- 567 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YOL-2
Rahip Martin, bir gün ilk kez yüzünde bir tebessümle benimle konuştu. Ak düşmüş sakallarının arasındaki dudakları açıldı.
Ama o esnada benim kafam yine gökteki mavideydi.O an başıma gelecekleri bilseydim teredtüdsüz daha uzun bakardım, o baktığım pencereden dışarısına.Yüzümü, Rahip Marti’nin dudaklarından çıkan sesinin geldiği yöne çevirmiş bulunmuştum bir kere.
Bu benim için o an cennete bir adım kalmışken tekrar cehennem kapısına dayanmak gibi birşeydi.Dönmek istemediğim tek yöndü.O yüzden şimdi bile kendime kızarım hep.Ses duymak için insanların yüzünü görmek gerekmezdiki.
Hele de siyah kemerliyle sırtı nasırlaştıran birinin yüzü en son görülmesi gerkenlerkendi o an için. Akşam sırtıma merhem sürenler yorgunluğundan faydalanmış olsa gerek ki öyle gelmişti bana.
Adımı söylemesiyle, otomata geçmiş ellerim pantolonumun içine sıkıştırdığım gömleğimi sırtıma kadar benden önce sıyırmıştı. Gömleğim neredeyse omuzun hizesına kadar çekerken eskisi gibi eski yaralarımın acımadığını ilk kez fark ettim.
Yüzüne baktığımda, beni bitiren bir o kadar yeniden doğmamı sağlayan, cümleleri kullanmıştı. Çok kelimeler ağzından çıkmıştı.Ama ben sadece bana ait olanları kafamda tutuyordum.
Onun kaşlarının çatıklığı ve yüzündeki gülümseme hiç umrumda değildi. O an elinde duran tespihteki İsa’yı ve onu tutan eli öpesim gelmişti. Bana sevdiklerimi hatırlattığı için bir sevgi seliydi içimde kabaran, ağzından çıkan son söz beni cezalandıracağını bilsemde. Umursamamıştım.
Hatta asiliğim onu bile yapmıştı belkide hatırlamıyorum işte.O an bana salise kadar hızlı geçmişti iki saat süren konuşma.Bunu hatırlayışım canların çalması başladığında ben sırt üstü gülme krizime girmiştim.
Bir o anı hatırlarım.Gülmekten gözümden çıkan bir kaç yaşı, sırt üsttü yattığım altımdaki halı bile kıskanıp emmişti. İkinci hatırladığım ise Rahip Martin’in şaşkınlığındaki acı çekmesiydi.
Kahkahamı duyan Rahibe Rose o an gelip kaldırmış çok sonradan öğrendim.Beni ayağa kaldırdıktan sonra sessizce " sabır" deyip giderkendi hatıramda kalan sesi hatırlamama şahitlik yapan.Uzakları yakın eden, sesini duymadığın halde duyulan, hatta konuşulan özlediğin yada şefkatini hissettiğin.
Görmedende duyulduğunu da sonradan yada şu an olduğu gibi daha iyi anlamıştım. Alışkanlık işte o an kemerin sırtıma inmemesine isyandan çok üzülmüştüm doğrusu. O an dilemedi değilim Tanrının Rahip Martin’ e güç ve bir o kadar siyak ve geniş bir kemer vermesini.
Ama bunları Tanrı’ ya iletecekleri çok yormuş olmalıydım ki o an bunlar gerçekleşmemişti. Oysa sonradan bu isteğimi tam istemediğim için yada meleklerimin o an yorulmuş olmasına sevinmişliğimi ancak şu an daha iyi bilirim.
O an en acı veren aslında karanlıkta kalmamdı. Şu an bilseydim bunların başıma gelecekleri Rahip Martinden belkide çok daha önce isterdim. Daha doğrusu öyle hareket etme planları kurardım.Nede olsa kusursuz plan hazırlamak için Tanrı bu beynimi yaratmış.
Çoğu kez o zamanlar boş planlar hazırladığımı bilsemde.Acı çekmeden büyünülmeyeceğimi bildiğimden son kez vurması için seslenmiştim Rahip Martin’e.
Kemerin masanın üzerinde durması, benim bu saatte bu odada bulunmam yada sırtıma sayısını bilmediğim kemerin bir kez daha vurulması suç olmayacaktı. Benim her mavi taneli misketimin sayısını bilsemde.
Galiba ruhumda nasırlaşarak güçleniyordu. Rahip isteğimi kırmayarak en gergin kolla indirirken o an görmesemde kemer tutan elleri sanki fezaya yapışmıştı camdan yansıyan süliyetini o anöyle gördümüştüm.
Şart koşmuştum pencereden dışarı kesintisiz beş dakika bakmaya.En güzel anlaşmaydı benim için iki saniyelik kemer darbesine karşı gökyüzü. Ben oraya baktıkça gökdeki mavi bana ben de ona gülmüştüm birde Rahibe Rose’un sözleri yüzümdeki gülümsememdeki tek neden...
Rahip Marti’in sol cebimdeki misketi almaması gülümsetti beni içten içe.Bilerek almadığınıda öğrendim sonrasında. Zifiri karanlık bir hücreye giderken Rahip Martin’den çok maviyi örten bulutlara kızdım.
Birde Rahibe Rose’un ğlayacağım zamanlar yanağıma dokunamayacağı için kendime...İki günlük kapalı duvarın bana öğreteceği çok şey vardı...
Çoğu kez acının çok şey öğrettiği gibi....Örneğin Rahibe Rose yanıma gelmeycek yanaklarıma dokunamayacak, sırtıma merhem sürecek melekler az gelecekti.Belkide hiç.
Maviyi görememek ise her zamanki en büyük yaram olacaktı iki günün iki asır gibi geçeceğini bildiğim hücremde.Bilmesemde yeni ritüelleri öğreneceğimi.Yol çoktu benim mai ye ulaşmam.Misketleri hile yaparak kazanmamdan daha kolaydı hatta.İşte her şeyi o günlerde orada öğrendim...
klavye yorgunluğuma rağmen seviyorum yazmayı....la muzica bella...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.