BU AŞK’I DUVARA ‘ASTIM’
Caddenin başında anlaştıkları yerde bekliyordu Ahmet daha buluşma vaktine 10 dakika vardı. Heyecanlıydı ilk defa buluşacaklardı bugün cadde başında öğlende görüşmek üzere anlaşmışlardı. Dakikalar geçmek bilmiyordu sürekli saatine bakıyordu ama lanet olası saat hep aynı yerinde duruyordu sanki hiç ilerlemiyor o vaktin gelmesini istemezcesine yelkovan hareket etmiyordu. Öylesine sıcaktı ki hava bu onu daha da bunaltıyordu yerinde duramıyor bir iki adım atıyor ancak onu göremezsem kaygısıyla hemen geri dönüyordu.
Bir internet aşkıydı onlarınkisi tanışmaları da bir garipti öylesine kurulmuş olan bir sayfada tanışıp arkadaş olmuşlardı.Biraz mesafelilerdi birbirlerine karşı ama içten içe bir kıvılcım çakıyordu ikisinde de,gece sabahlara kadar sohbet eder hayal kurarlardı.Her gün özlüyordu Müberra onunla konuşmayı zaman nasıl geçiyor anlamıyordu imkanı olsa her saniye konuşurdu onunla bıkmadan,usanmadan.. Gelen mesaja vakit kaybetmeden cevap vermeliydi bekletmek istemiyordu onu ondan duyduğu her kelime daha da ateşliyordu aşk kıvılcımlarını, gönlünde daha da büyütüyordu Ahmet’i. Ahmet’inde Müberra’dan bir farkı yoktu aslında o da âşık olmuş kapılmıştı bu büyüye ama hiç açmamışlardı bu konuyu birbirlerine çekinmişlerdi. ‘’ Ya istemezse.’’ Korkusuyla susmuşlardı.
Bir anda kafasını kaldırdı Ahmet irkilerek sıyrıldı düşüncelerinden bir kez daha baktı saatine gelmeliydi artık saat yaklaşmıştı.’’Neredeyse burda olur.’’ Diye düşünüyordu tam o sırada biraz ileriden gelen biri çarptı gözüne Müberra’ydı bu o alımlı yürüyüşü heyecan dolu bakışlarıyla Ahmet’e doğru geliyordu. Ne kadar güzeldi o yeşil gözleri daha önce görmüştü bir kaç kez resimlerde ama farklıydı daha masum bakışları vardı ve bir o kadar dik duruşuyla dikkatini çekmişti.
Müberra’da Ahmet’i görmüştü sonunda artık daha bir güvenle yürümeye başlamıştı. Heyecandan kalbi duracaktı neredeyse, yanaklarının yandığını hissetti.’’Kahretsin.’’ dedi. Heyecanlanınca kızarırdı hep böyle nefret ederdi o halinden yerin içine girmek isterdi adeta. Sonra neden birden Ahmet’e takıldı gözleri elinde bir çiçekle bekliyordu onu ne kadar zarif diye geçirdi içinden ve adımlarını daha da sıklaştırdı biran önce gitmeliydi yanına.
-Merhaba dedi Ahmet gülümseyerek.
-Merhaba, geç kalmadım değil mi?
-Hayır tam zamanında geldin. Saatini gösterdi Ahmet geç kalmamıştı.
Gülüştüler sonra yürümeye başladılar. Suskundular, konuşmak istiyorlardı ama ikisi de susmayı tercih ediyorlardı bu anın tadını çıkarmak heyecanlarını biraz olsun bastırmak istiyorlardı. Müberra bozdu bu sükûneti ve
-Bir yerlerde oturalım mı?
-Tabi dedi Ahmet, yoruldun mu yoksa?
-Biraz yoruldum galiba geç kalmamak için hızlı yürüdüm. Diye cevap verdi Müberra. Gerçekten de çok yorulmuştu yetişmek için koşmuştu adeta geç kalsa kaybedecekti sanki Ahmet’i görmeliydi bir kez olsun karşılaşmalıydı.
-Korkma, beklerim ben seni gitmem kaybetmezsin beni
Şaşırmıştı Müberra ama belli etmemeliydi adeta aklından geçenleri okuyordu Ahmet, gülümseyerek cevap verdi:
-Bekletmeyi sevmem bilirsin. Sensiz kalmaktan korkarım bekleyeceğinden emin olsam da korkarım.
Sözleriyle bir şeyler anlatıyordu sanki Müberra gel benimle ol dercesine bakıyordu Ahmet’in gözlerine ama korkuyordu işte onu kaybetmek ölümdü sanki onunla güzeldi yaşamak.
-Çok güzelsin yine her zaman ki gibi gözlerindeki o masum bakışların kendimi kaybettiriyor bana
Yine heyecanlanmıştı Müberra teşekkür etmek istiyor ama dudaklarını kıpırdatamıyordu bağlanmışlardı adeta ağzını,biraz daha zorladı kendi döküldü sözcükler ağzından fısıltıyla birlikte..
-Teşekkür ederim dedi, kekeleyerek lavaboya gitmeliyim.
-İyi misin?
- Evet, geliyorum birazdan bekle olur mu?
Cevap vermesini beklemeden kalktı masadan Müberra bir hışım tuvalete attı kendini, hemen elini yüzünü yıkadı. Nefes almakta güçlük çekiyordu kahrolası hastalık yine en mutlu anında yakalamıştı onu astım hastasıydı Müberra, çantasında ilacı olmalıydı, karıştırdı çantasını sonunda bulmuştu ama boştu bir kez daha lanet okudu hayata ağlamaya başladı. Gittikçe kötüleşiyordu oturdu göz kapakları kapanmak için zorluyor o ise inat ediyordu açıyordu gözlerini. Tutunarak kalktı yerinden aynaya baktı Ahmet’i düşündü merak etmiş olmalıydı, gitmeliydi artık yanına bir adım atmak için çabaladı, yorulmuştu taşıyamıyordu artık bu vücudu ağırlık yapıyordu ona biraz daha zorladı kendini ama olmuyordu. Gücü tükenmişti artık ayakta duramıyordu yığıldı olduğu yere.
Ahmet iyice meraklanmaya başlamıştı. Müberra gideli neredeyse 5 dakika olmuştu gelmesi gerekirdi şimdiye kadar, ona belli etmemişti ama giderken ki halini de beğenmemişti. Bir aksilik olmuş olmalıydı ama neydi, neden bu kadar geç kalmıştı. Endişelendi Ahmet, biraz daha beklemeyi düşündü sonra kalkıp arayacaktı. Az bir zaman geçmişti ki Müberra’yı gördü geliyordu. Yüzünde sevinç ve merak dolu bir gülümseme oluştu Ahmet’in Müberra ise zoraki gülümsemeye çalışıyordu.
-Nerede kaldın?
Meraklanmıştı her halinden belliydi. Aklına ilk geleni söyledi Müberra.
-Kapı kilitlendi, telefonda çekmiyordu haber veremedim af edersin.
-Tamam, tamam, önemi yok. İyi misin sen, bir şeyler içelim mi?
-İyiyim meraklanma, ben bir çay alabilirim. Dedi gülen gözleriyle Ahmet’e bakarak.
Çayından bir yudum aldı ve derin düşüncelere daldı. Belli ki içerde olanları düşünüyordu. Kendinden geçmek üzereyken içeri giren hanımefendi ‘’Neyiniz var? ‘’ diye sormuştu korkuyla o an sadece ‘’ astım ‘’ diyebildi Müberra, konuşacak hali kalmamıştı. Kadın şans eseri oğluna ilaç almıştı bugün oğlu da astım hastasıydı elini çantasına attı ilacı çıkardı ve Müberra’ya uzattı. İlacı kullandıktan sonra kendine gelmişti ve kadına binlerce kez teşekkür ederek Ahmet’in yanına dönmüştü.
-Ne düşünüyorsun bu kadar, deminden beri seni izliyorum nedir bu halin?
Ahmet’in sesiyle kendine geldi, düşüncelerinden uzaklaştı.
-Hiç, hiç bir şeyim yok bizi düşünüyordum.
-Ne varmış bizde?
-Hayat tuhaf işte bizim tanışmamız bugünlere gelmemiz gibi.
-Mutlu değil misin?
-Hayır, aksine çok mutluyum seninle birlikte olmaktan daha mutlu eden bir şey yok
-Sorun ne o zaman?
-Gitmenden korkuyorum.
-Seni bırakıp hiçbir yere gitmem, gidemem.
-Bir gün mutlaka birine gideceksin.
Artık zamanı gelmişti söylemeliydi Ahmet duygularını, anlatmalıydı kendini bilmesini istiyordu Müberra’yı sevdiğini. Derin bir nefes aldı.
-Evet, gideceğim, çok sevdiğim kadına gideceğim eğer benimle birlikte olmayı kabul ederse.
-İşte biliyordum bir gün bunun olacağını dedi Müberra gözleri dolarak. Aldırış etmedi Ahmet devam etti.
-Çok seviyorum onu, kaybetmekten korktum bugüne kadar sustum, susmak zorundaydım. Artık susmak istemiyorum haykırmak istiyorum ona olan aşkımı seni seviyorum Müberra, seni çok seviyorum benimle bir ömür yaşamak ister misin bunun için bir başlangıç yapmamıza izin verecek misin?
Ağlıyordu Müberra şaşırmıştı bir o kadar da sevinçliydi. Ne diyeceğini bilmiyordu evet diyecekti aslında ama konuşamıyordu.
-Seninle bir ömür yaşamak istiyorum Ahmet, seni seviyorum. Diyebildi. Sarıldılar el ele gezerek bitirdiler o günü. Mutluydular, her günleri birlikte geçiyor ayrılmıyorlardı. En büyük kavgalarında bile yarım saat küs kalamıyor hemen birbirlerini arıyorlardı,2 yıl geçmişti böyle bir gün Ahmet aradı ve ilk buluştukları yerde buluşmak istediğini söyledi.
Yine aynı heyecanla bekliyordu Ahmet ve yine erken gelmişti buluşma yerine Müberra’da erken gelmişti bugün heyecanlıydı ikisi de onca zaman geçmiş, gelmemişlerdi tekrar buraya eskiyi hatırladılar. Biraz dolaştıktan sonra oturdular aynı yere çaylar söylendi.
-Beni ilk beklettiğin yer hatırlıyor musun burayı, sahi o gün ne olmuştu içeride?
Müberra ne o gün ne de o günden sonra hastalığından bahsetmemişti Ahmet’e 2 yıldır saklıyordu, söylese ne olabilirdi ki bilmeliydi Ahmet bunu daha fazla saklamamalıydı.
-Şimdi bana kızacaksın belki de ama bilmeni istiyorum artık bunu astım hastalığım var benim 2 yıldır söyleyemedim bunu sana söylemek istedim ama yapamadım. O gün heyecanlanınca astımım tutmuştu yine tuvalete girdiğimde bayılmak üzereydim bir kadın geldi oğluna aldığı ilacı verdi kendime geldiğimde çok meraklanmış olabileceğini düşündüm ve yanına gelmiştim.
- 2 yıldır neden sakladın bunu benden yanında olamadığım zamanlarda bir şey olsaydı sana ne olacaktı
-Özür dilerim yapamadım işte..
Ahmet elini cebine attı ve yüzüğü çıkardı sonra Müberra’ya döndü.
-Beni senden ölümden başka hiçbir şey ayıramaz Müberra, seni ömrümü adayacak kadar çok seviyorum çocuklarımız olsun istiyorum hani hep hayaller kuruyoruz ya çocuklarımızla oyunlar oynuyoruz bunu gerçekleştirmek iste misin? Müberra, benimle evlenir misin?
Şaşkınlıktan dili tutulmuştu, konuşamıyordu yine heyecanlanmıştı yüzü yanıyordu ve nefes almakta zorlanıyordu.
-Neyin var, ne oldu?
-Bir şeyim yok elimi yüzümü yıkarsam geçer. Tuvalete gitmeliyim.
-Seninle geleyim.
-Gerek yok birazdan geliyorum.
Yine aynısı olmuştu işte.Yine heyecanlanmış astım krizi tutmuştu.Tuvalete girdi elini yüzünü yıkadı çantasını masada unuttuğunu fark etti ne yapacaktı şimdi dışarıda çıkamazdı bu halde,şans ikinci kez bulur muydu ki bir insanı yardım edecek biri gelir miydi önceki gibi sanmıyordu olmazdı.Bu kez bitmişti galiba her şey dayanamıyordu daha fazla bıraktı kendini yere usulca uzandı..
Müberra’nın söyledikleri geldi aklına kendine geldiğinde Ahmet,astım krizi tutmuştu yine nasıl anlamamıştı bunu daha az önce konuşmuşlardı.Neyi bekliyordu hala neden duruyordu burda koşup gitse bulsa Müberra’yı kurtarabilirdi.Kalktı masadan hızla ve tuvalete doğru koşmaya başladı.Koştu,koştu,koştu.. İçeri girdiğinde yerde yatıyordu Müberra, şok olmuştu.
-Müberra, Müberra beni duyuyor musun? Aç gözlerini,ses ver lütfen aç gözlerini..
Nefes alıyordu hemen hastaneye yetiştirmesi gerekiyordu. Kucakladı Müberra’yı çıktı dışarı.
-Yardım edin! Lütfen biri yardım etsin hastaneyi arayın lütfen, dayan Müberra dayan gidiyoruz bırakma beni, Dayaan!
Sonunda ambulans gelmişti. Sedyeyle içeri aldılar kalp ritmi azalmış nefes almakta zorlanıyordu. Ahmet elini tutmuş ağlıyordu.
-Ahmet dedi güçlükle duyulabilecek bir sesle Müberra.
-Buradayım, buradayım sevgilim dayan lütfen az kaldı.
-Seni çok seviyorum Ahmet, seni ömrümün sonuna kadar seveceğim. Seninle evlenmeyi kabul ediyorum sevgilim.
Elleri kaymıştı Ahmet’in ellerinden, nefeste almıyordu artık gitmişti işte bir daha geri gelmeyecekti. Onu sevdiğini haykırıyordu Ahmet bir kez daha ama artık o yoktu. Ağlıyordu gözyaşları damlıyordu sevdiceğinin tenine ve o anda sadece şu sözler çıkabildi kurumuş dudaklarından;
-‘Seni Seviyorum Cennet’im, merak etme yaşayamam sensiz bu dünyada en kısa zamanda görüşeceğiz. Senden sonra kimseyi alamam hayatıma çünkü sendin hayatım, Ben artık BU AŞK’I DUVARA ‘ASTIM’..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.