- 989 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
“Yasin Tosin!…”
Rahmetli babam, erkek torun hastasıydı.
Ağabeyim Satılmış’ın ilk çocuğu kızdı. “Hayata gülsün” diye adını “Gülseren” koymuştuk. Yanağında bir gül vardı bu güzel yavrumuzun. Biz onu çağırırken “Güllü” diye seslenirdik. On yaşında iken bilinmeyen bir hastalıktan Güllümüz gül gibi solup Rabbime kavuştu.
Ağabeyim, Güllüsü vefat edince günlerce kendine gelemedi. Kolay değildi ilk göz nuru evladını kollarında kaybetmek. Doktorlar yanlış iğne vurmuşlardı. Güllünün cesedini kucağında eve getirmişti. İsyan ediyordu ağabeyim “Yavrumu doktorlar öldürdü” diye kendini parçalıyordu…
Güllü yeğenimin acısı ailemizde yıllarca sürdü. Hâlâ o masum duruşu ile tahta sandalyede ayaklarını sallayarak güllü yüzüyle gülümser halde sanki canlı gibi duruyor kuzum, gözümün önünde.
Arslan Ağabeyimin ilk çocuğu da kız olmuştu. Onun adını da ben koymuştum. O yıllar bir “ülkü “sevdamız vardı. Yeğenimin adı “Ülkü” olsun dedim. Arslan ağabeyim ve yengem beni kırmadı. “Ülkü, güzel isim olsun” dediler.. Arslan ağabeyimin ikinci bir kızı daha oldu. Onun adını da ağabeyim Arslan “ Çiğdem” koydu.
Babamın üç kız torunu olmuştu. Erkek torununun olmasını çok arzuluyordu. “Cabbarın kapısı gibi bizim kapıya erkek torun girmeyecek” diye endişeleniyordu.
Bundan 60 yıl önce, şimdiki gibi traktör, kamyon v.b taşıma vasıtası olmadığı için yük ve insan taşıma işleri eşeklerle, öküzlerle, atlarla yapılıyordu. O yıllarda eşek, at, öküz şimdiki bir otomobil kadar kıymetli idi. Kapısında eşeği, atı ve öküzü olan zengin sayılırdı.
Babamın bahsettiği Cabbar Kartbabay’da (dede) eşekleriyle nam salmış zengin bir köylümüzdü.
Cabbar Kartbabayı, köyümüzün çevresinde değil; Alaca (Hüseyin Abat Ovasında), Sungurlu, Boğazkale yörelerinde tanımayan yoktu.
Köyümüzün ilk tüccarlarından biriydi Cabbar Kartbabay; iri yapılı, çok kuvvetli eşekleri ile tuzculuk yapardı.
Cabbar Kartbabay, tuz ticareti için otuza yakın eşeklerden kurduğu"Tuz Taşıma Tır Filosu"na sahipti. Eşeklerin her biri katır gibi güçlü ve kuvvetliydiler. Cabbar Kartbabay bu eşeklerle yıllardır ilçemizin ve köyümüzün tuz ihtiyacını karşıladı. Haftada mı olur ayda mı olur; bu eşek tır filosu ile Sungurlu ilçesinin Delice tuz yataklarından yüklediği tuzları büyük bir keyifle Alaca ilçemize getirir, satar para kazanırdı. Alacamızın Eski Caminin abdes alınan çeşmelerin karşısında zemin katta ölene kadar tuzculuk yaptı. Rahmetli ölduktan sonra da oğlu Fayık bu mesleği devam ettirdi. Geçen yılda Fayık dedeyi kaybettik.Şimdi bu dükkanı torunları işletiyor.
İşte bu Cabbar kartbabayın üç oğlu vardı; üç oğlunun da bir erkek evladı yoktu. Hep torunları kız olmuştu Cabbar dedenin.
Babam da ağabeylerimin ilk çocuklarının peşi peşine kızları olunca, “Cabbar dede gibi benim de erkek torunum olmayacak , soyum sopum kuruyacak “diye kara kara düşünüyordu.
Rahmetli babam yoğurtu çok severdi. Sofrasında yoğurt, ayran eksik etmezdi. Ayranın içine kuru yufklayı doğrar kaşığı sallardı. Sofrada yoğurt veya ayran olmadığında anneme kızardı. Bu yüzden babam ahırımızda inek, camuz, koyun beslerdi.
Süt , yoğurt, çökelik, terayağ, peynir bir evin o yıllarda vazgeçilmez katığı idi. Bu gıdaları tüketen evlerde beslenen ineklerin erkek (tosun) yavrudan çok dişi yavrusunun olması istenirdi Yüce Yaradan’dan. Çünkü dişi yavru üretkendi. Büyüyüp daha çok yavrulayıp bir eve ekonomik olarak çok katkı sağlıyordu. Tosun olursa büyüdükten sonra kesim için satılıyordu. Bir kere sadece parası alınıyordu. Dişi yavru ise fabrika gibiydi….Yaşadığı müddetçe yavruları sıralıyordu, ayrıca bol bol süt veriyordu.
Babamın inekleri , tesadüf bu ya; hep erkek yavru yani tosun, gelinleri de hep kız doğruyordu. Babamın kalbinde ise inekler dişi doğursun, gelinler tosun doğursun duygusu yatıyordu.
Gelen geçen ahbaplarına, şaka yaptıklarına, nazı geçenlere :“Yahu kamşular , yahu arkadaşlar benim gelinler hep kız doğuruyor, inekler ise hep tosun. Bu gidişle benim kapıma bir erkek torun gelmeyecek” diye, söyleyip duruyordu. Onlarda babama gülüyorlardı. Babama “Sabret İsmail Usta. Allah’ın takdiri ne ise olur. Sen yine de dualarını eksik etme. Rabbine yalvar. Onun hazinesi geniştir. Gelinlerine tosun, ineklerine de dişi verir. Yeterki sen hulusu kalple Allah’a yalvar. Ondan istemesini bil” diyorlardı.
Babam inaçlı bir insandı. Beş vakit namazını ben bildim bileli bırakmadı..Her namazdan sonra da Ağabeylerimin bir erkek evlatlarının olması için dua edip durdu..
Çok şükür babamın duası Yüce Rab katında kabul olundu;Satılmış ağabeyim Kıbrıs Savaşında iken bir erkek evladı dünyaya geldi. Kıbrıs’ta Rumlarla gögüs gögüse savaşan ağabeyime müjdeyi mektupla ulaştırdık. “Oğlunun adını ne koyalım” diye sorduk. Ağabeyim “Oğlumun adı Kıbrıs olsun “diye yazdı.. Rahmetli babam “Öyle isim mi olur oğlum , ilk torunumun adı “Yasin” olsun” dedi. Sağ kulağına ezanı sol kulağına kameti okuyarak ilk evimizin tosunun adını “Yasin “ koyduk.
Bu bizim hanenin yada babamın deyişiyle bizim kapımıza gelen ilk Tosundu “Yasin”
Babam torununu “Yasin Tosun” , annesinin babası Bayburtlu Sayit dedesi de “Yasin Tosin” diye, sevdi.
Yasin yeğenim gürbüzdü. Maşallahı vardı. Babamın tam dediği gibi bir tosun gibiydi. Bizler yeğenim Yasin’i ismiyle değil babamın dediği “Tosun” ismiyle çağırdık. Çünkü Yasin bu hanenin ilk torunu ve ilk Tosunu idi.
Rahmeti babam, ilk torun sevgisini onda tattı. Onun her istediğini karşıladı. El bebek gül bebek bağrına bastı.Yasin’in babası ağabeyim Satılmış Kıbrısta savaştığı için uzun bir sure izine gelip oğlunu göremedi. Babam torun Tosun Yasin’e babası Kıbrıs’tan gelene kadar, babasını hiç aratmadı, babalık sevgisini bizzat kendisi verdi.
Babamın bu sevgisinden dolayı, Tosun Yasin yeğenimiz bizim evden hiç ayrılmadı. İlkokul, ortaokul ve liseyi hep bizim evde okudu. Babasının yanında kalmadı. Asker dönüşü de babasın evine değil de Babamın yanını tercih etti.
Rahmetli babam onu erkek evladı gibi baktı büyüttü. Babamın ölümünün son altı ayında da Tosun Yasin devamlı babamın yanında idi. Altı ay boyunca Tosun Yasin, Rahmetli babamı yattığı yataktan sağa sola çevirdi, kaldırdı, sırtına yastıklar koydu, tuvaletini yaptırdı, yıkadı. Annemin gücü yetmiyordu bunları yaptırmaya….
Babam çocukken ona nasıl baktıysa Torunu Tosun Yasin’de rahmetli babam yatağa düştüğü günden yaklaşık altı ay ona baktı. Öleceği gece “Yasin oğlum ben bugün iyi değilim yanımdan ayrılma” demiş. “Dedeciğim ben buradayım merak etme.”demiş Yasin de. Tosun Yasin, babamı son kez sağa sola çevirdikten ve arkasına yastıkları annemle birlikte destekledikten sonra öbür odada uykuya dalmış.
Rahmetli babam sabah ezanı okunduktan sonra, yediye doğru ruhunu teslim etmiş.
“Tosun Yasin” dedesini, dedesi de “Tosunu”nu kaybetmiş;on üç nisan ikibin bir de….
13 Nisan 2012 babamın ölümünün onuncu yılı.
Rahmetle anıyorum babacığımı;Mekânın Cennet olsun…
Şükrü BİLGİLİ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.