Senden nefret edenleri sev; iyilikten başka üstünlük alameti tanımıyorum. -- ludwig van beethoven
AhmetBayram
AhmetBayram
@ahmetbayram

KİSRA'LARIN SONU

19 Nisan 2012 Perşembe
Yorum

KİSRA'LARIN SONU

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

4961

Okunma

KİSRA'LARIN SONU

KİSRA'LARIN SONU


Hz.İsa’nın Doğumundan yaklaşık 6 yüzyıl sonraydı. İsmine Mekke derler güneşin toprağı kavurduğu bir şehirde tüccar bir Yahudi yaşardı. Bu Yahudi aynı zamanda büyük bir din bilginiydi. Kutsal kitapları ve diğer din bilginlerinin kitaplarını okur incelerdi. Özellikle de gelecek son Peygamber üstüne yoğunlaşmıştı. Gelecek son peygamberin doğumunda olacak mucizeleri öğrenmiş ve son Peygamberin yakın bir zamanda doğacağını anlamıştı. Bu heyecanla günlerce beklemeye başladı. Her gece yıldızlara baktı, etraftan gelen haberlere kulak kabarttı. Sabırsızlıkla son Peygamberi bekliyordu. Ve bir gece gökyüzünde bir yıldızın varolduğunu gördü. Heyecanla sokağa fırladı. Onu gören insanlar özellikle Yahudiler ona ne olduğunu sordular. Oda büyük heyecanla :

-- Bugün İncil’de adı geçen son Peygamber olan Hz.Ahmed (sav) ’in yıldızı doğdu...


------------------------------------------------------------------------------------




Kisra kibirli bir şekilde sarayında dolaşıyordu. Kendini yenilmez sanan bu Sassani hükümdarı sınırlarını nasıl genişleteceğini düşünüyordu. Dünyanın en kudretli hükümdarı olacağını hayal ediyor ve bu şekilde keyifleniyordu. Ama içinde de anlayamadığı büyük bir sıkıntı vardı. Bir kaç hafta önce adamlarından birinin gördüğü rüya aklına takılıyordu. Adamı rüyasında güçlü bir devenin orada bulunan bütün asil atları güttüğünü ve bu devenin Dicle ve Fırat nehirlerini kat ettiğini görmüştü. Bu rüyayı gördükten hemen sonra Kisra’ya gelip rüyasını anlatmıştı. İşte Kisra bu rüyadan dolayı huzursuzdu. Rüyayı önemsemiyormuş gibi görünsede çok endişeliydi. Karar vermişti yarın huzuruna rüya tabirleri hakkında bilgin kişileri toplayacak ve bu rüyanın manasının ne olduğunu soracaktı. İyice endişelenmişti. Uzun koridorları geçti. Altın varakları olan yatağına kendini attı. Uyku tutmuyordu Kisra’yı. Bu rüyanın manasını öğrenmesi gerekliydi. Bu şekilde sabahı etti.


Kisra devletindeki en iyi rüya bilginlerini huzuruna çıkarmıştı. Bilginler başları önde biraz da korkarak huzurda bekliyorlardı. Kisra konuşmaya başladı:

-- Sizi neden buraya çağırttım biliyor musunuz?

Bilginlerin en yaşlı olanı cevap verdi:

-- Neden çağrıldığımızı bilmiyoruz. Eğer hükümdarımız söylerse öğrenmiş olacağız.

Kisra düşünceli bir şekilde konuşmaya başladı:

-- Sizi buraya bir rüyanın anlamını söylemeniz için çağırdım. Rüyayı emrimde olan bir adam görmüş. Rüyasında bütün asil atları güden güçlü bir deve gördüğünü ve bu devenin benim toprağım olan Dicle ve Fırat nehirlerine kadar geldiğini söyledi bana. Şimdi söyleyin nedir bunun anlamı?

Rüya tabirleri hakkında bilgin olan bu kişiler kısa bir süre kendi aralarında konuştuktan sonra en yaşlı olanı Kisra’ya cevap vermek için söze başladı :

-- Yüce hükümdarımız biz öyle sanıyoruz ki bu rüyanın anlamı Arap beldelerinde olacak güçlü bir harekettir. Bu hareket eğer önlem almazsanız sizi de etkileyecektir.

Kisra daha da büyük bir keder içine girdi. Düşünceleri beynini yiyordu. Rüya bilginlerine huzurundan ayrılmalarını söyledi.



Günler geçti. Kisra hala büyük bir sıkıntı içerisindeydi. Bütün bir gece uyku tutmamıştı kendisini. İpek geceliğiyle balkonuna çıkmış uçsuz bucaksız topraklarını seyrediyordu. Hava neredeyse aydınlanacaktı. Rüya olayından sonra sıkıntılı olan Kisra o an her zamankinden çok daha fazla sıkılıyor, çok daha fazla endişe ediyordu. Bu şekilde düşüncelere daldığı bir anda çok şiddetli şekilde sarayı sallanmaya başladı. O korkuyla kitlenmişti Kisra. Hareket edemiyordu. Dizlerinin üstüne çöktü ve beklemeye başladı. Ama sallantı geçmiyor aksine gittikçe çoğalıyordu. Kisra bir an öleceğini ve saltanatının sona ereceğini bile düşünmüştü. Sallantı uzun bir süre devam ettikte sonra durdu. Kisra hiç durmayacağını düşündüğü bu sallantının geçtiğine inanmıyor ve ayağa kalkmıyordu. Bir süre sonra kendine geldi ve ayağa kalktı. Hava ağarmaya başlamıştı. Hemen adamlarını toplayıp sarayını gezmeye başladı. O sallantıda tam 14 oda çökmüştü. Bu olayın içindeki sıkıntıyla, yani o rüyayla bağlantılı olduğunu düşünüyordu. Kederi daha da artmıştı.


Bir kaç gün sonra saraydan içeri bir haberci girdi. Siyah elbiseler içindeki bu haberci mühim ve çok ilginç haberler getirdiğini ve Kisra’yı görmesi gerektiğini söylüyordu. Kederi büyük olan Kisra gelecek olan haberleri bekliyordu bu yüzden haberciyi hiç bekletmeden huzuruna çıkarttı. Kisra meraklıydı. Hemen sordu:

-- Nasıl haberler getirdin?

Haberci dizlerinin üstüne çökmüş, başını öne eğmiş bir şekilde cevap verdi:

-- İlginç haberler getirdim hükümdarım.

Kisra’nın merakı daha da artmıştı.:

-- Söyle bakalım nedir haberlerin?

Haberci cevap verdi:

-- Bir kaç gün önce mecusilerin bin yıldır yanan ateşi birden bire söndü. Ve ayrıca ateşin söndüğü gün Kabedeki tanrılar yüzüstü yere düşmüş.

Kisra bu olayların tam olarak ne zaman, hangi gün olduğunu sordu. Aldığı cevap onu daha da şaşırttı. Sarayının sallandığı gündü bu. Ve anladı Kisra. O kendini kedere götüren rüya gerçek olmaya başlamış ve bir Arap beldesinde muhteşem bir şey vuku bulmuştu.... Evet o gün ileride yırtıp atacağı mektupta kendisini Allah’a iman etmeye davet eden Hz. Muhammed (sav) doğmuştu. Ve bu son peygamberin ışığı zamanla bütün Arabistana, Fırat ve Dicle’ye, Asya’ya, Anadoluya, Avrupa’ya ve Bütün dünyaya yayıldı. Kibirli hükümdarların sarayları insanlığın efendisinin ışığıyla sallandı ve yıkıldı.

Ve şimdi yine bir kutlu doğum haftası. Peygamber Efendimiz (sav) ’in izinde giderek, Yüce Allah’ın onun aracılığıyla bize gönderdiği Kur’an a sarılarak ve onun emirlerine uyarak zamanla tekrar kurulan bu sarayları, bu kibirli ruhları sallayabilir, yok edebiliriz. İhtiyacımız olan şey daha fazla inanç, daha fazla ibadet. Allah bizi ayetlerinden, Resulü’nün sünnetinden ayırmasın. Hepimizin Kutlu Doğum Haftası Mübarek olsun...



Ahmet BAYRAM

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kisra'ların sonu Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kisra'ların sonu yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KİSRA'LARIN SONU yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
KANDEMİR83
KANDEMİR83, @kandemir83
19.4.2012 11:52:08
Yazınız muhteşem olmuş..Yüce Yaradan bizleri zamanımızda yaşayan kisraların şerrinden ve kibrinden korusun..
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.