Rüya Hapishanesinden Kurtulmak...!
Zihnin yansıması olan şu rüya aleminin tuzağına beş duyuyla yakalananan insan rüyadaki bedende hapis kaldı. Gece gündüz, gündüz de gece oldu, var olan her şey tersten göründü ve bilgi farklılaştı. Böylece insan ne kendini ne de aynayı tanıyamadı. Bildiğini sandı fakat bildiği miktarca aldandı. Ne zaman ki aşk imdada yetişti, onu var sandığı varlıktan yokluktaki sultanlığa taşıdı. O ölmeden önce öldü de hapisten kurtuldu...
Cenneti rab edinipde ona ibadet eden, kendi arzu cenneti peşinde koşan! Gerçek cennet arzulardan kurtulup sevgilide yok olmanın adıdır. Orada ne ben, ne de sen kalır, orda sadece vahdet kalır. Artık onun adına ister cennet de, isterse cehennem, ne fark kalır? Arzu cennetinin beklentisi oldukça ortada daima üç şey vardır. Bu kalabalıkta kulak sevgilinin sesini nasıl duysun ki?....
İnsanın yaratılışı üzerinde olduğu fıtrat gizli bir ilahlık taşır. İnsan, yaşı, bilgisi, makamı ne olursa olsun emre karşı itirazcıdır. Ancak emre şu iki halden biri nedeniyle uyar; ya kazanacağı bir şey içindir ya da kaybetmeme dürtüsüdür. her iki hal de korku barındırır. Bunun dışında bir şey daha vardır ki insanı gerçek insan yapar, o da AŞK’tır. Mevlana; "halkın Allah korkusu dediği şeyin aslı ateş korkusudur. Halk ateşten korkacağına ateşi yaratandan korksaydı ateş onu yakmazdı" der......
Ey nefis, kendi haklılığını ispat edebilmek için ne kadar da savaştasın. Sen hakkın hükmünden razı değil misin? Susmayı neden öğrenemedin? Bak herşey yerli yerince çok güzel, neden değiştirmeye çalışıp cehennem yaşıyorsun. Mevlana; "Kendine nasıl davranılmasını istiyorsan sende aleme öyle davran" der. Her cins kendi cinsine doğru gitmededir. Sen ne yaparsan yap zaten aşk bildiğini okumuyor mu?....
Ey beni bana bırakmayan, gözün gördüğü yerlerde AFAK olarak görünen, bakanın olduğu mekanda da ENFÜS olarak bilinen ve her isimle isimlendirilen..... Ben henüz BEN’i tanıyamadım ki dertlerim, sınavlarım, savaşlarım, çatışmalarım bitsin...
Almuti
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.