BİR GAVURDAĞLI'NIN AMERİKAN MACERALARI-17

• 19 Nisan 2012 Perşembe 01:17:28

Dakikalarca bu işlemi heyacanla denedik ama Alfred’den bir daha ses soluk çıkmadı.Bir defa tıksırmış olması bizleri çok umutlandırmıştı ama sanırım hevesimiz kursağımızda kaldı.Alfred tekrar eski halinde koma halinde uyumaya devam etti.Richard amca ;
-Çocuklar ayıltma işi sanırım bu otlarla olmayacak.İlk akşamda derhal köye gidelim.Ben Irak gazisi sıhhıye astsubayını yardıma çağırayım.Kendisi zaten bir hastane de çalışıyor şu an.En azından malzeme ve ilaç konusunda bize daha fazla yardımı dokunur.Şimdilik kendi haline bırakalım.Üzerini örtelim iyice.Havanın karamasını bekleyelim.,dedi
-Tamam Richard amca sen ne diyorsan öyle olsun,dedik.Bu arada Richard amca bizle sohbetle başladı.
-Evlatlar,hiç düşündünüz mü? Hayvanlar insanlardan neden daha az hastalığa yakalınırlar.Hatta hiç hastalığa yakalanmadan bir ömür sürerler.?Monika;
-Richard amca onlar da bizim gibi stres dolu bir hayat yaşasalardı herhalde onlarda verem olurlardı.Baksana biz insanlar kendimize her şeyi dert ediyoruz.Ya da derdimiz yokken, kendi yolumuzda giderken gelip dertler bizi buluyor.Monika’nın neyi kastettiğini anlamıştım.
-Monika haklısın.Öyle şeyleri kafana takma.Haydi hayvanlarda stres yok diyelim.O gariban hayvan boynunda yularla ömür boyu hapis hayatı yaşar.Arada bir sahibi hava aldırır.Önüne yem koymasa aç kalır,su koymasa susuz kalır.Zavalı hayvana onca böcek,kene yapışır kanını somurur.Ne yapabilir bu hayvanlar?Hiç bir şey değil mi?Kuyruğunu bir iki sallar hepsi o.Acıkınca bir iki böğürür hepsi o.Bu hayat hayat mıdır sence?
-Öyle diyorsun da Talip, hayvan yavru doğurur on dakkada ayağa kalkar koşar.Hayvan bir iki yalar ona güç verir.Daha yeni doğmuş yavru zıp zıp zıplar,koşturmaya başlar.İnsan öylemi dir?S bırak insan evladının doğduğunda koşmasını,emekleyemez bile.Anne sütünü verir,bebenin adece karnı doyar.Gözlerinin açılması dahi günlerce sürer.Şimdi bu hayvanlar için bir şans değil midir?
-Elbette bir şanstır Monika.Ama bunu evcil hayvanlar için düşünme sadece.Vahşi doğada hayat o kdar çetin ve hızlıdır ki,başdöndürücü bir ortam vardır.Belgesellerde izlemişindir,Daha yavru annesinden doğarken etrafında aç sırtlanlar,aslanlar o yavruyu mideye indirmek için fırsat kollarlar.Düşünsene Allah o yavrulara hemen ayağa kalkma,koşma,anneye sığınma hissi vermese,ya da insanoğlu gibi en az bir buçuk,iki yıl ayağa kaldırmayıp anne bakımına muhtaç etse o hayat hayvanlarca yaşanılabilir bir ortam olur muydu?Göçebe bir hayat süren bu hayvanların neslinin sürmesi için hemen ayağa kalkıp koşmaya,kaçmaya ihtiyaçları vardır.Zayıf olan , yavru da olsa,yetişkin de olsa bir şekilde bunu hayatıyla ödüyor zaten.Bakma sen evcil hayvanların sıcacık ahırlarda doğurup şefkatle yalayıp emzirdiğine.Bırak o yavruyu annesinin korumasını,O hayvanın sahibi o yavru yaşasın diye annesinden daha çok çaba sarfeder.Bu arada söze Richard amca girdi;

-Evlatlar,aslında her ikiniz de doğru şeyler söylüyorsunuz.İkinizin de haklılık payları var.Evcil hayvanları farlkı düşünebilirsiniz.Hani bir hikayecik vardır;"Özel sektörde günde kırk kilo süt veren bir ineği devlet çiftliğine satmışlar.Onları özel ahırlara koyup,özel bahçelere salmışlar.Devlet çiftliğine giden bu inek bir gün çayırda iyice yayılmış,doyunca da bir ağacın gölgesine çekilip afiyetle geviş getirmeye başlamış.Çitin dışından eski arkadaşlarını gören inekler geviş getirip gölgelenen bu arkadaşlarını gördüklerinde hal hatır sormak için çite yaklaşmışlar.Bir iki hal hatır kelimesinden sonra günlük ne kadar süt verdiğini merak etmişler.O da 20 kilo deyince şaşırmışlar."nasıl olur özel sektörde bunun iki katı süt veriyordun" deyince."Orası özel sektör arkadaşlar.Orada buna mecburdum.Ne kadar ekmek o kadar köfte idi.Ama şimdi sırtımı devlete dayamışım.Süt versem de,vermesem de günlük istihkakım hiç eksilmiyor,aksine daha çok süt versin diye daha fazlaca yem veriyorlar"demiş.Ama bu bir hikayedir tabi.Sütten verimi kesilen bir hayvanı sahibi ya satar, ya da kesİmhaneye yollar.Bu hikayede ki hayvanda sanırın kesimhaneye götürülmüştür.Yani hayvanlık zor zenaattir arkadaşlar.

(Devamı gelecek...)