- 751 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Sevmek mi, Sevilmek mi?
Maskeli balodan farksız bir toplumda, maskelerin çıkarılmadığı “Ben” ya da “Biz” olamadığımız ortamda, ruhumuzun derinliklerine inen müziğin ritmiyle; bir ileri bir geri, bazen sağa, bazen de sola doğru vals yapıyoruz.
Gerçek değiliz, sahteyiz. Sevginin her türünde; sevgilimizi, eşimizi, çocuğumuzu, ailemizi, arkadaşlarımızı, dostlarımızı, hayvanları, çiçekleri severken bile sahteyiz. İçimizi saran bencillikten kurtulamıyoruz. Yarını düşünmeden, bugün alacaklarımıza bakıyoruz.
Düşünmüyoruz yaraladığımız, kırdığımız kalpleri. Bugünün sahte sevgileri, bir insanın kalbini yaralamak için seçilen kurşundan bile en tehlikeli yoldur. Maskelerin ardındaki gerçek ve bencil duygular kontrol altında tutulduğu sürece, biz hep sahte sevgilere kurban ediyoruz benliğimizi. Sahte insanların varlığını bildiğimiz halde etrafımızda varlıklarını devam ettirmelerine izin verdiğimiz sürece bırak sevgilerini, gülmelerini bile doğal bulmuyoruz ve maruz bırakıldıklarımızı onların eliyle hak ediyoruz. Bizi, biz olduğumuz için değil de kendileri için sevdiklerini de biliyoruz. Siyasette, yaşamda, aşk da yaşanan sevgi ve ihaneti; süper star sanatçı kabiliyeti ile o kadar güzel sahneye koyuyorlar ki, muhteşem bir uyarlama içinde; son sahnede öleceğimizi bile bile seyretmeye devam edip “Dur” diyemiyoruz sevginin katillerine. Seve seve öldürülüyoruz. O kadar iyi, o kadar güzel ve haince seviyorlar, öyle bir an geliyor ki her şeyi unutup o sevgiye hayran oluyoruz, sevginin tüm sahteliğini bilmemize rağmen. .
Sahte bile olsa, insan sevmeden ve sevilmeden yaşayamaz diye düşünenler olabilir.
Yanılıyorsunuz.
Sanıldığının aksine; sevilerek değil severek yaşıyoruz. Hayatın anlamını sevmekte buluyoruz. Sevgiyle, saygıyı doğuruyor, saygıyla sevgiyi büyütüyoruz. Sorun; sevilmekte değil sevebilmekte. Sevince, bir insanı ya da bir canlıyı kendi içimizde hissediyoruz, sevilince; kendimizi o insanın içinde buluyoruz. Aslında sevmekle zenginleşiyor iç dünyamız, sevilmekle değil.
“Sevgi, yaşanacak kadar güzel, fark edilmeyecek kadar doğal, duyulmayacak kadar sessizdir.”
“Taşın altında kaldık ezilmedik, canımız yanmadı, insan eli değdi kalbimize yıkıldık acısıyla.” dediğimiz zamanlarda; sevgililerin nefretinden sevgiyi, siyasetçilerin ihanetlerinden sadakati, sevdiklerimizin korkaklıklarından cesareti öğrendik.
Her canlıyı kalbimize misafir edip, sevebiliriz. Kalbimizden ve sevgimizden eminizdir çünkü. Sevdiklerimizi rahatsız edecek hiçbir şeyi sokmayız kalbimize. Başkasının kalbinde olduğumuzda nelerle karşılaşacağımızı ve hangi tuzakların bize kurulduğunu bilmiyoruzdur her zaman.
Bizler önce ruhumuzun öldürülmesine izin veriyor, sonra başına geçip ağıt yakıyoruz... Hayatımıza sokacaklarımıza ihtiyaç duymayacak kadar zengin olan benliğimizin farkında değiliz.
Tüm acılar ve sevinçler bizde gizli. Ölenleri yüreğimize gömdüğümüz gibi yıkılsak da küllerimizden yeniden doğuyoruz. İnsanız çünkü. Hem acıyı hem sevinci yaşıyoruz yan yana... Hatta o kadar acı çekiyoruz ki acı, acı olmaktan çıkıyor elimiz kolumuz gibi bir parçamız olabiliyor.
Sevmek; Tanrı’nın herkese vermediği, seçilmişlere bahşettiği kutsal bir duygu. Sevilmek her canlının bir şekilde aldığı hediyedir ve "Hiçbir kalp sevgiyle dirilmeyecek kadar ölmüş değildir.”
Hülya TÜRK
09/09/2002
YORUMLAR
HÜLYA TÜRK
Teşekkür ederim değerli yorumunuza ve ilginize.
Sevgiler
"Hiçbir kalp sevgiyle dirilmeyecek kadar ölmüş değildir.”
en yüce duygu sevmek....en büyük erdem saymaktır diyenlerdenim.... keşke herkes sitemizde yayınlanan her yazıyı okuyabilse.... ne güzellikler kaçırıyoruz.....saygılar çok ama çok etkiliydi...
HÜLYA TÜRK
İlginize teşekkür ediyor, İzmir'den dostca selamlarımı gönderiyorum.