Günaydın Sol Yanım
Günaydın sol yanım !
Gene bir Nisan sabahındayız. Her zamanki gibi rutin işlerimi yapıyorum. Yani ... Seni sevmeye devam ediyorum. Her ne kadar gözlerinin içine bakarken bile bana kilometrelerce uzakta olsan da, bu konuştuğun her dakika içimde bir yerimin sızlamasını engelleyemiyor maalesef.
Evet ömrüm ... Sensiz bir sabaha günaydın dedim zar zor. Yastıklarımı, yorganlarımı sen belledim. Onlara sarılıp uyuyorum bütün gece. Bir an olsun yanımda olduğunu düşünmem, aslında hiç olmayacağın gerçeğini değiştirmiyor maalesef.
Ahh işte gene geldi aklıma yokluğun. Bir tek sen eksiksiz be bitanesi, ama bir tek de senin eksikliğinden akıyor gözyaşlarım. Uzakta olduğunu bilmek, var iken yokluğunu yaşamak ...
Sen bilir mısın sebepsiz yere ağlayıp, yersiz yersiz kahkaha atmayı ? Sen bilir misin kalemin ve kağıdın önünde iken yazmayı başaramamayı ? Sen bilir misin anlatamamayı ? Asıl sorun da bu işte. Bir çok sorum var ancak hepsi tek bir cevaba bağlanıyor. Asıl üzüldüğüm de bu işte, neye üzüldüğümden bile bi habersin
Kısacasııı yoksun işte sol yanımm. Boşluğunu da hiçbir şey dolduramıyor. Ve ne ağlamak ne uyumak ne anlatmak hiçbir şey kalbimde yer sahibi olmanı sağlamıyor maalesef.
Bana hep büyü derdin hatırlıyor musun ? Ben büyüdüm, ancak ... Ancak sen yoksun. Büyüdüğümü de nerden anladım biliyor musun ? Artık şarkılardan anlam çıkartabiliyorum. Evet evet tırnaklarımı da yemiyorum artık, saçlarımı uzatmaya başladım, uçuk kaçık renklerde kıyafetler giymeyi de kestim. Kısacası büyüdüm. Büyüdüm büyümesine de sen yoksun işte. İşte işteee, büyüdüm ve yokluğunu farkettim.
En kötüsü de bu oldu. Yokluğun. Yokluğuna alışmak maalesef.