- 808 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
SON BESTE
Sıcağın son demleri; küçük kasabanın etrafını saran ağaçlardaki son kalan yaprakları da kurutmaya başlamıştı. Akşam başlayan rüzgarlar süpürge gibi yere düşenleri bir oraya bir buraya savurup dururdu.
Gece çökünce, herkes evine çekilirdi.Bir yarasalar bir de sokak lambalarından yayılan aydınlığa gelen bataklık sinekleri gezinirdi etrafta. Küçük kasabanın tek hareketli yeriydi barın bulunduğu çıkmaz sokak.
Seyrek olarak barın kapısı açılır kapanırdı.Bir müşterisini içeri sarhoş etmek için alırken, çakır keyfi diğer müşterisini dışarı salardı. İşte bu yüzden çıkmaz sokağın dar olan yolları,kusmuk ve sidik kokardı.
Kimsenin dinlemediği barın içindeki gitar sesini, önce kalabalığın sesi boğardı.Kalan seslerini ise gece emerdi. Kapanma saatinde Tom gitarını her zaman astığı yere asardı. Sonra bara doğru yaklaşır bir tabureye otururdu.
Barmen her zamanki gibi en sert içkisinden doldurur Tom’un yanına koyardı. Tom dalgın gözlerle barın cevizden yapılma parlak yüzeyini avcunun içiyle okşardı.Yüzeyde yazan bir yazıyı okurmuş gibi mırıldanırdı.
Alışkındı buna şişman barmen ve kızıl saçlı garson kız. Kızıl saçlı kız son müşterilerin masasından topladığı boşalmış kadehleri barın üstüne bırakırdı. Her seferinden Tom’ un hüznünü dağıtmak için kirli sakallı yanağından bir makas alırdı.
Sonra da,
"Kovboy benimle ne zaman çıkacaksın ? Karar ver yoksa karşındaki şişmanla çıkmaya başlayacağım yakında"
derdi.Evli, dört çocukğu olan, yaşlı ve şişman barmen bu sözleri her duyduğunda ilk kez duyuyormuşcasına kahkaha atardı.
Ardından göz kırparak şişman barmene ve Tom’a gülümseyerek işine koyulurdu kızıl saçlı kız. Masaların üzerindeki ıslak yüzeyleri bezle silerken ağzında Tom’ un çaldığı şarkılardan biri hep olurdu.
Tom içkisinden ikinci yudumunu alırken bitirmis olurdu. Tom, şişman barmenin barın üzerine koyduğu gecelik ücretini alırdı. Çıkmaz sokaktan son çıkan kişiler hep kendileri olurdu. Kızıl saçlı kız yaşlı annesinin olduğu eve giderken şişman adam korkak adımlarla çocuklarına giderdi.
Tom her zaman ki gibi patikadan çıkarak tepeye çıkardı.Ağacın gövdesine sırtını dayar yüzünü güneşin doğacağı yere çevirirdi.Gökteki bakır rengi açıldıkça açılır.Gebe kalmış güneş ilk aydınlığını Tom’ a sınardı.
Güneşin çıkmasıyla birlikte ,cebinden çıkardığı bar pecetesinin üzerine birşeyler yazar tekrardan gelişi güzel gömleğinin cebine sokardı.
Patikadan inerken güneş azda olsa yükselirdi üzerinde. Patikadan çıkıp ana yola ilerlemeye başlarken ıslığı başlardı ona eşlik etmeye.
Çiftliğe vardığında atların yanına giderdi. Bir kaç parça sarı balyalardan atar. Su verirdi. Siyah kısrak hariç tüm atlar atılan otları yerdi. Tom her sefer elindeki şekeri çitlerden ona doğru uzatır beklerdi Siyah Şimşeğin gelmesini.
Siyah Şİmşek her seferinde şaha kalkar yelesini sağa sola salayarak kişnerdi. Vadiye yayılırdı sesler. Tom gözündeki damlayı siler, elindeki şekeri çitin üzerine bırakırdı. Toprak yolu yürüdükten sonra verandadaki deniz kabuklarından yapılmış rüzgar gülüne dokunurdu.
Ama sever gibi. Sonra geride bıraktığı Siyah Şimşek’in şekeri yemesini izlerdi. Çizmesini çıkarmadan odasına çekilir öylece elbisesiyle yatardı Tom. Güneş tepelerken inerken sabah ki kızıllığını göklere salarken.
O da verandaya çıkar deniz kabuklarına dokunur sonrasında atlara ot verirdi. Tekrar ana yola çıkar.Oradan da patikadan ilerler sabahki yaptığını gibi çevindeki peçeteye bir şeyler karalar sonrasında yine bar köşesindeki gitarıyla birlikte ücretini kazanmak için hayatını sürdürürdü.
İşte o günün sabahında hayatındaki ilk birden bir oluvermişti ,çiftliğe vardığında Siyah Şimşek elindeki şekeri yemişti. İşte o an ilk kez yüzünde gülümseme olmuştu.
Ölen karısından ve küçük kızı Rozalinda’ sından sonra yüzündeki ilk tebbessümdür.
Kanserden ölen karısından sonra, kalan tek mirası olan Rozalinda’nın ölümüyle yüzü hiç gülmemişti Tom’un.
Rozalinda, Siyah Şimşek daha tayken onu beslemeye başlamıştı. Siyah tay büyüdüğünde onunla gezintiye çıkmıştı. Patikadan yukarı çıkarken Tom’un her gün oturduğu ağacın olduğu yerde tay yerdeki yılanı fark etmesiyle düşmüştü Rozalinda.
Rozalinda’nın son nefesinde babasına,
"Siyah Şimşeğin suçu yok.Onu benim sever gibi sev. " demişti.
Bu yüzden Siyah Şimşek üç yıldır tüm atlardan ayrı dururdu. Ve Tom’ dan. Bu süre içinde o da anlamıştır tayın Rozalinda’ ya olan sevgisini.
İşte o gün Tom verandada, bir bar peçetesine yazdığı bestesi tüm eyalette söylenir. O günden sonraki tüm özlem şarkıları dillerde dolanırken Rozalinda her gece seslere karışıp çiftliğe gelir.
Önce Siyah Şimşeğin yelesine, sonrada Tomun dudaklarına , oradanda küçükken yaptığı verandadaki deniz kabuğundaki rüzgar güllerine dokunurdu. Küçük bir kasabanın uzak bir çiftliğinde...
klavye yorgunluğu yazma rahatlığı...
YORUMLAR
DİLEK YILDIZI
Her dim saygımlasın bilesin
Ellerinden öperim....
Son Beste başlığına gözlerim takıldığı an işte bizim romantik tam benim istediğim bir şeyler karalamış olmalı diye geçirdim içimden hani o bildiğimiz B.Ersoy flimleri bitmeyen şarkı gibi ölümsüz aşk gibi bende öyle şartlandırıp kendimi okumaya başlayınca gecenin ürkütücülüğü yarasalar da şöyle bir geriledim sonra Tom ,Rozalinda yabancı hikaye alışılmışlığın dışında şaştım amma siz hep arzu ediyordunuz hikaye öykü karalaması hikayenin sonları finali güzel bağlamışsınız tebrikler ( bu arada işinize karışmıyayım doğru yada yanlış benim kendi fikrim ben konu başlığınızdaki resimlerden hoşlanmıyorum garip ürkütücü sanki büyücü vs çağrıştırıyor bende )kızmayınız belkide bu benim görüşümün yanlışlığıdır ben sizde romantikliği görmek isterim yakıştırırım tabiki herkes seçimlerinde özgürdür
hülya hicran tarafından 4/15/2012 8:11:07 PM zamanında düzenlenmiştir.
DİLEK YILDIZI
Şimdi de benim itirafıma gelince, aslında yorulmasaydım romantik olan bölümleri yazacaktım. Tom' un evlenmesi Rozalinda'nın çocukluluğunda ki anılar... planladığım bunlarıda yaza bilmekti.Ancak klavye inanın çok yoruyor.bu yüzden kısa yoldan sonuca bağlamak zorunda kaldım. Bilgisayara kaydedemediğim için yayınlamak zorunda kaldım. Kendimce yavan kaldı bu yönlerini yazmadığım için. Seri olarakta yazmak istemedim ( yoksa iki bölümlük kısa birşey olabilirdi belki). Çünkü diğer serinin ilk bölümünü bitirene kadar yazacağıma söz verdim kendime.
Resim kısmına gelince evet haklısınız. Yazıylada alakası olmayan bir resim şimdi değiştirdim.( birde siz o kadar zahmet verip okumuşsunuz istediğiniz remi değiştirmek olsun) Ama kayıtlı fazla resim yok pc de. O yüzden mecburen aynı resimleri kullanıyorum....
TEKRAR GÜZEL YORUMUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER......
İlginç kurgusu anlatımı ve hikayesiyle farklı lezzette bir hikayeydi.İlk satırları,paragrafları okurken aklıma Casablanca filmi geldi.Sonra devam ettiğimde başka sahneleri canlandırdım gözümün önünde.Sonunda siyah şimseğin Tom'a tebessüm ettirmesi.Rozalinda'nın ölümsüz varlığı.Aşkı,sadakati,bağlılığı ve hayatındaki değerlerden yokluklarında bile vazgeçmemesi etkileyiciydi.Kaleminize yüreğinize sağlık.Kutluyorum.İlhamınız daim olsun.Sevgiler,saygılar.
DİLEK YILDIZI
Beğendiğinize sevindim. Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim. Böyle düşündüre bilmişse yazım ne mutlu bana....
Sevgi ve saygılarımla...