- 587 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
"NEYDİ....?"
Başıma beş çocuğu bırakıp, çekip gidişinin üstünden tam kırk sene geçti. Saatli Maarif’in kırk takvimini kaldırdım tavanarasına. Belki kırkbin kez düşledim dönüp ayaklarıma kapanışını, benden af dileyişini.
Ben seni çok bekledim azizim. Nerede kaldın?
Geçen seneye kadar ben koşuyordum çaldığın kapıları açmaya. Şimdi bir kız var, o bakıyor. Çocuklar tutmuşlar. Hizmetimi görüyor. Ben köşe yastığı gibi oturuyorum koltuğumda.
Ben ki; onca şey yaşamışım, çalışıp didinmiş, sana muhtaç olmadan durmuşum ayakta dimdik...Fedakâr, azimli, muteber biriymişim.
Yani, öyle söylüyorlar.
E, yaş yetmiş, artık unutuyorum herşeyi.
Belli etmiyorum bizimkilere ama şaşmadan da edemiyorum.
Onca şey yaşamışım, hiçbiri aklımda yok! Bu nasıl iş azizim?!
Unutmamak için direndiğim, hep prova ettiğim sahneyi yaşıyorum, kapı her çalınışında,:
Terkedilmenin acısı bir yanımda, tutunup ayağa kalkıyorum. Lakin bir şey noksan.
Sana diyeceklerim hatırıma gelmiyor.
Bak ne soracağım:
Kimseye deme!
Sahi, biz en son ne için kavga etmiştik?
Şule TEK