Faziletli olmak, keskin bir kılıca oturmak kadar güçtür.-- bhartrıharı
Ahmet Sandal
Ahmet Sandal
@ahmetsandal

KİŞİSEL GELİŞİM İLETİŞİM MİLETİŞİM BAHANE RANTLAR ŞAHANE

17 Nisan 2012 Salı
Yorum

KİŞİSEL GELİŞİM İLETİŞİM MİLETİŞİM BAHANE RANTLAR ŞAHANE

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

2106

Okunma

KİŞİSEL GELİŞİM İLETİŞİM MİLETİŞİM BAHANE RANTLAR ŞAHANE

KİŞİSEL GELİŞİM İLETİŞİM MİLETİŞİM BAHANE RANTLAR ŞAHANE

KİŞİSEL GELİŞİM İLETİŞİM MİLETİŞİM BAHANE RANTLAR ŞAHANE

Bir furyadır, gidiyor. NLP, Nöro Linguistik Programlama, Türkçesini yazacak olursak, -gerçi tam karşılığı olmasa da- kişisel gelişim programları, iletişim, aile içi iletişim, evlilik danışmanı, eş seçme danışmanı, mutluluk danışmanı, evlilik öncesi hazırlama programı ve daha nice adlarla bir tezgâhtır gidiyor. Ne oluyoruz ya! Eline bir mikrofon alan piste çıkıyor, kişisel gelişim ve iletişim üzerine ahkâm kesiyor. İki kitap okuyan, iki de slayt hazırlayan uyanıklar, garibanları başına topluyor, anlatıyor da anlatıyor. Ne bu ya!

Hasbelkader bu programlara birkaç kez katıldım. Katılmak zorunluydu birkaç tanesinde, mecburen iştirak ettik. Devletlûlar kamu görevlilerine emrettiler, “kişisel gelişim semineri alınacak”, komut “al” şeklinde olunca, emir-komuta zinciri içinde, “alınmıştır” pozisyonuna geçtik. Bu birkaç tür eğitimin yanında, bazı eğitimlere de gönüllü olarak, arkadaşlarla birlikte Dernek Yöneticileri Arkadaşları kırmamak ve “kalabalık” oluşturmak için katıldık.

Bu arada hemen söyleyeyim, “NLP’ciler, kişisel gelişimciler, iletişimciler” kalabalığa bayılıyorlar. Kalabalıkta bereket buluyorlar! NLP’cilerin bir başka özelliği de, “kendilerinin uçurulmalarına bayılıyorlar.” Şeyh uçmaz, mürit uçurur sözünü geçerli kılmak için, bizler de, NLP’cilerin, kişisel gelişimcilerin, iletişimcilerin uçurtucusu gariban müritler konumuna giriyoruz. Hani bunlar bizi uçurtacaktı, mamafih, biz onları uçurtuyoruz.

Şu ana kadar bu adamlara beş kuruş para vermedim. Yalnızca, alkışlarımızla ve pohpohlamalarımızla uçurttuk. Bunları parayla uçurtanlar da az değil. Ne yapsın gariban Milletimin, dara düşmüş vatandaşı, “denize düşen yılana sarılır” cinsinden bir sarılma bu!

Şimdi, bu veryansınlı girişten sonra, varyansı değiştirelim ve bu gelişimci, iletişimci uyanıkların hata, yanlış ve handikaplarını bir bir sıralayalım. Bilimseldir ona göre!

1-Sosyal olaylarda “2 kere 2 dört etmez.” Sosyal ve psikolojik olaylarda kural ve ilkeler geçerli değildir. Bunlar bu gerçeği dahi bilmiyorlar, kafalarına göre bir yol tutturmuşlar, matematik anlatır gibi, kural ve ilke uydurmuşlar. Kardeşim, senin uydurduğun kural ve ilke seni bile bağlamaz. “Hastalık yoktur, hasta vardır”, diye bir tabirden haberiniz yok mu sizin. Her insan bir farklı değer ve candır. Her insanın sorunu ve beklentisi farklıdır. Bu nokta itibariyle kişisel davranışlara ilişkin olarak nasıl genelleme yapabilirsiniz, şaşarım.

2- İnsan fıtratına ve toplumun kültürüne de zıt fikirler sergileyebiliyorlar. Mesela, çocuklarınızla arkadaş olmayın diyorlar. Kafalarına göre atıp tutuyorlar. Niye, arkadaş olmayacakmışız? Hz. Ali (ra) Efendimizin bir sözü var. “Çocuklarınızla 7 yaşına kadar oynayın, 15 yaşına kadar arkadaş olun, 15 yaşından sonra da istişare edin.” Bu sözün yanında, bizim kültürümüzde artık yerleşen bir özelliktir ki, çocuklar babalarını yeri gelir, arkadaş gibi görür ve onunla görüş ve düşüncelerini rahatlıkla paylaşır. Bunun ne mahzuru var? İşte, iletişimci, gelişimci Kardeşler, buna karşılar. Gerçi, bunların arasında bu hususta birlik yok. Kimisi karşı, kimisi değil.

3- Ailelerin mutluluk formülleri çıkartıyorlar. Yine kafalarına göre, bu formülde, ne merhamet var, ne de toplumsal gerçekler var. Geçen gün, bir kişisel gelişimciye “Rum Suresi 21. ayetten haberin var mı”, dedim. “O da ne” dedi? “Oku da öğren” dedim. Ailelerin mutluluk formülü bu ayette açıklanmıştır. Yüce Allah (cc) bu ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır:"Kendileri ile sükunete kavuşasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi (meveddet) ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır." O kişisel gelişimciye anlattım. Evliliğin üç devresi vardır. Birinci devre, sükuna kavuşma, ikincisi sevgi devresi, üçüncü devresi de merhamet devresidir. İnsanlara sükunet, sevgi ve merhamet aşılamalıyız. Ailede sükunet olmazsa toplumda sükunet olur mu? Ailede sevgi (meveddet) olmazsa toplumda sevgi (meveddet) olur mu? Ailede merhamet olmazsa toplumda merhamet olur mu? Çözüm, Kur’an-ı Kerim’de ayan-beyan anlatılmıştır. Kişisel gelişimciye ne ihtiyaç var!

4- Kişisel gelişimcilerin ve iletişimcilerin kafasında, nefisleri öne çıkartan, karı-koca ilişkilerinde devamlı ya da çoğunlukla kadını koruyan ve öne çıkaran bir yaklaşım hakimdir. Bu oldu mu şimdi? “Kadın erkeğine tabidir.” Bu gerçeği öne çıkartmayan ve kadını şımartan her iletişimci, kişisel gelişimci bana göre yanlış yapıyor.

5- Kişisel gelişim ve iletişim işleri bir ihtiyaçtan çok, bir yanlış yönlendirme ve sanal algı sorunudur. İnsanlar kişisel gelişimciye değil, iletişimciye değil, Allah’tan korkan, dinini-diyanetini bilen “bilge kişilere” müracaat etmelidir. İnanın, bu böyledir.

6- Kişisel gelişim, iletişim gibi konular para tuzağıdır. Birileri bu vesile ile elini sizin cebinize uzatıyor. Bu nedenle yazımın başlığı manidardır. Evet, “Kişisel Gelişim İletişim Miletişim Bahane Rantlar Şahane.”

Bu hususta daha çok yazacak husus var da, fazla söze hacet yok. Meramımız anlaşıldı, vesselam.

Ahmet SANDAL

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kişisel gelişim iletişim miletişim bahane rantlar şahane Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kişisel gelişim iletişim miletişim bahane rantlar şahane yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KİŞİSEL GELİŞİM İLETİŞİM MİLETİŞİM BAHANE RANTLAR ŞAHANE yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.