- 1067 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yaşamı Aynalardan İzlemek!..
Yaşamak aşkıyla peşinden koştuğumuz ve fısıltılarla arkasından konuştuğumuz bir hayal meyhanesi hayat, yaşamın şerefine kaldırdığımız her kadehte biçare yalnızlığımızı görür, umutla yudumladığımız sevi badesiyle sarhoş olabilmeyi dileriz…
Umutlarımızın o kınalı avuçlarından söküp alışkanlıklarımızı bir gemi güvertesinden, bir otobüs penceresinden ve göğsümüzün o derin siperinden bakabilmek uzaklara, çok uzaklara. Dalgın bir bakış olup ufukta, o biçare yalnızlıklarımızın güvertesinden kimi bir denizi izler, kimi de çok derinlerde bıraktığımız yaşanmışlıkların suretini yeniden, bir kez daha puslu bir aynada izlemek isteriz…
Oysa mutluluk ellerinden tuttuğumuz minik bir çocuk, gözlerindeki pırıltılarda coşkuyu hissettiğimiz bir düşün yansımasıdır. O derin yalnızlıkların girdaplarında düşüncelerimizin üşümüş avuçlarından dökülen hayat kiri mevsimsiz bir yangının alevine karışır ve böylesi durumlarda insan olduğumuzu unutur, kendimizi bir boşluğa bırakmayı hayal ederiz…
Yaşamın o çocuk ellerinden tutup bir ömrün son ilmeğini atmadan yüreğimize avuç içi bir mutluluk pozunu izlemek buğulu gözlerle. Analarımızın her sabah özenle hazırladığı şölenlere keyifle oturuşumuz, kirli urbalarla biten bir günün sonrasında yine ona dönüşümüz. Unutmak istediğimiz çok şeyin yanında bir dolu güzellik de vardır, inadına hatırlamak istediğimiz…
Yargısız, sorgusuz ve kusursuz bir yaşam hiçbir yerde mümkün değil. Ne olursanız olun, kim olursanız olun bela hep karşınızda, olumsuz bir çirkefe bulaşmak her an mümkün. Acılar ve sevinçler aynı dalda filiz veren bir meyvenin ağdası ve biz onu kimi dişleyerek, kimi yüreğimizde fişleyerek yaşarız ve o çelişkili tattır aslında bir ömür boyu hissettiğimiz…
Zamansız rastlantılar ve onun vebaliyle büyüyen bir acı yutkunuşudur hep dimağımızı buran, hesapsız ayrılıklar, bizleri bazen yol ayrımına getiren ilişkiler ve hayatımıza nükseden yanlışlar zincirine tutunarak kimi sağlığınızı, kimi sermaye yığınağınızı kaybedersiniz. Hırsınızla destelediğiniz birikimler eridikçe, gözlerinizin önünden o mutlu günler bir bir geçtikte doğruyla-yanlışı birbirinden ayırt edebilen bir insan profilidir o aynalarda artık izlediğiniz…
Bütün öykülerin sayfalarında senaryo aslında birbirinden farklı değildir. Ayraçlarını hangi sayfaya koyarsanız koyun, hangi sayfayı kendinize seçerseniz seçin sonuç değişmez gerçeğimiz, roller zoraki de olsa oynamak zorunda kaldığımız bir oyunun gereğidir. Alkış umdukça izleyenlerden yaşamsal bir tepki alırız, bunun içindir gövdemizi üşüten rüzgâra söz geçmezliğimiz…
Parasız mutlulukların dikey limitlerinde parayla kazanılmış zaferlerin şarkısını söylemek, aşikâre bir gözyaşı doldururken hayat kadehimize. Kendi gözyaşımızın şerefine çığlıklar biçtiğimiz o ömür hapishanesinde güneşin ışıltılarıyla besleriz ruhumuzu ve ölgün ışıklar bedenimizi terk etmeden yitik bir ömrün badesidir göğsümüzde i-na-dı-na demlendirdiğimiz…
Her ne olursa olsun, hangi zorluğun ve sıkıntının içerisinde olursanız olun yine de bir yer vardır sizin iç sesinizi, çığlığınızı duyacak, dinleyecek. Rüzgârın sesini yüreğinizde hissettiğiniz, savrulan toza, kire aldırmadığınız bir yer bulduğunuzda orada öncelikle bir günün size sunularını yudumlayın. Pırıl pırıl bir deniz, o denizi renkten renge sokan güneş ve her şeye karşın yaşamak için tazelediğiniz direnciniz…
Haydi o zaman. Bırakın derdi, tasayı, borcu, harcı, ödeyemediğiniz borç takıntılarınızı. Yanınıza yaşam aşkınızı da alarak, heybenize farklı umutlar doldurarak bir şölen alanı seçin kendinize. Bir deniz kıyısına kurun gönül çadırınızı, uzatın kayalıkların keskin taşlarına ayaklarınızı, çıkarın çoraplarınızı ve suyun azgın dişlerini hissedin teninizde. Doğayla iç içe olup, onunla sevişmelere durup gönlünüzdeki hüsranları bırakın sulara. O huzurlu arınmışlığı iliklerinizde hissetmek için çok beklemeyeceksiniz…
Yaşamsal karelerle yoğrulduğunuz bu düşler coğrafyasında yapabileceğiniz o kadar çok şey var ki, gönlünüzü mutlu etmek adına. Sizler o mutluluğu ne kadar çok istediğinizi bilin ve arzu edin sadece. Yaşamla kendi alanınızda farkındalık yaşamak istiyorsanız, onunla birkaç saatliğine de olsa dans etmeyi diliyorsanız, öncelikle istemelisiniz ve yaşamla sohbet etmeyi yürekten ve gönülden dilemelisiniz…
Mutluluk gönül duvarınızdaki emsalsiz resim olsun dilerim…Sevgiyle…
Selahattin Yetgin
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.