BANA ATATÜRK'Ü ANLATIR MISINIZ ? 3. BÖLÜMÜN DEVAMI...
Atatürk’ün Hatıra Defteri kitabında açıklandığına göre (s. 107), 11 Mart 1917 tarihi sıralarında, Elazığ’da bulunan II. Ordu Karargâhı, yerinde kalmak suretiyle ve Ahmet İzzet Paşa komutasında olarak “Kafkas Orduları Grup Karargâhı” adını almış; Silvan’da bulunmakta olan 16. Kolordu Karargâhı da II. Ordu Karargâhını teşkil etmek üzere Diyarbakır’a taşınmıştır.
Mart 1917’de II. Ordu Komutanlığı’na atanan Mustafa Kemal Paşa, 13 Mart 1917’de Diyarbakır’a geldi. Silvan’da bulunan 16. Kolordu Karargâhı da II. Ordu Karargâhı’nı oluşturmak üzere Diyarbakır’a alındı. Karargâh binası, İçkale’de şimdi Komutan Atatürk Müze ve Kütüphanesi olan bina idi . Kendisi de bir süre, eski Osmanlı Bankası, halen Kavasısagir Sokağı’nda bulunan Hacı Sinan Özbastacı’ya ait evde oturdu . Sonra Mardin Kapısı dışındaki Seman ve Pamuk diye anılan iki köşkü ikametgâh olarak kullandı. Bu iki köşk, sonradan belediyece satın alınarak bunlardan, Paşa’nın bizzat oturduğu Seman köşkü 1937’de mükemmel bir şekilde onartılmış ve “Atatürk Köşkü” adıyla anılır olmuştur. Atatürk’ün doğumunun 100. yıldönümü sebebiyle bu köşk, 1981’de yeniden onarılmış; bahçesi ve çevresi güzel bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.
"Bundan sonra olaylar ise şöyle çocuklar
13 Mart 1917 tarihinde görevine başlayan Mustafa Kemal Paşa, birliklere şu emri yayımladı: “Allah’ın inayeti ve beni seven kalplerin sevgi ve güvenine dayanarak başarılı olacağımıza tam bir inançla II. Ordu emir ve komutasını üzerime aldım. Sayın komutan ve bütün kahraman silâh arkadaşlarımı saygı ve samimiyetle selâmlarım.”
Aynı gün bölgesinde bulunan vali ve mutassarıflarla Diyarbakır Posta ve Telgraf Başmüdürlüğü’ne şu buyruğu yolladı: “Allah’ın inayetiyle Diyarbakır’a giderek II. Ordunun emir ve komutasını üzerime aldım. Öteden beri olduğu gibi ordunun başarısına ait olan yardımlarınızın devamını temenniyle en samimî saygılarımı tekrar ederim, efendim.”
Ordu cephesi genellikle olaysız bir durumda bulunuyordu. Mustafa Kemal Paşa, 2 nisan 1917’de birlik komutanlarına, menzil müfettişliğine ve Diyarbakır PTT Başmüdürlüğü’ne, ordu karargâh şubelerine gönderdiği genelgede: “Diyarbakır postahanesinin her gün öğle zamanı İstanbul’dan saat ayarı yapacağını, birlikler, karargâh ve menzil müfettişliğinin en yakın PTT merkezleriyle saatlerini ayar etmelerini, Diyarbakır PTT Başmüdürlüğü bütün merkezlerin saatlerini, İstanbul ayan ile her gün öğle üzeri ayar etmek suret ile İstanbul enlemine göre bütün II. Ordu birliklerinin saatlerinin birleştirilmesi mümkün olacağını ve bu saatin görüşmelerde, raporlar ve askerî harekât için esas kabul edileceğini” bildirdi. Bunun uygulanmasına 3 Nisan 1917’de başlanıldı.
"Bu hummalı çalışmalarda ise o tarihte 2. ordunun durumu ise şöyle idi:
“ 1) 5. Tümen Bitlis’te olup, iki alayı ile Rahva boğazı iki tarafında ve Ortap-Tahtah-Kotni hattındadır. Van’ın güneyi Gevaş’ın 15 km batısında Pişvan’ın civarında bir müfrezeyle gözetlenmektedir.
2) 2. Kolordu: îki alaydan ibaret, örtme birlikleriyle Masalla deresi Sigi-Karir dağı hattında olup, diğer iki alayı ile Murat güneyinde Carir-Modan-Pınarçeşme-Robcan hattında asıl mevzide bulunmakta, bir alayı da Lice ve Hani arasındaki köylerde ihtiyattadır.
16. Kolordu’nun lağvı üzerine, evvelce bu kolordunun emrinde bulunan 8’inci Tümen’in, Kortik güneyinde ve Kozma’da zayıf müfrezeleri bulunmaktadır. Bir alayı Şin boğazı içinde, kademeli bir surette, diğer bir alayı Pasur (Kulp)’da, 23. Alay’ı da 5. Tümen’in ihtiyatı olarak, Ziyaret civarındadır. 5. Tümen ile 8. Tümen arasındaki bölgede, Mutki ve Sason müfrezeleri vardır.
3) 4. Kolordu: îki alaydan ibaret örtme birlikleriyle Maskan-Uzunmeşan-Çöp suyu hattında olup, büyük kısmıyla Gökdere dağı-Çille dağı hattında asıl mevzidedir.
48. Tümen, Külüşkür civarında bulunmaktadır. Dersim dahilinde Nazimiye, Hozat ve Çemişkezek’te ufak müfrezeler bulunmaktadır. Acemi olarak gelecek ikmal erlerinin eğitim ve öğretimini yaptırmak üzere 5. ve 8. Tümenlerden ikişer tabur, eğitim kadroları ile Savur’da ve 2. Kolordu’dan iki yedi tabur eğitim kadrosuyla Urfa’da, 4. Kolordudan dört, beş tabur eğitim kadrosuyla Elbistan’da bulunmaktadır.
Rusya’da büyük karışıklıklar olduğu; bir hafta evvel düşmanın bir kısım piyade kuvvetinin Erzincan’dan Erzurum istikametine çekildiği; Kazak alaylarının daha evvel gitmiş olduğu; başka bir söylentiye göre de Rusların tamamen çekilecekleri, haberlerinin Erzincan’dan gelen bir köylüden öğrenildiğini 4. Kolordu Komutanı orduya bildirdi.
5. Tümen ve 4. Kolordu bölgelerinde önemli bir olay olmadı. Yalnız 2. Kolordu Cephesinde, 2350 rakımlı tepeye doğru gelen düşman kuvveti 2-3 Nisan 1917 gecesi keşif kollarımızla karşılaşmış ve çatışma başlamıştı. Bu çatışma hakkında kesin bir rapor alınamadığından, sonucu anlaşılamamıştır. Kolordunun diğer cephelerinde durgunluk devam etmektedir.”
"Büyük bir mücadele içindeydiler
Ordunun en belirgin sorunu iaşe meselesi idi. Paşa, bunu çözümlemek için bölge dahilindeki vali ve mutasarrıfların her birine ayrı ayrı tebligatta bulunarak Diyarbakır’a davet etti. Birkaç gün süren toplantı sonunda, iaşe meselesinin çözüm yolları tespit edilerek gerekli kararlar alındı.
Mustafa Kemal Paşa, Nisan ayı sonlarında, beraberlerinde Kurmay Başkanı izzettin (Çalışlar), Harekât Şube Müdürü Binbaşı Şemsettin (Şener) ve bir-iki mülhak subay olduğu halde, eskiden II. Ordu’nun o sıralarda 4. Kolordu’nun karargâh merkezi olan Sekerat’a giderek ismet (İnönü) Bey komutasındaki 4. Kolordu birliklerini denetledi. Bu arada, II. Ordu’ya bağlı Cafer Tayyar (Eğilmez) Paşa komutasındaki Kolordu’ya da uğradı. Buradan Kafkas Orduları Grubu Karargâhı’nın bulunduğu Elazığ’a giderek komutan Ahmet izzet Paşa’yı ziyaret ve kendisiyle cephe durumu hakkında gerekli temaslarda bulunduktan sonra Diyarbakır’a döndü.
3 Temmuz 1917 gecesi Diyarbakır Valisi Bedrettin Bey’in evinde Mustafa Kemal Paşa şerefine hususî bir ziyafet verilmektedir. Ordu ve vilâyet erkânından bazıları da bu ziyafete katılmışlardır. Bu sırada, Başkomutanlık Vekili Enver Paşa’dan “zata mahsus” şifreli bir telgraf gelir. Telgrafta: “Teşkili derdest bulunan VII. Yıldırım Ordusu Kumandanlığını bilâkaydüşart kabul edip etmeyeceğinizin acele iş’arı” denilmektedir. Paşa ilkin: “Çok acaip şey” diyerek hayretini ifade eder, sonra yaveri Şükrü Tezer’e: “Teklif olunan Yıldırım Ordusu Kumandanlığı’nı bilâkaydüşart kabul ediyorum” şeklinde cevap yazılmasını buyurur. Beş gün sonra gelen ikinci telgrafta, Paşa’nın VII. Yıldırım Ordusu Kumandanlığına tayini icra kılındığından bahisle, ordu karargâhını teşkil etmek üzere ve maiyetinde yaverleri olduğu halde İstanbul’a hareketi bildirilir.
"Sonra neler oldu öğretmenim ?"
"Biraz sabret Aysun dur " dedi Murat.
" Evet devam ediyorum ;9 Temmuz 1917 tarihinde Diyarbakır’dan ayrılan Mustafa Kemal Paşa, Mardin-Halep yoluyla İstanbul’a hareket eder.
"Müjdat söz aldı" işte arkadaşlar;
Birinci Dünya Savaşı, 1914 yılında Avrupa’da başlayan, ancak dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin katılması ve diğer kıtalardaki sömürgelere de yayılması nedeniyle dünya savaşı olarak adlandırılmıştır. Vee 1918 yılında sona ermiştir. 30 Ekim 1918’de Osmanlı Devleti Mondros Mütarekesi’ni imzalayarak savaştan çekildi".
"Mondros Mütarekesinin koşulları nelerdi ?" diye sordu Halide.
"İzninizle elimden geldiğince ben açıklayayım " anlatmaya başladı Zeynep.
Mondros Ateşkes Anlaşması, Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan savaşa son verme belgesidir. Osmanlı Devleti adına Bahriye Nazırı Rauf Bey, Birleşik Krallık adasının Mondros Limanı’nda demirli Agamemnon zırhlısında 30 Ekim 1918 akşamı imzalanmıştır. Mondros Ateşkes Anlaşması, Osmanlı Devleti’nin yıkımından sonra kurulan Türkiye’nin çerçevesini çizen ilk uluslararası belge olması açısından önemlidir.
" Evet maddeleri sırayla şunlar" diyerek bu kez kitaptan okuyor; hepsi dikkatla dinliyordu.
1- Çanakkale ve İstanbul Boğazlarının açılması, Karadeniz’e serbestçe geçişin temini ve Çanakkale ve Karadeniz istihkamlarının İtilaf Devletleri tarafından işgali sağlanacaktır.
2- Osmanlı sularındaki bütün torpil tarlaları ile torpido ve kovan mevzilerinin yerleri gösterilecek ve bunları taramak ve kaldırmak için yardım edilecektir.
3- Karadeniz’deki torpiller hakkında bilgi verilecektir.
4- İtilaf Devletlerinin bütün esirleri ile Ermeni esirleri kayıtsız şartsız İstanbul’da teslim olunacaktır.
5- Hudutların korunması ve iç asayişin temini dışında, Osmanlı ordusu derhal terhis edilecektir.
6- Osmanlı harp gemileri teslim olup, gösterilecek Osmanlı limanlarında gözaltında bulundurulacaktır.
7- İtilaf Devletleri, güvenliklerini tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması halinde herhangi bir stratejik yeri işgal etme hakkına sahip olacaktır.
8- Osmanlı demiryollarından İtilaf Devletleri istifade edecekler ve Osmanlı ticaret gemileri onların hizmetinde bulundurulacaktır.
9- İtilaf Devletleri, Osmanlı tersane ve limanlarındaki vasıtalardan istifade sağlayacaktır.
10- Toros Tünelleri, İtilaf Devletleri tarafından işgal olunacaktır.
11- İran içlerinde ve Kafkasya’da bulunan Osmanlı kuvvetleri, işgal ettikleri yerlerden geri çekilecekler.
12- Hükümet haberleşmesi dışında, telsiz, telgraf ve kabloların denetimi, İtilaf Devletlerine geçecektir.
13- Askeri, ticari ve denizle ilgili madde ve malzemelerin tahribi önlenecektir.
14- İtilaf Devletleri kömür, mazot ve yağ maddelerini Türkiye’den temin edeceklerdir.(Bu maddelerden hiç biri ihraç olunmayacaktır.)
15- Bütün demiryolları, İtilaf Devletleri’nin zabıtası tarafından kontrol altına alınacaktır.
16- Hicaz, Asir, Yemen, Suriye ve Irak’taki kuvvetler en yakın İtilaf Devletleri’nin kumandanlarına teslim olunacaktır.
17- Trablus ve Bingazi’deki Osmanlı subayları en yakın İtalyan garnizonuna teslim olacaktır.
18- Trablus ve Bingazi’de Osmanlı işgali altında bulunan limanlar İtalyanlara teslim olunacaktır.
19- Asker ve sivil Alman ve Avusturya uyruğu, bir ay zarfında Osmanlı topraklarını terk edeceklerdir.
20- Gerek askeri teçhizatın teslimine, gerek Osmanlı Ordusunun terhisine ve gerekse nakil vasıtalarının İtilaf Devletleri’ne teslimine dair verilecek herhangi bir emir, derhal yerine getirilecektir.
21- İtilaf Devletleri adına bir üye, iaşe nezaretinde çalışacak bu devletlerin ihtiyaçlarını temin edecek ve isteyeceği her bilgi kendisine verilecektir.
22- Osmanlı harp esirleri, İtilaf Devletleri’nin nezdinde kalacaktır.
23- Osmanlı Hükümeti, merkezi devletlerle bütün ilişkilerini kesecektir.
24- Altı vilayet adı verilen yerlerde bir kargaşalık olursa, vilayetlerin herhangi bir kısmının işgali hakkını İtilaf Devletleri haiz bulunacaktır.
25- Müttefiklerle Osmanlı Devleti arasındaki savaş, 1918 yılı Ekim ayının 31 günü mahalli saat ile öğle zamanı sona erecektir."
Muhsin öğretmen
"Ama çok acı gerçekler vardı bunlara değinmeden geçmeyelim çocuklarım" dedi .
.Mondros Ateşkes Antlaşması ile İtilaf Devletleri, barış antlaşmasının imzalanmasını beklemeden, Türk Topraklarının taksimine giriştiler. Ateşkes antlaşmasının 7. maddesi gereğince, bütün bir memleketin işgali için İtilaf Devletleri’ne imkan veriyordu."
Gençler bir süre suskun kaldılar.
"Peki Kurtuluş Savaşı ne zaman başladı ?"
"Ben söyleyebilir miyim ?" dedi Murat.
"Tabiii."
"Kısaca değinirsek ;
Kurtuluş Savaşı, 1. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşı kazanan devletlerce işgali sonucunda Misak-ı Milli sınırları içinde ülke bütünlüğünü korumak için girişilen çok cepheli siyasi ve askeri mücadelenin adıdır. 1919-1922 yılları arasında gerçekleşmiş ve 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması ile resmen sona ermiştir. İstiklal Harbi veya Milli Mücadele olarak da bilinir. "
Koyu bir sohbetin bitmesi o kadar zordu ki...Hele konu Atatürk olunca ; hele kurtuluş savaşı olunca...
Halide
" Bu günlük toplantımızı Mustafa Kemal Atatürk’ün en güzel sözlerinden biriyle bitirelim .Haftaya aynı saatte buluşmak üzere arkadaşlar.
" Bizimle birlikte olan sayın tarih öğretmenimize çok teşekkür ederiz."
666666666666666666666666666666666666666666666666666666666666666666
ULUSAL EGEMENLİK ÖYLE BİR NURDUR Kİ, ONUN KARŞISINDA ZİNCİRLER ERİR,TAÇ VE TAHTLAR YANAR,MAHVOLUR.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
NEŞE KIZILYAR
SEVGİLERİMLE
CAN DOSTLARIMDAN ALTIN DAMLALAR
...............................................................................................................
Bulamadım yazacak bir kelime
Vatan için koşarım ben ölüme
Atamın kemiklerini sızlattın yine
Bulamadım yazacak bir kelime.....................aliorhan06
................................................................................................................
YORUMLAR
Bu güzel Paylaşımı en kalbi duygularla kutluyorum Can Kardeşim. Gönlünüze, emeğinize sağlık. Gönül dolusu selam ve sevgilerimle...
GÜLDESTE
efendim yazınız harika gidiyor helede konu mustafa kemal ATATÜRK olunca heyecanla okuyorum emeğinize sağlık hocam böylesi güzel yazıyı bizlere sunduğunuz için saygılarımla selamlar
GÜLDESTE
Churchill'in şu sözünü bu güzel yazınıza yorum olarak ekliyorum...
''Ne yapalım beyler, dünya her 100 yılda bir dahi yetiştirir. Şu şansımıza bakınız ki bu yüzyılda o dahiyi Türkler yetiştirmiştir."
GÜLDESTE
GÜLDESTE
Teşekkürler Neşe Hanım. olaylar arasında kopukluk olmadan gayet güzel ilerliyor yazınız.
Emeğiniz için tekrar teşekkür ediyorum.
Selam ve sevgilerimle.
GÜLDESTE
Bulamadım yazacak bir kelime
Vatan için koşarım ben ölüme
Atamın kemiklerini sızlattın yine
Bulamadım yazacak bir kelime
Neşe kızım seni kutluyor o güzel yüreğinden öpüyorum sevgiyle kal can kızım.