- 4270 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SADAKAT YEMİNİ,,,
“”Beş altı yıl önce bir akşam eve geldiğimde Eşim oturmuş yine el örgüsünü örüyordu.selam verdim hoş geldin dedi.O arada acele acele diyeceğim şeyler olduğunu söyledim bir çırpıda.hayretle yüzüme baktı birazda alaycı bir şekilde geceyi kurtmu yedi yemekten sonra söylersin ne bu acele dedi. Masaya oturduk ve sessizce yemeği yemeye başladık.yemek bitmişti çocuklar masadan kalktılar Yarabbi çok şükür, Allah olmayanlarada versin diyerek.Eşim bana döndü hadi ne diyeceksen de diye söylendi..!
Bir an ne diyecektimki diye sordum kendime. ama düşüncelerimi söylemem lazımdı. Sonunda eveledim geveledim fakat söyledim. ayrılalım dedim…….! Tuhaf tuhaf yüzüme baktı afalladı şaşırdı,, Sözlerime karşılık vermedi, sadece sebebini sordu.
Bir cevap veremedim ve buna çok sinirlendi.deyim yerinde ise "jeton biraz geç düştü" .Bana bağırdı ve hala büyütemedim seni ve hala çocuksun ve öylede kalacaksın,dostunu düşmanını bir türlü tanıyamadın ve sevdiklerine karşı çok vefasız ve acımazsızsın dedi.küçük yaşta evlendiğimizi hatırlatmak istedim ama ben söyliyeceğimi söylemiştim.filim kopmuştu artık.
Bu vicdan azabıyla daha fazla devam ettiremezdim bu evliliği..!, Arabayı ve maaşımın tamamını ona vereceğimi söyledim. Kısa bir süre anlamlı anlamlı ve acı bir tebessüm ederek bulaşıkları yıkıyacam dedi . Yıllar yılı hayatımı paylaştığım bu Kadın bana bir anda yabancı olmuştu.ben bile kendimi tanıyamadım o anda.eşim mutfakta hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı, bu benim beklediğim bir tepkiydi. onun ağlaması beni aldığım karardan vazgeçiremezdi. Boşanmak en iyi yol dedim o anda ve o an bu duyguyu
daha da güclü hissediyordum ve doğru karardı,diye düşünmüştüm.
Bir sonra ki akşam eve geç gelmiştim ve eşim beni bekliyordu uyumamıştı.artık konuşacak bir şey kalmamıştı. Çok uykum vardı ve Akşam yemeğini yemeden uyumaya gittim. Bir ara uyandım eşim hala uyumamıştı. Ama bu benim Umurumda bile değildi olan olmuştu bir kere ve başımı cevirip uyumaya devam ettim. .
Ertesi sabah bana Şartlarını söyledi. Benden hiç birşey istemiyordu, sadece boşanmamızı ilan etmek için bir kaç ay müsade istedi ve bu zamanda normal bir Aile gibi davranmamızı rica etti. Bunun sebebi bir ay sonra kızımız doğum yapacaktı yani dede olacaktım. Bu çok mantıklı geldi banada. Bir isteği daha vardı benden,, Evlilik Gecesinde onu kapıdan içeriye nasıl taşıdığımı hatırlamaktı, ve bu süre içinde her sabah onu Yatak odasının kapısına kadar taşımamı istedi bunu benden esirgemezsin inşallah dedi…. Kafayı yediğini düşündüm,güldüm bu yaştan sonra dedim,ama son günlerimizin iyi gecmesi için kabul ettim.
Yıllar tıllar sonra anladım sebebini...günü geldiğinde lazım olacak bir makale okumuş ve onu aklının bir köşesine kaydetmiş meğerse..lazım olur diye,,
Bu gün diyorum ki ne iyi yapmış aklına yüreğine sağlık..
Bir öykü,, gerçek bir öykü ile bu kadar tıpa tıp örtüşürmü değerli dostlar,,yazı uzun ama siz yinede eminim okuyacaksınız ve gerekli meajı alacaksınız buna tüm yüreğimle inanıyorum.ister evli olun ister bekâr ama mutlaka okuyun...!
Ertesi gün,
..... bu konuyu sevdiğim kadına açtım, yüksek ses ile gülüp bunun çok sacma olduğunu ve eninde sonunda Boşanmayı kabul etmek zorunda kalacağını söyledi.
Eşimle çok uzun zamandır Fiziksel temasda bulunmamıştık. Bu sebepten ilk gün onu kucağıma alıp kapıya götürdüğümde tuhaf bir duygu yaşadım. kızımız arkamızda duruyordu ve alkışlamaya başladı ben şaşırmıştım ama kızım benden daha çok şaşırmıştı..! ’Babam Annemi kucağında taşıyor direk’ bu onu çok sevindirmişti, kızımızın bu sözleri canımı çok acıtmıştı... Yatak odasından Evin Kapısına kadar on metre taşıdım. Eşim gözlerini kapattı ve kulağıma’çocuklara boşanmamızdan bahsettme’ diye fisildadı. Bende başımı öne eğerek tamam dedim, ve içime bir üzüntü çöktü.gözlerim doldu,, kapı önünde onu bıraktım yüzüne bakarak Allaha ısmarladık diyerek işime gittim,ve gün boyunca sadece ağladım…
2. gün bu oyunu oynamak bize daha kolay gelmişti. eşim başını Göğüsüme yasladı, ve onun kokusunu duydum. Birden Eşime uzun süredir bakmadığımı anladım. Ve onun Evlendiğim zaman ki kadar Genc olmadığını farkettim. Yüzünde hafif cizgiler oluşmuş saclarına ak düşmüştü. Gecen yıllar öylesine teğet geçmemişti bizi... neler yaşamıştık neler çekmiştik bir an daldım gittim, bir film şeridi gibi gelip geçti yıllar gözlerimin önünden…
4. Gün onu kucağıma aldığımda bir güven duygusu yaşadım. Bu bana Hayatını Hediye eden Kadın değilmiydi çocuklarımın anası olan hani.kendimden utandım bir an ama yiğitliyede…..k sürmek işime gelmedi…!
5. gün bende bu güven duygusu daha da büyümüştü.Günler geçtikce onu taşımak daha da kolaylaşmıştı, belki de bu sayede yaptığım antreman dan dolayıydı diye düşündüm.
Bir Sabah onu ne giyeceğini düşünürken izledim. İsyan ederek hiç bir şeyim kalmadı diyerek, her gün kıyafetlerin biraz daha dar geldiğini söyledi. Birden onun ne kadar kilo aldığını farkettim. Ama bana çok hafif geliyordu taşırken çok şaşırdım..sebebi ne diye düşündüm işime gelmedi. Birden bu düşünce yüzüme tokat gibi çarptı. Bu kadar Acıyı ve Üzüntüyü Kalbinde kimin için taşımıştı yıllarca, benim çekilmez nice kahırlarımı çekmişti. farkında olmadan başını okşadım. O an kızımızda da geldi ve ’haydi baba Annemi taşıman lazım ’ dedi. Bu hayatımızın bir parçası olmuştu adeta, Babasının Annesini odadan Kapıya taşıması. Eşim kızımızı yanına çağırdı ve ona sıkı sıkı sarıldı. Ben başımı cevirdim, son anda kararımdan vazgecmek istemiyordum. Onu kucağıma aldım ve Yatak odasından Kapıya kadar taşıdım. Elini enseme koymuştu ve ben onu sıkı sıkı tutmuştum. Tıpkı Evlendiğimiz gün gibi.
Artık Huzursuzlanmıştım.bir vicdan azbından kurtulayım derken,daha bir batmışım içine..! Son Gün onu kuçağım da taşıdığımda niye bu kadar hafifsin dedim güldü... benmi diye,,,Allah aşkına bırak alay etmeyi benimle,biliyorum çok kilo aldım.ama sen seviyorsun bu halimi dedi….kızımız okuldaydı ve Eşime Hayatımızda ki yakınlığın ne kadar eksildiğini söyledim. İşe gittim.hemen telefon açmam lazımdı,,yada aşık olduğumu sevdiğimi sandığım kadına gidip yanlış yaptığımı kendisinden özür diliyeceğimi söylemek için…o an çok uzaktada olsa...Her anın,, kararımı değiştirmesinden korkuyordum”””ama o kadın benimle görüşmek istemediğini ve sorunlarının olduğunu ve bir daha kendisini aramama’mı telefonda söyledi bana….! Şaşırdım dondum kaldım…! Güleyimmi ağlayayımmı…..Cenabı Allahın işine bak...!
………ve o günden sonra ……… aşık olduğumu sandığım kadını binlerce kez aradım hata yaptığımı ve eşimden boşanmaktan vazgeçtiğimi söylemek için ama hani bunun adı serde erkeklik var ya…! yılların sevgisi vardı ya...! tükürmüştüm bir kere ya..!Tükürüğünü yalamak yakışırmıydı adama !bunca olan bitenden sonra adamlık ya...! Yapamadım,, dilim varmadı….kıyamadım…!
Oysa,,,Oysa o bana çoktan söylemişti,,,o bana çoktan kıymıştı…! Hemde öyle bir kıymıştıki,,,başka biri ile flört yapıyormuş meğer uzun zamandır…! gizliden gizliye...!
Siz değerli okuyucularımdan milyon kere özür dileyerek!
"Aldınmı baba" yı dedim çok çok bir argo tabir le kendime…..!
Şaşkın bir ifadeyle elimi yüreğimin üzerine koydum…Kendi kendime lanetler okuyarak bu adamlıkmı,bu insanlıkmı,dedim defalarca amma iş işten geçmişti çoktan…Eşim bana yıllarını vermişken cennet bahçesinden bir demet evlat meyvesi sunmuşken….ben yıllarımı kimin için ne uğruna harcamışım oysaki…!benim yaşadıklarımı biliyorken ve bir kez olsun bana hissettirmezken...!! herşeyi biliyorum demişti bana dondum kaldım...!
..... Uzun bir süre kendime gelemedim,,tam da o günler bu yaşadıklarımı yorgun yüreğim kaldıramadı ve olan oldu…! çok büyük bir rahatsızlık geçirdim.o zor günlerimde bile eşim yanımdaydı yine elimi bırakmadı bakışlarını ve dualarını bir an eksik etmedi,,,ve o aşık olup sevdiğimi sandığım kadın…Beni milyarlarca kez sevdiğini söylerken bıkıp usanmayan o kadın…Bırakın bir kez “ seni seviyorum canım”demeyi,,,
,,,bir kez olsun aramadı geçmiş olsun demedi…meğerse ruhu ve bedeni yüreği hiç benim olmamış zaten…! ben hala eşşekliğime doymuyorum,,bu saatten sonra kendimi adamdan saymıyorum zaten...!
Allah’tan bir umudum var Yüce mevlanın tövbe kapısı her daim açıkta,,,belki milyon kere ettiğim tövbenin bir tanesini duyarda beni affeder inşallah…! o kurban olduğum affeder affetmesinede KUL hakkı ne olacak bilmiyorum...!
Evliliklerin tadsız tuzsuz kalması sevgi eksikliğinden değil, değerli okuyucularım,,birbirimizin değerini unuttuğumuzdan dır. Şimdi aklıma geldi ki, eşime Evlendiğimiz Gün kapıdan içeri taşıyınca ömrümün sonuna kadar Sadakat yemini vermiştim…çok geçde olsa hatırladım…eşim bana çok büyük bir ders vermiti adamlık nasıl olur insanlık nasıl olur dersi!… koşup ilk Çicekciye gidip Eşime bir Buket kırmızı gül almadım ama ona şunu dedim bundan sonra kalan ömrüm içerisinde Seni her Sabah hayatımın sonuna kadar taşıyacağim’ Bir işe yaradımı yaramadımı bilmiyorum,, ben;hem kendi can kırıklarımı hem eşimin can kırıklarını toplayamadım…! Toplıyamıyacağımda…! Toplayabilirmiyim de bilemiyorum…!
Eve vardığımda, Eşimi yatağın üstünde uzanırken buldum..çok korkmuştum. Endişe ve korkuyla adını bağırdım yüksek sesle, gözlerini açtı ve hayırdır ne oldu dedi sağırmı var karşında…. Bu çıkışı bile beni öyle mutlu etmiştiki o anda… ve şükrettim ya gözlerini açamasaydı ya bir daha uyanmamak üzere hiç kalkamasaydı o yataktan…helallık almadan ölseydi ne olurdu o zaman...!
O günden sonra……….! Aşık olduğumu sandığım o kadının ikinciyle üçüncü arasındaki tercihini yaptığı günden beri görüşmedim onunla,
“Birinciyle ikinci arasında tercih yapmak gerekirse ikinciyi seçin….. çünkü;,,
Eğer birinci sizi gerçekten sevseydi gerçekten değer verip kıymet bilseydi ikinci olmazdı zaten diye bir deyim vardır ya hani”şu çok bilmiş büyüklerimizin söylediği...!
işte bu söze bende inanmıştım saf saf..!
….külliyen yalanmış meğer….! Sebepse şu; ikinci mutlaka üçüncü tercihi yapıyormuş günün birinde,,ona yüreğiniz dahil yıllarınız dahil,sevginiz dahil ne verirseniz verin önüne geçilemez bir durummuş meğerse,,,siz doğanın kanunu diyin..ben ilahi adalet diyorum buna…
İlişkide ki küçük şeylerdir önemli olan. para pul mal mülk değil . bunlar hayatı kolaylaştırır ama asla Mutluluğun ana temeli olamazlar.
İlişkinize evliliğinize sevdiklerinize zaman ayırın ve ilişkide sadakatin ve güvenin,, saygıdan ve sevgiden bir adım önde olduğunu unutmayın,,unutmazsanız huzuru bulduğunuzu göreceksiniz.
Sonsuz dek sadakatin varlığından asla ve asla şüpheye düşmeyin,o zaman mutluluğun tadına vardığınızı kanaat getirdiğinizde tadacaksınız..
Bu Yazdığım ve siz değerli okuyucularm ile dertleşerek paylaştığım yazımı…Okumazsanız bir şey kaybetmezsiniz...
Okursanız......ölüm ile yaşam çizgisinin ne kadar keskin,,acı ile mutluluğun ne kadar birbiri ile özdeş,,,ve bu hayatın yalnızca bir kereye mahsus Yüca yaratıcının tüm canlılara sunduğu eşi ve benzeri bulunmayan bir nimet,,,ve saçlarınıza düşen her ak’ın ne manaya geldiğini ve sevdklerinizin ne kadar önemli olduğunu, değer ve kıymetini bilmeniz için zamanınızın ne kadar kısa olduğunu farkeder ve belki aklınızın bir köşesinde bulundurusunuz,,Allah göstermesin,,günü geldiğinde lazım olduğunu göreceksiniz…!
Tıpkı eşimin yaptığı gibi...!
Ben okudum,,,,sizde okursanız belki bir yuva kurtarırsınız. Çoğu Hayatların ve evliliklerin hatta hatta adı her ne ise birlikteliklerin yıkılmasının sebebi, İnsanların Hedefe ulaşmaya az kala Pes etmesindendir.yarı yolda kendi gideceği yere kadar sizinle gelip işi bittiğinde çekip sorumsuzca onursuzca ve şerefsizce gitmesindendir….!
Ben bu yazıyı okuduktan sonra sadakatin ve güven duygusunun,,saygıdan ve sevgiden...
vefanın ve hoşgörünün şerefin ve şerefsizliğin bir kez daha ibretle birbirleri ile nasıl bir mücadelin içinde ve ayıran tek çizginin her canlıda var olan kanaat ve nefis çizgisinin sırat köprüsü gibi kıldan ince kılıçtan keskin olduğunu Allaha şükrederek bir kez daha özümsedim..idrak ettim....
“”Kâinatı sevgi üstüne kurmusa yüce Rab “oku” emrindende önce neden birbirimiz sevmiyelim…geç kalmışlık geç sayılmaz””
Sevgiyle kalın