Öyle bir andı. Sonra ben uyudum!
Ayaklanır gelir birden üşüşür hüzünler tepene. Kovamazsın, bazen en mutlu anında yakalarlar seni bazense uykuda. Uyutmazlar adamı. Bir sağa döndürür bir sola.
Kalkarsın az biraz dolanır döner gelir yine yatarsın. Fakat gitmemişlerdir! Sevgili okuyucu; koyun saymakta bir işe yaramaz. İşe yaramaz ne varsa o an toplanıp gelir zaten. Ağırlık kafatasınızın tam orta yerinden basmaya başlar. Kaç kilo basar bilmem ama epey ağır olduğu kesin.
Öyle bir andı. Sonra ben uyudum!
Uyurum yani ben. Ben uyurum, uykumu niye böleyim be! Gözlerim de yaşarmaz kesinlikle, ağlamaklı da olmam. Uyurum ben, uyurum. Uyudum.. uyuyacaktım... Uyumuş olmam gerek!
Uyuyamadım, odanın karanlığında gözlerimi açabildiğim kadar büyük açtım. Karanlık nasıl bir şeydi ki böylesine hiçbir şeyi belli etmiyordu. Belli etmiyordu bazıları birşeyleri... Bazıları sadece gördüğün gibidir diye düşünürsün.
Düşünme öyle. Öyle düşünme!!
Senaryoda hep aynıdır. Oda büyüktür epeyce, zifiri karanlıktır, oda da tek başına kalıyorsundur. Gözlerin yaşlı uyanırsın, ya da uyumaya çalışırken ağlıyorsundur. Saçmalıyorsundur, gidip gidip geliyorsundur...
Öyle gitmelere falan lüzum da yok aslında. Yok yok, gerçekten yok.
Yat yat yat, kal orda. Gözünü de açma, farklı bir şey görmeyeceksin çünkü. Çünkü gözü kapatınca da karanlıktır Dünya, açınca da. Dünya aydınlık bir yer olmamıştır hiçbir zaman.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.