- 862 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
HUZUR EVİ 9
Arif, koltuğa gömülmüş düşünceli düşünceli oturuyordu. Siren seslerini duyunca dikkat kesildi. Tedirgin bir halde koltukta kıpırdandı. Polislerin sesini duyunca gayri ihtiyari bir şekilde: ’’Ne polisler mi geldi?’’ dedi. Sesi fazla yüksek çıkmıştı. Herkes duydu, ona baktı. Arif bir şey yok gibilerinden başını salladı.
Soyguncular polisin sesini duyunca paniklediler. Silahlarını aldılar, sinirli bir şekilde ortalıkta dolanmaya başladılar. "Nereden çıktı bu polisler?" diye birbirilerine soruyorlardı. Sonra patron denen soyguncu, salondakilere doğru hızlı ve sinirli adımlarla yürüdü. Silahını yaşlılara doğrultup: ‘’Siz mi haber verdiniz?’’ dedi. Kimseden ses çıkmadı, hepsi sessizce oturuyordu.
İçlerinden de polisler geldi diye seviniyorlardı çünkü polisler soyguncuları yakalayacaklardı. Aralarında da ‘’İnşallah çatışma olmaz bu yaşta kalbimiz dayanmaz.’’ diyorlardı. Çatışma çıkarsa veya bir şey olursa yaralanırsak hatta ya ölürsek diye düşündüler.
Patron ‘’İçinizden biri haber verdi, bunu biliyorum kim verdiyse ortaya çıksın. Yoksa arkadaşlarınızdan birini vurur, polise veririm.’’ dedi. Kimseden ses çıkmadı, soyguncu onlara baktı tekrar ’’Söyleyin.’’ dedi. Yine ses çıkmayınca önde oturan Şaduman’ı kolundan tuttuğu gibi salonun ortasına götürdü. Tabancayı Şaduman’ın başına dayadı, Şaduman korkudan titriyordu. Patron ’’Şimdi söyleyecek misiniz?’’ dedi. Birbirilerine bakıp tedirgin bir şekilde susuyorlardı. Adam şarjörden namluya mermi sürdü. Şaduman ağlamaya başladı: ’’Ne olur arkadaşlar...’’ dedi. Yaren oturduğu yerden kalktı: ’’Ben haber verdim kimsenin suçu yok.’’ dedi. Adama, polise nasıl haber gittiğini anlattı.
Adam Yaren’e çok sinirlendi, bir tokat attı. Yaren tokadın etkisiyle sendeledi. Rıdvan: ‘’Siz ne yapıyorsunuz?’’ diye adama doğru koştu. Yumruk atmaya kalktı ama yanındaki adamlardan biri, tüfeğin dipçiğiyle Rıdvan’ın göğsüne vurdu. Rıdvan yere dizlerinin üzerine yığıldı. Yaren hemen Rıdvan’ın yanına koştu, elinden tutup kaldırdı. Koltuğa oturttu, yüzüne baktı: ‘’Bir şey oldu mu, acıyor mu?’’ dedi. Rıdvan da: ’’Ben iyiyim size bir şey olmasın, size vurunca dayanamadım.’’ dedi. Yaren, Rıdvan’ın elinden tuttu: ’’Allah belalarını versin.’’ dedi.
Arkadaşları etrafına toplanmışlar, ikisini de teselli ediyorlardı. Kaptan Rıdvan, çok mutluydu. Yaren onunla ilgileniyor, canının acıyıp acımadığını soruyordu. Yaren’in gözünde kahraman olmuştu. Rıdvan Yaren’den hoşlanıyordu, onun da kendisinden hoşlandığını düşünüyordu. Galiba o da benden hoşlanıyor diye geçirdi içinden. Canı acımasına rağmen Yaren’e gülümsedi: ‘’Teşekkür ederim yok bir şeyim, siz nasılsınız yanağınız acıyor mu?" diye sordu. Yaren de gözleri dolarak yok anlamında başını salladı.
Yaren’i de Rıdvan’a doğru çeken bir şey vardı.‘’Çok ince, kibar, naif ve güçlü bir adam. Benim için nasıl da adamların üzerine yürüdü korkusuzca.’’ dedi. Bu çok hoşuna gitmişti. Geçmişini hatırladı: ‘’Bir tek o böyle yapardı, beni korurdu.’’ dedi. Aklına tek aşkı Murat geldi, yine içi acıdı. Ne zaman aklına Murat gelse içi acıyor, sanki boğazına bir yumru duruyordu. Nefes bile alamıyordu, öleceğini zannediyordu.
Birden bir şey dikkatini çekti, kendine kızdı. ‘’Nasıl’’ dedi kendi kendine, ‘’Nasıl olur, her zamanki kadar canım acımadı. Aklıma her Murat gelişindeki kadar canım acımadı, bu sefer.’’ dedi. Kendine kızdı, suçluluk duydu. Onu, sevgisini, aşkını, yüzünü, sesini unutmak istemiyordu. Onu unutmak istemiyordu, sanki ona ihanet etmiş gibi hissetti.
Sadık, Hasibe’nin oturduğu koltuğun karşısındaki koltukta oturuyordu. Yan gözle de Yaren ile Kaptan’a bakıyordu, çok samimi görünüyorlardı. Sonra da Hasibe’ye baktı, o da onlara bakıyordu. Sadık onların samimi olmasına sevindi. İçinden, Hasibe bana kaldı, dedi. Bir de açılabilseydi, açılmasa da Hasibe’nin anladığını düşünüyordu.
Bu olaylar bitsin, polis soyguncuları yakalansın sonra açılacaktı. Polis soyguncuları yakalayamazlarsa, ya bize bir şey yaparlarsa diye korktu. Aslında hepsi korkuyordu, aralarında fısıldaşıyorlardı. Televizyonda filmlerde rehinelerde çatışma esnasında ölebiliyordu. Çakışma çıkarsa onlarda yaralanabilir, ölebilirlerdi.
Salonun bir ucunda ise Arif oturduğu koltuktan kalktı. Pencereye gitti, dışarıda akşam olmak üzereydi. Güneş batıyordu, gökyüzü kızıla boyanmıştı. Bu pencere binanın arka tarafına bakıyordu. Polisler arka tarafı daha tutmamışlardı, kimse yoktu. Huzur evinin arkası denizi görüyordu. Arif denize baktı, sanki denizde kızıla boyanmıştı. Ufuk çizgisine bakıp dalıp gitti, aklından bir sürü düşünceler geçiyordu. Gözü güneşe takıldı, muhteşem gözüküyordu. Adeta ateşten bir top gibi denizin içine batıyordu. Manzara muhteşemdi, Arif manzaranın büyüsüne kapıldı. Güzel düşüncelerden sıyrıldı, şimdi bu zor durumdan nasıl kurtulacağını düşünmeliydi. Polisler geldi, şimdi ne yapacağım diye düşündü. En iyisi mi çok fazla göz önünde bulunmadan sessiz sakin olanları izlemek, hiçbir şeye karışmamaktı. En akıllıcası buydu, beklemek sıkıyı görünce kaçmak, o da öyle yapacaktı.
Soyguncular ise pencereye yaklaşmamaya çalışıyorlardı. "Allah kahretsin şimdi ne yapacağız?" diye düşünüyorlardı. Patronları, kaçmak için polisten araba isteyecekti. Eğer vermezlerse rehineleri öldürmeyecek ama yaralayacaktı. Arabayı 7 kişilik olanlardan isteyecekti, 3 tane rehine de yanında götürecekti. Polisler peşlerini bıraktıklarında onları serbest bırakacaktı. Kimleri götüreceğini bilmiyordu ama polise haber gönderen kadını kesin götürecekti. Şimdi polisle anlaşma zamanıydı, buradan sağ kurtulmak için anlaşma yapması şarttı.
Dışarıda ise polis binanın her tarafını kuşattı. Kaçmaları mümkün değildi. Yaklaşık 10 polis her tarafı tuttu. Komiser emrindeki polislere dikkatli olmalarını, emir vermeden kesinlikle bir şey yapmamalarını söyledi. Komiser Ercan, huzur evinin telefon numarasını bulmalarını emretti. On dakika sonra huzur evinin telefon numarası öğrenildi ve komiserin elindeydi. Komiser Ercan, ‘’Bir arayalım bakalım kimmiş bunlar, içeride kaç kişi var. Saklanacak yer bulamamışlar mı da huzur evine saklanmışlar. İçerdekilerin durumu, sağlık durumları nasıl öğrenelim.’’ dedi. Telefon numarasını tuşladı. Karşı tarafta telefon arama sesi geliyordu.
İçeride soyguncular çok tedirgindiler. Aslında çok korkuyorlardı, içeridekilere belli etmemeye çalışıyorlardı. Korktuklarını anlarlarsa zayıf olduklarını da düşünürlerdi. Planlarında bu yoktu. Planları arabaya atladıkları gibi iskeleye gitmek ve Yunanistan’a geçmekti. Oradan da istedikleri yere kaçacaklardı. Çok paraları vardı, rahat bir hayat yaşayacak kadar çoktu. Şimdi ise düşündükleri tek şey buradan sağ salim çıkmaktı.
Bunları düşünürken huzur evinin telefonu çaldı. Herkes beklenmeyen telefonun sesine irkildi, kim arıyordu acaba? Soyguncular telefonu açmamayı düşünüyordu. Polisin arayacağı hiç akıllarına gelmemişti. Buranın telefon numarasını bilecek değillerdi ya. Dışarıdan polis megafonun mekanik sesi geldi. Komiser soygunculara seslendi: ’’İçerdekiler telefonu açın arayan benim.’’ dedi. Soyguncuların Patronu telefona doğru gitti, elleri terlemişti. Boğazı kurumuştu. Yutkundu, sonra öksürdü, boğazını temizledi. Telefonun ahizesini kaldırdı, sert bir sesle ’’ALO’’ dedi.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
10.4.2012
YORUMLAR
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
İnşallah kimseye bir şey olmadan bu kriz çözülür Eraycım. Sevgilerimle...
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
Eh! bakalım bu Alo'nun sonu neye varacak...
Bekliyoruz Eray hanım.
Kadir Tozlu
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar
yazı olanca hızıyla gidiyor adrenalin yüksekti bu bölümde dahada yükseleceğe benziyor kolay gelsin saygılarımla selamlar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
selam ve saygılar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
selam ve saygılar
bakalım daha neler olacak.kısa kesmeyin.huzurevinde kalanların geçmişleri ile ilgili bir şeyler yazabilirsiniz.
kolay gelsin..
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
çok teşekürler okuyan gözleriniz dert görmesin
selam ve saygılar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
çok teşekürler okuyan gözleriniz dert görmesin
selam ve saygılar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
çok teşekürler okuyan gözleriniz dert görmesin
selam ve saygılar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
selam ve sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
9 okudum sadece hocam zamanım pek olmuyor..!genıs bı zamanımda yazılarınızı okuycam ınsallah..Cok begendım yuregınıze saglık...
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgi ve selamlar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgi ve selamlar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgi ve selamlar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar selamlar