- 1170 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Âlem Şu Çocuklar
Kızım, başımı zorla ekrana çeviriyor: "Bunu dinle! Bunu dinle!" Dinlemem için görmeme gerek yok, ama benim minik şekerime bunu anlatmaktansa, dediğini yapmak en iyisi. Zira, Pek çok günümüz çocuğu gibi o da: Dediğini ille de yaptıran cinsten.
( Şimdi böyle söyleyince, çocukları sonsuzca şımartan bir anne olduğum anlaşılmasın. Pek çok sebepten dolayı, buna izin vermem, ama... Maalesef, bir çok anne gibi ben de bu konuda istediğimi gerçekleştirebildiğimi söyleyemem. Onları çok seven diğer aile büyükleri, onlara kötülük ettiğinin farkına varmadan, "hayır"ı öğrenmelerine izin vermiyorlar.)
"Tamam, kızım, tamam..." desem de, dinlememi (?) istediği şey bitene dek, boynumu döndürmeme izin vermedi. Aslında başımı çevirmesi, bütün duyu organlarımı istediği şeye yoğunlaştırmak için. "Bunu seyret" demeyişi ise, önemli olanın duymamı istediği ile ilgili olmasından.
Bakıyorum: TRT Çocuk kanalı... Nane ile Limon diye bir çizgi karakter. 23 Nisan’la ilgili konuşma yapıyor ve kızımı heyecanlandıran kısmı:
"Siz büyükler! Çocuklarınızı parka götürün, istediği oyuncakları alın, sebze yemeği yedirmeyin ve istedikleri kadar çikolata yemelerine izin verin!"
Başımı bıraktı ve bu kez başladı bizim Şeker Hanım:" Duydun değil mi, anneciğim! Sebze yemek yok, parka götüreceksiniz, istediğimiz oyuncakları alacaksınız ve istediğimiz kadar çikolata!"
"Tamam canım, duydum..." Duydum da, gören de zaten istediğini yaptıramayan bir çocuk sanacak! Hem, bana ne gerek var? Ben yapmasam da sen o tatlı cadı hallerinle yaptıracak birini nasılsa bulursun: Baban, halan, daha olmadı kesinlikle hayır demeyen enişten...
Tüm çocukların 23 Nisan heyecanları bol olsun.
YORUMLAR
Kızını dövmeyen dizini döver derler ama ben her türlü şiddete karşıyım. Kendi adıma kimseye şiddet uygulamamış ve uygulamamaya kararlı biriyim ; fakat şu da bir gerçek ki ben çok dayak yedim. İşin ilginç tarafı ben beni en çok döven kişi olan anneme hiç de kızgın değilim. Çocukken kızardım belki o da azıcık sonra unutur giderdim, artık kızgın değilim. Neden mi ? Ne zaman ki ben bu zamanın çocuklarının her istediğinin yapılmasının sonuçları ne olur diye düşündüm, ne zaman ki benim zamanımın şımartılan çocukları ne kişiliğe bürünmüş gördüm, ne yalan söyliyim ne zaman ki yuh be dedim, işte o gün anneme geriye dönük kızma hakkımdan bile feragat ettim.
Eski yeşilçam filmlerinde babası kıza bir tokat atardı kızda şöyle bir tepki verirdi : Vurdun bana vurdun! Bunu izleyen Pınar güle güle bir hal olur, yahu biz ne dayaklar yedik, bir tokata kızın verdiği tepkiye bak derdi. Sonra kız filmdeki kötü karakterin kollarında bulurdu kendini de, bu sefer baba o kötü karakteri alnından vururdu. Biz ne söylenirdik o kıza milletçek ulan bu babaya bu yapılır mı diye, hele o kötü karakteri ele geçirsek hepimiz adamın üstüne çullanacak, adam kimvurduya gidecek, kimse cezalandırılmayacak, film yine mutlu sonla bitecekti. Ben çocuğa şiddete hala karşıyım, kadına şiddete de karşıyım, her türlü zulme, eziyete karşıyım.
Fakat bu işin sonu kötü demek istiyorum izninizle Saynur Hanım. Bütün kötüler her istediği yapılan çocuklardan çıkmaz, bütün iyiler de her istediği yapılmayan çocuklardan çıkmaz. Zaten derdim bu değil. Benim derdim şu ki çocuklarımız mutsuz, her şeyi olan biri ne ile mutlu olacak? Her istediği verilen çocuğun ahlaki değerleri nasıl gelişecek. O çocuk elinde olmayanı nasıl anlayacak da elinde olmayana zalim olmayacak, zulmetmeyecek. Okulda, onun çocuğu şöyle bunun çocuğu böyle sen niye yapamıyorsun denilerek kıyasıya bir rekabete zorladığımız çocuklarımızı, aslında savaşa soktuğumuzun farkında mıyız? Kendimizce başarılı olsun istediğimiz çocuğumuza eziyet eden, zulmedenin biz olduğunun farkında mıyız? Bu günün zorlanan küçüklerinin yarının vicdansız büyükleri olabilceğinin farkında mıyız?
Neden çocuklarımıza rekabet etmeyi değil de azimli olmayı öğretmiyoruz, neden çocuklarımız arkadaşının başarısına sevinen çocuklar değil de kıskanç çocuklar olmak zorunda? Neden o konuyu daha iyi biliyorsan yavrum, arkadaşına da öğret demiyor o başarılı çocuğun annesi, neden çocuğunun bir arkadaşıyla gülerek ders çalıştığını görünce, mutlu olmuyor güya başarısız olan çocuğun annesi? Sadece güldüklerini gördükleri için, ders çalıştıkları için değil, gülümsedikleri için... Çocuklar mutlu olsun diye...
suç çocukta değil o cizgi filmde öyle şeyler söylenirmi tamam park güzel hadi bir çiiklata da oolabilir ama oyuncak sebze yemeyin
bende çocuklarım küçükken 23 nisanda onlarla özel bir şeyler yapardım günümü onlara ayırırdım gezmeye gider dışarda yemek yer sinemaya götürürdüm sonra oyun salonlarına onlar ne derse onu yapardım da eğlence ve gezme anlamında
sevgiler prenses pek tatlı maşallah
selam ve sevgiler
Saynur Baysal Öztürk
Onlarla geçirdiğimiz güzel vakitleri çoğaltmak lâzım ve her vesileyi değerlendirmek... Zira, zaman geçtikçe elde anılardan başka birşey kalmıyor.
Selâm ve sevgiler
Merhabalar Kardeşim,
Edebiyat Defteri'ne çok geç girdim. Onun için cevabi yorumunuzu da haliyle geç okudum. Kızınızın "23 Nisan" şiiri çok güzeldi. Tebrik ederim. Başarılar dilerim. Yüce Allah'tan tüm yavrularımıza sağlık, huzur ve mutluluklarla birlikte başarılar dilerim.
Selam ve dualarımla birlikte en Güzel'e emanet olun.
Merhabalar,
Uzun bir süredir bloglarda yoktum. Nihayet bulduğum bir vakitte başına oturdum ve 2 bildiri gördüm. Bu iki bildiri de size aitti. İlkini açtım ve baktım, çocuklar üzerine yazılmış bir yazınız. Okudum. Haklısınız. Ama çocuklar da haklı. Neden çocuklar da haklı, buna ancak bir uzman cevap verebilir. 23 Nisan bayramı, iyi ki çocuklara verildi. Çocuklar hepimizindir. Kimin çocuğu olursa olsun, tüm çocuklara sahip çıkmalıyız. Çünkü geleceği onlar şekillendirecekler. Ne kadar sağlıklı ve ahlaklı bir toplum istiyorsak, o kadar da çocuklarımızla ilgilenmeliyiz. Çocuklarımızı başıboş bırakmamalıyız.
Bu güzel paylaşımınız nezdinde tüm çocuklarımızın 23 Nisan bayramlarını kutlamakla birlikte onlara sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir gelecek diliyorum.
Selam ve dualarımla.
Saynur Baysal Öztürk
Herşeyin en güzelini, o minik mucizelerden daha fazla kim hak edebilir ki? En çok da sevgiyi hak ediyorlar. Ve ben, onları gerektiği gibi yetiştirememekten gerçekten endişe ediyorum. Bunun içindir ki, bunca yıllık mesleğimi bırakıp çocuklarımın en güzel ve önemli yıllarında yanlarında olmak istedim. Çünkü paylaşılan güzel anlar ve anılardan daha kıymetli hiç birşey olamayacağı düşüncesindeyim.
Haklısınız. Onların masumiyeti, bütün duyguları masumca yaşamaları onları otomatikman haklı kılıyor zaten.
Uzman görüşüne gelince... Genellemelere sığmayacak kadar "özel" olduklarını yaşayarak görmek harika bir duygu. Her çocuk için özel bir formül bulacak kadar kaabiliyetli tek varlık ise - babaların emeği inkar edilemez, ama yine de- anneler... Cilt cilt kitaplar, ancak yolumuzu aydınlatır, asıl önemlisi, o ışığı takip ederek, çocuklarımızla ele ele doğru yolda ilerleyebilmek...
Ben de tüm çocukların her iyi şeye sahip olduğu yarınlar diliyorum.
Selâm ve dua ile kalınız...
Not: Ablasından mülhem, kızımın 23 Nisan "şiir" i:
"Bu gün yirmi üç Nisan
Bizim yirmi üç Nisanımız
Bu nedenle biz çok mutluyuz
Güzel kıyafetlerimizi giyeriz
Hep oynarız güzel güzel
Atamız bize hediye verdi çünkü..." (Tabii bütün kerameti şiir gibi okunuşunda ve yine tabii ki her okunuşunda başka türlü ... Neyse, hanımefendi şiir diyorsa, elhak, itiraz edemeyiz. "Anne, güzel olmuş mu şiirim?" )
Tatlı kız, çok şekersin
Çiçeklerden güzelsin
Biraz gülümser misin?
Annen için özelsin...
O gül yüzün solmasın
Kalbe hüzün dolmasın
Aman şımartmasınlar
Her isteğin olmasın
Kadir Dedesinden küçük kıza kısacık bir şiir...
Tabi kabul ederse...
Kadir Tozlu
Saynur Baysal Öztürk
Sormayın, o minik kız aslında öyle güler ki... Dedim ya, tam bir cadıdır, ama tatlı cinsinden.
Sizin gibi bir dedesi olduğundan da ayrıca mutluluk duyacaktır.
Selâmların en güzeli ile...