- 710 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
YOL
O zamanlar çok daha küçüktüm. Çillerim sivilcelerimle yüzümde yarıştığı vakitlerdendi.İşte o zamanlardan kalmaydı hep içimdeki herkesten kaçış isteklerim.Minik ellerimdeki kazandığım bilyelerin tümünü savururdum zafer kazandığım anlar karşımdaki duvara.
Ama en mavisini hep sağ elimde saklarken onun gökyüzüne karışmasını isterdim.En son onu savururken, kolumdaki en son güçümü kullanırdım. Sırf duvarın üstündeki tel örgülerin üzerini aşsın diye. Bu benim ritüelimdi.
Oyunlarda çoğu kez kaybetsem de. Kazandıklarımı bu duvara çalmam ve mavi misketi tel örgünün üstünden aşırmak, gökle buluşturmak her şeye rağmen güzeldi. Bu yüzden rahibe Rose bana kızsa da yaşlı rahip Martin o kadar merhametli değildi akşamları.Beni deri bir kemerle döğsede.
Sırtımın her yanışında ben dua ederdim akşamları. Bilirdim ki tanrının melekleri elleriyle getirdikleri merhemi o mor izlere sürecekler, beni rahat etireceklerini.Her seferinde en parlak olan yıldızlara bakarak seslendim . Tanrıya ve onun diğer elçilerine.Bir tek onlar beni anlıyordu belkide.
Sesimi her seferinde duyuyor olamlılardı ki acım geçiyordu birden bire.Ya da ben alışıyordum belkide sırtım nasırlaşıyordu aldığım yarlardan. Beni neyin yorduğunu anlamasamda.Tek bildiğim bir şey daha vardı aslında.Beni tek yoran yediğim dayak ve en son fırlattığım misketin koluma verdiği yorgunluktu hep.
Önce Tanrı’nın elçileri merhemini sürer ardından rahibe Rose yatakhaneden içeri sessiz adımlarla girerdi. Benim uyur numarasını yaptığımı bilsede benim yanağımdaki ıslaklığı silerdi ,her seferinde.
Memnuniyetimin simgesi olan gülümsememi gördüğünde uyumadığımı anlardı. Onun beni uyur numarası anlaması bile bende ayrı bir gülümseme oluştursada. İkimiz birbirimizi anlardık. İşte o anlar sağ kolum kadar yorulurdu göz kapaklarım. Sıkmaktan ve numara yapmaktan.Ataçağım tek bir bakıştı Rose’ un parmak uclarıyla giden ayakları ve sırtına giydiği siyahı.
O gittikten sonra; her seferinde başımı ve gözlerimi pencereye dayayıp dışarıdaki duvar diplerine dikilmiş, dikenli telleri elmas gibi gösteren lambaların saçtığı aydınlığın güzelliğine bakardım.
Cama dokunan ellerim o tel örgülerin hayaliyle camı ittirdikçe ittiriyordu farkındaydım. Demir parmaklık olmasa çoktan camı kırabilirdim. Kan görmeye alışkın bir insanın en doğal şeyiydi belkide parmağının yada elin kanaması. Ucunda ölüm olmayan özgürlüğe dair her şey mavidir. Misketim gibi...
Küçük zekamla bir zamanlar yumrukla o duvarı yıktığımda üstünde duran dikenli tellerinde düşüreceğimi nerdeyse düşünmeye başlamıştım. En azından mavi misketlerin düştüğü yeri bilecektim.Aştığımda telleri.
Bir de özlemini duyduğum yosunlara ve martılara annelik eden denize.Bulduğumda o misketin birini denize atacak onun mavisine dokunacaktım sadece...
...klavye yorgunluğu rahatlama...arada... her zaman PINK FLOYT.....
YORUMLAR
GÜZEL BİRYAZI ACIYI VE ÖZGÜRLÜĞÜ ANLATAN GÜZEL BİR YAZI TEBRİKLER
SAYGILAR SELAMLAR
DİLEK YILDIZI
iki üç bölümlük kısa birşey olacak bu...
sevgi ve saygılarımlasın her zaman....
DİLEK YILDIZI
güzel tesadüf oldu....
resminizi bile solduracak kadar güzeldi kaleminiz...
TAKİPTE KALACAM ANLAŞILAN KALEMİNİZİ....
EN DERİN SAYGILARIMLA...
DİLEK YILDIZI
İKİ ÜÇ BÖLÜMLÜK KISA BİR YAZI OLACAK BU...
ELLERİNDEN ÖPTÜM
HER DAİM SAYGIMLASIN...