BANA ATATÜRKÜ ANLATIR MISINIZ ? 4. BÖLÜM
Hangi yürek unutur,hangi kalem yeter onu anlatmaya ?
......................................................................
Zeynep elindekilerinin fotokopisini çektirirken kırtasiye sahibi onun yüzüne merakla baktı ..baktıı ve sonunda dayanamıyarak sordu.
" Allah ...Allah bunları ödev için mi istedin ?"
Cevabını verirken ; bir yandan da dökümanları dosyaya yerleştiriyordu.
" Arkadaşlarla Atatürk hakkında araştırma yapıyoruz da..."
Hayretler içerisindeydi...
" Çok güzel...Çok güzel ben de size ona ait resimler var vereyim."
" Sağolun efendim."
Zeynep dükkandan çıkarak hızlı adımlarla herzamanki gibi arkadaşlarıyla buluşma yerine doğru yürümeye başladı.
Halide ,Aysun ve Murat daha önce gelmiş bekliyorlardı.
En son Müjdat’la birlikte Muhsin Öğretmen göründü.
Gençler saygıyla ayağa kalkarak yer verdiler.
Kısa bir sohbetten sonra Aysun
" Bugünkü konumuz Mustafa Kemal ’in Samsun’a çıkışı ve Kurtuluş Savaşının başlaması.
Zeynep, zarfın içindeki resimleri ve dosyadakileri çıkardı.
Halide, çantasından kalın bir kitabı masaya yerleştirdi.
Murat ,ise bilgisayarını açarak hazırlandı.
Aysun, klasörünü açtı usulca.
Müjdat,hem kitap; hem de bir sürü konuyla ilgili küpürler koydu ortaya.
Muhsin Öğtretmen onları seyrederken sevgi ve gurur duydu içinden.
"Ben başlıyorum arkadaşlar" diyerek elindeki bilgileri okumaya başladı Aysun.
13 Kasım 1918, müttefiklerin İstanbul a giriş günlerine rastlıyordu. İtilaf donanmasına bağlı gemilerin İstanbul a girmesi üzerine Atatürk , yanındakilere:
Gençler hep birlikte aynı anda söylediler.
"Geldikleri gibi giderler!"demişti.
"Devam ediyorum ;
Ülkenin bir gün bağımsızlığa kavuşacağına olan inancını belirtti. Sanki şehir resmen işgal edilmiyordu, siyasal ve idari kontrol Türkler elindeydi, ama bu tamamen görünüşteydi, gerçekte İstanbul işgal edilmiş demekti. Enver, Cemal Talat Paşalar memleketten kaçmış, hükümet ve meclis üyeleri birbirine düşmüştü. Sultan, şeyhülislam, Cavit ve Fethi Beylerin hükümetten çekilmesini istiyordu. Sadrazam İzzet Paşa bu isteği kabul etmedi ve hükümeti ile birlikte istifa etti. Mustafa Kemal İstanbul’da kaldığı altı aylık dönemde vatanın kurtuluşuna yardımı dokunabilecek olan herkesle ilişki kurdu, görüştü."
"Bundan sonrasını izin verirseniz ben okuyayım ve anlatayım." diyerek elindeki kitapta işaretlediği yeri açtı Müjdat.
Vee İzmir’in işgali...
Hükümet bir önlem olarak Mustafa Kemal Paşayı 9. Ordu müfettişliğine atadı. Ordu merkezi aslında Erzurum daydı. Mustafa Kemal Paşa öneriyi sevinçle kabul etti. Çünkü İstanbul a geldiği günden beri resmi bir görevle Anadolu ya geçmenin olanaklarını arıyordu. İstanbul dan ayrılmadan evvel Yıldız sarayında Vahdettin i ziyaret etti. 15 Mayıs günü Yunan birlikleri yirmi bin kişilik bir kuvvetle İzmir de karaya çıktı. İzmir in işgali sırasında düşmana ilk kurşunun sıkılmasıyla fiilen başlamış oldu.
"Düşmana ilk kurşunu kim sıktı çocuklar biliyor musunuz ?
"Anlatır mısınız lütfen" diye heyecanla atıldı gençler.
Yunanlıların İzmir’e çıktığı gün 15 Mayıs 1919’dur. İttihatçıların birkaç senedir Anadolu Rumlarına karşı yürüttüğü baskı, sürgün ve zulüm politikasını vesile eden Yunanlılar, geride kalanların hayatını emniyet altına almak gerekçesiyle ve İngiltere, Fransa ve Amerika’nın desteğiyle Batı Anadolu’yu işgale girişti. Yunan gemileri sabah erken limana yanaştı. Birlikler peş peşe karaya çıktı. Efzon askerleri tüfek namluları çiçekle süslü halde Konak Meydanı’na doğru ilerlemeye başladılar. Bir yandan bando çalıyordu. Rumlardan tezahürat yapanlar da vardı. Olup biteni seyreden Türklerin kalbi kan ağlıyordu. Tam o sırada civardaki bir binadan atılan silah sesi kargaşayı paniğe çevirmeye yetti. Bayraktar Teğmen Yannis vuruldu. İşgalciler makineliyle karşılık verdi. Çıkan arbedede çoğu Türk yüzlerce kişi öldü.
"Evet çocuklarım İlk kurşunu atan senelerce bilinmedi. 1960’lı yıllarda gazeteci Ahmed Emin Yalman ilk kurşunu gazeteci arkadaşı Hasan Tahsin’in attığını yazdı.
Bende bu bilgileri sizlerle paylaşmak istedim."
"Bundan sonra neler oldu Zeynep sen anlatır mısın ?" dedi Murat.
" Tamam Elimdeki başka bir bilgiye göre
Bir rivayette İzmir’de düşmana ilk kurşunu atan İzmir Merkez Kumandanı Kaymakam (Yarbay) Ârif Beydir. Yâveri Aziziyeli Hoşafoğlu Hüseyin şöyle anlatıyor: “Ârif Bey, işgali pencereden seyrediyordu. Bir ara dayanamayarak elimdeki mavzeri aldı. Halkın şeytan askeri dediği Efzon askerlerinden Yunan bayrağını elinde taşıyana sıktı. Asker yerden bir arşın (yarım metre) sıçrayıp elindeki bayrakla beraber taşların üzerine düştü. Piyadeler geri kaçıştılar. Biraz sonra Yunanlılar makineli tüfek atışına başladılar."
Aysun:
"Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışı ike ilgili çok anlamlı bir anıyı paylaşmak istiyorum."
" Çok iyiiii."
" Hadi dinliyoruz."
" Evet başlıyorum...
Tarih 15 Mayıs 1915...
Mustafa Kemal Samsun’a hareket etmeden önce veda ziyaretlerinde bulunmaktaydı.Tam içişleri Bakanına veda ederken o kara haber duyuldu.
" İzmir işgal edildi !"
Mustafa Kemal (Dahiliye Nazırı) içişleri bakanına
"Ne yapacaksınız ? diye sordu.
Bir süre suskun kalan bakan daha sonra:
"Protesto ederim."dedi.
Bakanın yanıtını duyan Mustafa Kemal
" Ne geçecek elinize ?"dedi ve yürüdü.
O gece Şişli’deki evinde Samsun’a hareket için son hazırlıklarını yaparken aklında hep bakanın yanıtı vardı.
" Protesto edecekmiş !" diye bağırıyordu kendi kendine."İzmir işgal ediliyor koskoca içişleri bakanının bulduğu çare protesto etmek ! Protesto ile ne geçer elimize ne geçer ?"
Gecenin ileri bir saatiydi.Kapı vuruldu.Kimseye bu saatte randevu verdiğini hatırlamıyordu.Kendini kenara attıktan sonra,tabancası elinde yavaşça kapıyı açtı.
Müjdat
" Offf çok heyecanlandım."
"Aysun
" Dur sözümü kesme lütfen bay aceleci.
Karşısında avukatı Sadettin Ferit Bey duruyordu;onu hemen içeri aldı.
Çekingen bir tavirla içeri giren Sadettin bey kaygılı görünüyordu.Mustafa Kemal,
" Hayrola?" diye sordu.
Sadettin Bey kısık bir sesle:
"Bugün bir haber aldım" dedi.
" Ne haberi ?"
" Kesin tehlike var,paşa yola çıkmasın denildi ."
Halide
" Sonra... sonra..."
Zeynep:
" Ne olur bölmeyin, dinleyelim arkadaşlar lütfen !"
Aysun:
" Evet arkadaşlar.
Bu haber üzerine Mustafa Kemal durdu,düşündü,avukatını süzdü ve önemsemezmiş gibi sordu.
" Ne tehlikesi ?"
Sadettin bey tedirgindi
" Vapurunuz Boğaz’dan çıktıktan sonra batırılacakmış"dedi.
Mustafa Kemal,bir karşılık vermeyerek konuğuna oturmasını işaret etti.Kendisi de oturdu.
O heyecanla
"İnanın,hatta bir torpidoyla ya da denizaltıyla yapılacağı bile konuşuluyormuş."dedi Sadettin Bey.
" Haber kimden geldi ?"
"Berc Keresteciyan Efendi...Osmanlı Bankası müdürlerinden...Bugün bana geldi ; siz paşanın hem avukatı hem de yakın arkadaşısınız uyarıyorum" dedi.
Gözlerini kısan Mustafa Kemal ona dönerek...
" Sen tanır mısın onu ?" diye sordu.
"Ben ismen tanırım...Ama Hilal i Ahmer (Kızılay) başkanı iyi tanır.Ona sordum ; güvenilir olduğunu söyledi."
" Peki o nerden duymuş ?"
" Onu belirtmedi."
Mustafa Kemal konuğunu gönderdikten sonra haberi ne kadar önemsemek gerektiğini düşündü.Karşısındakilerin onu engelleyeceğinden hiç kuşkusu yoktu.Bir an için Samsun’a kara yoluyla gitmeyi düşündü; ama haftalar sürecekti. Onunsa hiç vakit kaybedecek zamanı yoktu ; hele İzmir’in işgalinden sonra....Bir an önce Gitmeliydi Anadolu’ya...
Sabah Annesi Zübeyde Hanıma ve kardeşi Makbule’ye veda etti.Öğleden sonra Kızkulesi açıklarında kendisini bekleyen sandalla Bandırma vapuruna geçti.
Hareket etmelerine az bir zaman kala Mustafa Kemal’in vapurdaki odasına Kaptan İsmail Hakkı Durusu Bey girdi; çok telaşlı görünüyordu,selam verdikten sonra soluk soluğa...
"Paşam ,gemide arama yapmak istiyorlar !" dedi.
" Kim ?"
" İşgal subayları."
Mustafa Kemal ’in sesi sertleşti birden...
" Ne araması bu ?"
" Silah,mühimmat diyorlar."
Mustafa Kemal o an rahatlamıştı.
" Arasınlar...arasınlar."dedi."Siz de görevinizi yaptıktan sonra bana sonucu bildirin."
Kaptan çıkınca Mustafa Kemal arkadaşlarına dönerek:
" Bunlar böyle işte...Yanlız demire çeliğe silah gücüne dayanırlar ; maddeden başka bir şey bilmezler;bilmiyorlar ki biz Anadolu’ya ideal ve iman götürüyoruz.
Bir süre sonra yeniden gelen kaptanın yüzü gülüyordu , bir şey bulamayan düşman askerleri gemiden ayrılmışlardı.
Daha fazla beklemenin tehlikeyi artıracağını düşünen Mustafa Kemal hemen hareket emrini verdi.Bandırma Vapuru Boğaz’dan geçip Karadeniz’e açılınca eline dürbünü alan Mustafa Kemal kaptan köşküne çıktı" Nasıl bir rota izliyorsunuz ?" diye sordu.
"Düzenli,belirli bir rota izleme olanağımız yok Allah’a sığındık gidiyoruz." diye karşılık verdi.
Bunun üzerine
" Niçin böyle gidiyoruz buna sebep ne ?" diye sordu.
Kaptan İsmail Hakkı Bey sıkıntılı bir şekilde kollarını iki yana açtı...
"Paşam hareket için iki gün önce haber verdiler; gemiyi gözden geçirdim birçok noksanları vardı; kalkamam dedim ama kimseye dinletemedim. Ben de ilk kez Karadeniz’e çıkıyorum...nereler kayalıktır,nereler sığdır bilmem ; onun için..."
" O zaman pusula ile gideriz."
"Paşam ,geminin pusulası yok,paraketesi de bozuk...Kırkbir yaşında bir gemi bu; çok onarımdan geçmiş,olmuyor artık."
Kaptanın açıklamalarını gergin bir yüzle dinleyen Mustafa Kemal kısa bir sessizlikten sonra yeni rotayı söyledi.
" Pekala ...normal rotayı izlemeyeceksiniz; mümkün olduğunca kıyıya yakın bir çizgi izleyeceksiniz."
" Başüstüne paşam."
Mustafa Kemal dürbünle denizi bir süre taradıktan sonra ekledi:
"Hatta gerektiğinde gemiyi duraklamadan kıyıya vuracaksınız."
Kaptan İsmail Hakkı onun ciddi olduğunu görünce...
"Gemiyi feda ettikten sonra istediğiniz noktaya çıkarız paşam" dedi.
Mustafa Kemal odasına döndüğünde tedirgindi; sabaha karşı daldığı uykusundan vapuru döven dalgaların sesiyle uyandı.Vapur,dev dalgaların üstünde bir inip bir çıkıyordu,kaptana kıyıya yakın gitmesini söylediği geldi aklına.Dürbününü kapıp yeniden kaptan köşküne çıktığında onun birisi ile konuştuğunu gördü.
"Fırtına pek şiddetli değil mi kaptan ? " diye sorarken bir gözü de tanımadığı bu kişideydi.
Bunu fark eden İsmail hakkı Bey
" Paşam bu tayfamız Rizeli ve kıyıları iyi biliyor" diye açıklama yaptı.
"Tamam" anlamında başını sallayan Mustafa Kemal dürbünüyle denizi yeniden taramaya başladı.Dev dalgalar herşeyi alt üst ediyordu. Uykusuz,tedirgin her an tetikte geçen üç gün üç geceden sonra Bandırma vapuru 19 Mayısta Samsun önlerine geldi.
Herkes rahat bir soluk alırken Mustafa Kemal "Asıl mücadele şimdi başlıyor" diye düşünüyordu.
Kaynak Tarih konuşuyor cilt 1 sayı 4 mayıs 1964 sf 277-281
" Çok güzel ve çok anlamlıydı..."
"Evet ne zorluklarla gidilmiş Samsun"a"
Muhsin Öğretmen
"Teşekkürler Aysun kızım"
"Şimdi bende sıra "dedi Halide
Kurtuluş Savaşı başlıyor...
Mustafa Kemal Samsun’da
19 mayıs 1919,
"İşte Benim Doğum Tarihim"
K.Atatürk
16 Mayıs 1919 Cumartesi ( kimi kaynaklara göre cuma ) günü, İstanbul’dan Galata Rıhtımından kalkan, Kaptan İsmail Hakkı (Durusu) idaresindeki Bandırma Vapuru, Dokuzuncu Ordu Kıt’aları Müfettişliğine atanan Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) ile mahiyetini Samsun’a götürüyordu. Atatürk, Samsun ve çevresinde asayişi düzenlemekle görevli idi. 18 Mayıs 1919’da Sinop’a geldiler. Atatürk, iskeleye çıkarak, karadan Samsun’a yol olup olmadığını sordu, olmadığını öğrenince de tekrar vapura binerek Samsun’a hareket etti. 19 Mayıs 1919 Salı günü sabahı saat 6 ’da Samsun limanındaydı. Savaşlardan yenik çıkmış bölünmüş, umutsuz yorgun, çileli bir milleti, yeniden diriltmek, ayağa kaldırrnak üzere, Ataürk’ün Samsun’a ve Anadolu’ya ilk ayak basışı o gün, o saatti. Samsun’a Müfettişlik Karargâhının 18 subay ile birlikte çıkıyorlardı.
Bu subaylar, o günkü rütbeleri ile şunlardı :
1- Üçüncü Kolordu Komutanı Kur. Alb. Refet (Bele)
2- Müfettişlik Kur. Bşk. Alb. Kazım (Dirik)
3- Müfettişlik Sağlık D. Başkanı. Dr. Alb. İbrahim Tali (Öngören)
4- Kurmay Bşk. Yardımcısı Yarbay Arif (Ayıcı)
5- Müfettişlik Karargahı İstihbarat Müdürü Binbaşı Hüsrev (Gerede)
6- Topçu Binbaşı Kemal (Doğan)
7- Dr. Binbaşı Refik (Saydam)
8- Başyaver Yzb. Cevat Abbas (Gürer)
9- Yzb. Mümtaz (Tunay)
10- Yzb. İsmail Hakkı (Ede)
11- Yzb. Ali Şevket (Öndersav)
12- Yzb. Mustafa Vasfi (Süsoy)
13- Üsteğmen Hayati
14- Üsteğmen Arif Hikmet (Gerçekçi)
15- Üsteğmen Abdullah
16- Teğmen Muzaffer (Kılıç)
17- Şifre Katibi Faik (Aybars)
18- Şifre Katibi yardımcısı (Atasev)
Samsunlular Atatürk’ü çoşkun bir törenle karşıladılar. Atatürk, doğruca kendisi ve arkadaşları için hazırlanan Mıntıka Palas’a yerleşti. Burası iki katlı taş bir yapıydı. Atatürk’ün Samsun’a geleceği, İstanbul’dan telgrafla Mutasarrıfa duyurulunca bu bina hazırlanrnıştı. Atatürk o gün ve ertesi günler hep bu otelde kaldı, çalışmalarını burada sürdürdü. Samsun’a geldiğinin ilk günü emrindeki valilikler ve kolordu komutanlarından bölgenin asayiş durumunu sordu, ertesi günü Sadrazam Damad Ferid’e "İzmir`in işgalini milletin asla kabul etmeyeceğini..." telle bildirirken Erzururn’daki 15. Kolordu Komutanı Kazım (Karabekir) Paşa ile de bağlantı kurdu.
Muhsin Öğretmen ,
" Çocuklarım size önemle şunu belirtmek isterim.Mustafa Kemal İstanbul’dan başlayan ve Samsun’da sona eren yolculuk esnasında görevli bir askerdi ve giyimi de buna uygundu ancak Samsun’a ayak bastığı günden birkaç gün sonra asker değil, sivil olarak hareket edecekti.Şimdi devam edebilirsin.Halide Kızım."
" Evet ne diyordum ? Samsun’a gelişinin dördüncü ve beşinci günleri, İstanbul Hükümetinin ve hele itilaf Devletletlerinin kuşku duyacağı davranışları ile dikkatleri üzerinde toplamış bulunuyordu. 25 Mayıs 1919’da da "...bazı şikayetleri yerinde tetkik ve tedbir almak üzere Karargâhı Havza’ya nakledeği " gerekçesiyle Havza’ya geldi. Havza’da Belediye Dairesi olarak kullanılan Mes’udiye Oteli, Müfettişlik Karargâhına kiralanmış. Atatürk, Havza’da kaldığı 13 Haziran 1919 tarihine kadar arkadaşları ile birlikte burada çalışmıştı.
Havza’ya gelişinin ertesi günü, 26 Mayıs 1919’da, Havza Belediye Başkanı İbrahim ve Havza ileri gelenlerinin ziyaretlerini kabul eden Atatürk, onlara:
-Hiçbir zaman ümitsiz olmayacağız, çalışacağız, memleketi kurtaracağız, diyordu. Bundan sonra olaylar bilindiği gibi, hızla gelişti. Atatürk, işgal devletlerine ve İstanbul Hükümetinin olumsuz tutumlarına karşı ilk direniş hareketlerini Havza’da başlatmış, 13 Haziran 1919’da da Karargâhını Amasya’ya taşımıştı."
Aysun ;
"Arkadaşlar daha çok açıklanacak bölümler var; sınavlarımızın bittiği hafta buluşmak üzere diyorum"
Hepsi ellerini birleştirerek aynı anda:
" Mustafa Kemal’in en güzel sözüyle toplantımızı bitiyoruz.
"Eveeeet !"
%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%&
BİZ TÜRKLER BÜTÜN TARİHİMİZ BOYUNCA HÜRRİYET VE İSTİKLALE TİMSAL OLMUŞ BİR MİLLETİZ
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK.
%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%
SEVGİLERİMLE
NEŞE KIZILYAR
YORUMLAR
Şöyle açmak isterim biraz izninle.
9 Mart 1919 tarihinde İngilizler Samsun'a askerî birlik çıkarıyor. Fakat halk ve orada bulunan ordu mensuplarından bir kısmı bundan rahatsız oluyor. Makinalı Tüfek birliğinden Hamdi isimli bir teğmen askerlerini alıp dağa çıkarıyor, direniş için. İngilizler bundan korkunca Vahdettin'den bunun önüne geçmesini istiyorlar. Yani halkı silahsızlandırın diyorlar. Vahdettin Mustafa Kemal'i çağırıyor ve ona elimize büyük bir fırsat geçti, devleti kurtarabilirsin diye bu görevi veriyor. Görünüşte halkın silahlanmasını önleyecekti fakat esasında Vahdettin'in amacına uygun olarak halkı kurtuluş için organize edecekti. Samsun'da masonlar, ajanlar ve İngilizler çoktu ve hâlâ mason locaları çoktur burada. Bu nedenle güzergahını değiştirip çalışmalarına başladı.
Emeğini candan kutlarım, daim sevgiler, selamlar
GÜLDESTE
ya yazı kısa yada bana öyle geliyor hemencecik bitiveriyor bir bakıyorum aaa sonuna gelmişim hocam çok teşekkür ederim gerçekten ben okumaya doyamıyorum sohbet havasında geçen yazınızı ve bilmediğimizi öğrenmiş oluyoruz emeğinize sağlık kolay gelsin hocam saygılarımla selamlar
seride çok ama çok değerli bilgi hazinesi var
en kalbi duygularım vede tam puanla kutladım
bu vatanın ve milleti ona çok büyük sorumluluğu
var saygı ve muhabbetlerimle
GÜLDESTE
Okuduğum bir kaynağa göre (Kutsal İsyan-Hasan İzzettin Dinamo) Yunan'a ilk kurşunu sıkan kişinin ismi Osman Nevres'di. Üzerinde ağabeyi (veya babası) Hasan Tahsin'in kimliğini taşıyordu.
Yazıların devamını bekliyorum...
Kutluyorum güzel çalışma için...
Kadir Tozlu
GÜLDESTE
GÜLDESTE
GÜLDESTE
GÜLDESTE
Mustafa Kemal Samsuna giderken ken bütün rütbelerini bırakıp istifa ettğini zannediyordum yani osmanlının bir subayı olarak gittiğini bilmiyordum ama geri kalanları unutmamışım demek ki
tenrikler
selam ve saygılar
GÜLDESTE
Değerli arkadaşım.
Bu sitede yazdığınız pek çok bilgiyi keşke gençlerimizle paylaşabilme imkanı bulabilseniz. İçlerinde benim bile yeni duyduğum konular var...Örneğin İzmir'in İşgali sırasında Yunan'a sıkılan ilk Kurşun konusu...Bunun ancak 1960 da açıklandığını, dahası bir başka kişinin de olabileceği yolunda bir rivayetin var olduğunu bilmiyordum.
Gerçekten de çok kıymetli bilgiler veriyorsunuz. Kutlarım.
Selam ve saygılarımla.