- 739 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Başka Bir Şarkı
“Pardon, rica etsem biraz kenara çekilebilir misiniz?"
“Bir yol kesişmesi daha…” dedi içinden. “Hadi hayırlısı…” Yolunun üzerine çıkan öylesine bir gölge olarak kalması için elden geldiğince kısa tuttu o adama bakışlarını.
Neyse ki aman aman bir çarpıcılığı yoktu görünümünün. Çünkü öyleleri vardı ki istediğin kadar bakışlarını kaçırmaya çalış, birkaç saniyelik bir bakışın içini öyle bir dolduruyorlardı ki ondan sonra kaçabilirsen kaç… Her yerde kendilerinden bir parçayı da bırakıyorlardı sanki gitmeden önce.
Hem neden kaçıyordu ki? Hayatında bir erkek yoktu. Ne zamandır tek bir farklı atış bile yaratamamıştı kalbinde hiçkimse… İçindeki dingin gölde fırtınalar yaratmaktan çok uzakta kalan şeylerle karşılaşmıştı hep.
Belki de o seçmişti bunu aslında. “Temiz kalmalıyım!” diyen bir ses vardı içinde. Kadın olduğunu hissettiren her şeyi kire, çamura bulayan… Küçük bir kızken kendisine ayıp olduğu öğretilen onca şey gibi, aşk denen şeyi de sıkı sıkı kilitleyip saklı tutmasına neden olan, bir sandıkta…
Adam görünür olmaya kararlıya benziyordu. Bir şeyler soruyor, sürekli gözlerini çağıran bakışlar atıyordu yüzüne. “Buralarda yabancıyım da…” dedi bir ara sözlerine ara verip, mazur göstermek istercesine cüretini. Metroda ilgilenecek şey bulmanın zorluğuna bir kez daha lanet etti içinden… Şimdi bir otobüste olsalar, adam oyalanacak bir şey bulmakta bu kadar zorluk çekmeyecek, bu bitmek bilmez yolculukta bir gıdım nefes almasını sağlayacak bir çift pencere olması için yalvarıcasına bakmayacaktı gözlerine.
Sorusunu cevapladı, her ne kadar bunun yeni kelimeleri peşinden sürükleyeceğini bilse de… Konuşma sırasında adamın yüzüne bakmak durumunda kalmış ve ilk bakışta göremediği ayrıntıları keşfettiği tehlikeli bir yolculuğa girişmişti.
Bir insanı sevmenin aslında ne kadar kolay olduğunu keşfetmişti en çok da. Şöyle birkaç dakika gerçekten görerek, gözlerindeki kuytularda kaybolarak bile bir yabancı olmaktan çıkarıveriyordun karşındakini. İnsanları birbirine benzer kılan ortak yanları çözmeye başlıyordun böylece. Ve ‘çok önceden tanıyormuş gibi hissetme’nin yaklaşmak için bir taktik olmadığını, öyle bir hissin gerçekten de var olduğunu…
Tabii bu his her karşılaştığın insan için geçerli olmuyordu. Saatlerce, hatta yıllarca sohbet etsen içine alamadığın bazı insanlar vardı. Onlar hep dışarıda kalmaya mahkum, birtakım sözcükler sarfeden yabancılar olarak var olmaya devam ediyorlardı yaşamında.
Ama bu adam onlardan değildi. İçine kabul edebileceği kadar kendine benzeyen bir yanı vardı. Üstelik kalbi daha hızlı atıyor, başka bir şarkıya tempo tutuyordu onun yanında... Hayat şimdiye dek hiç duymadığı bir şarkıyı mırıldanıyordu.