BİR GAVURDAĞLI'NIN AMERİKAN MACERALARI-15
Yaklaşık on beş dakikalık bir yürüyüşten sonra pınarlara eriştik.Monika ateşi yakıp suyu çoktan kaynatmiş bizleri bekliyordu.
-nerde kaldınız,korkuttunuz beni.Az evvel suyu kaynatırken çalılıkların arasından bir hışırtı geldi.Çok korktum.Bağıracaktım ama son anda vazgeçtim.Serin kanlı olmaya çalıştım.Birileri gizlice bize yaklaşıyor mu diye düşündüm.Sessizce hiç kımıldamadan o yöne doğru baktım.Hışırtı arada duruyordu ama buraya doğru yaklaşıyordu.İyice korkarak sesizce beklerken karşıma ne çıktı sanırsınız? Richar amcayla ben merakla ;
-Ne?? dedik
-İki tane tosbağa,dedi
-Sanırım pınara su içmeye geliyorlardı.Bak işte ordalar sularını içip gölgeye çekildiler.Hep beraber gülüştük.Richard amca hemen Alfred’in yanına vardı.Onu nerdeyse unutmuştuk.Nabzını falan ölçtü.
-Nabzında hiç değişikli yok,çok yavaşta olsa atmaya devam ediyor.Kanların sızması devam ediyor.Monika ordan bir bezi sıcak suyla ıslatıp bana verir misin?
-Hemen richard amca dedi Monika.Islatıp bezi ona verdi.Richard amca Alfred’in vücudundan sızan kurumuş kanları ve taze kanları iyice bu bezle temizledi.
Topladığımız otlardan bir iki otu karıştırıp kaynamış suyun içine atıp bir çöple iyice karıştırdı.Az sonra suyun rengi koyu kahverengi bir hal almıştı.Beş dakika bekledikten az önceki bezi pınarda iyice yıkadıktan sonra pet şişedki şifalı otların içine soktu çöple iyi ce karıştırdıktan sonra çıkardı ve dikkatlice Alfred’in kursun yaralarının olduğu yerlere sürmeye başladı.Sanki bir tendürdiyot gibi renkli biz iz bırakıyordu vücutta.Tam bir doktor edasıyla ve ciddiyetle yapıyordu işini.
-Richard amca bu yaptığın mikropları öldürmek için mi? dedim
-Evlat hem mikropları öldürür,steril bir ortam oluşturur,hem de çok iyi bir ağrı kesicidir.Bu uygulama ile en az iki saat ağrı hissetmez.Burdan ayrılıp bizim köye gidene kadar bunu iki satte bir uygularız.Olur da kendine gelirse fazla acı hissetmez en azından,dedi.
-Bu otların ismi nedir, dedim.
-evlat ismini boşver sen.Hem bilsen ne olacak ki.Yarın çekip gideceksin.Bu otları zaten her yerde bulamazsın.Bunlar bana rahmetli dedemin öğrettiği otlar.Şimdiler de pek bilen olmaz.Hem bu otlardan Sizin Türkiye de de bulunmaz.Bunlar Teksas florasına ait özel bitkilerdir,dedi.Bu arada pet şişedeki kaynamış otlu suyu arabada bulunan bir iki pet bardağa boşaltıp şişeyi iyice yıkadı ve tekrar temiz su ile doldurup ateşe koydu.
-Şimdi sıra diğer otları kaynatma da,dedi.
Su yavaş yavaş ısınmaya koyulurken bizde bir muhabbete başladık.Vakit de yavaş yavaş ilerliyordu artık.
-Şurda bir çay olsa ne güzel olurdu dedi,Monika.
-Monika nerden aklımıza getirdin şimdi.Valla bunca yorgunluğun üstüne çok ta iyi gelirdi,dedim.Richard amca;
-Evlat sabırlı olun biraz.Akşam bize varınca Sarah teyzeniz kendi elleriyle size güzel bir çay demler merak etmeyin dedi.Bir an elimde sıcacık bir çay bardağı ve o çayı yudumluyorken hayal ettim kendimi.Çaysızlıkta çayı hayal etmek bile ne kadar güzelmiş diye düşündüm bir an.
(Devamı gelecek..)