayrıştırmalık düşüncelerinden meydana gelen, kin, hırs, intikam ve bencillik gibi kötülük yapma duygularını tetikleyen, sonunda da insanların, insanlara düşman kesilmesine sebep olan, Ego` ya bağlı tepkisel duygulardır.
Zamanında yediği içtiği ayrı gitmeyen, birbirlerini çok seven çoğu insan, zaman içinde bazı yaşanılan olaylarında sebebi ile değer verdigi insanın canını yakmaya, tabiri caiz ise; Onu, doğduğuna pişman etmeye sanki ant içiyor. Canımı yakanın, canını yakarım kuralı burada devreye giriyor. Tamam ! Çoğu zaman haklı olarak bunu yapıyoruz. Doğanın kanunu biraz da bu, büyük balık küçük balığı yutar ! Üstünlük galibiyet ,zafer hepsini kazandık, bir insanın dünyasını karartık. Yaptığı hatanın farkına varmasını da sağladık, karşımızdaki insan gerçek manada yaptığı şeyin yanlışlığını fark etti, üzgünlüğünü dile getirdi, bu durumda artık elimizi vicdanımıza koymamız gerekmez mi ? Şu üç günlük dünyada ölümün de olduğunu, ölümden öte kimimiz inanırız, kimimiz inanmayız, ama ! Inananlar için Allah`ın da varlığını hatırlamamız gerekmez mi ? Yaradan bile kulunu affediyor. Ey insan kardeşim ! Sana zeytin dalı uzatan kardeşinin canını daha fazla neden acıtırsın? Oysa, hiçbirimiz kötü değiliz ! Vicdanımıza bir parça kulak kabarttığımızda. Bir parça hoşgörü, sevgi olmasada. Kimse, kimseyi sevmek zorunda değil. Ama ! Hiç olmazsa, birbirimize birazcık daha merhametli olamaz mıyız ? Kimseyi kendimize benzetemeyiz, kimse de bize benzemek zorunda değil. Farklıyız ve her zaman farklı kalacağız. Çünkü ! Her insan kendince bir âlemdir. Ya, o insanın âleminde beraberce kendi âlemini yaşarsın, ya da o insanı, daha fazla kendi iç âlemine almazsın.. Kendini de onuda azad edersin. Gerçekten bir zafer kazanmak istiyorsak bağışlamayı ve affetmeyi deneyebiliriz. Bazen öyle olur ki ! Düşman bellediğimiz haz etmediğimiz bir insanın bize bir faydası dokunabilir. Çünkü ! Insan, insana muhtaçtır. Düşmez kalkmaz bir Allah`tır.
Yazan: Gönül Cesli