- 824 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bulutlar Geliyor Üzerime
Bulutlar geliyor karşıdan koşarcasına;
kararmış bulutlar, yanık bulutlar...
Gönlümden sel olup taşarcasına,
gurbet yollarından dönmüş bulutlar...
Hüzünlerle çile yüklenmiş, umuttan yana sisli bulutlar.
Şafak vaktinde üç kere, beş kere öpüp,
güllerden bir demet yapmıştım avuçlarımda.
Ne yazık ki ne söyleyebildim, ne de bir yol bulup gönderebildim sana.
Derdiğim güller yerlere düştü, sevincim mum alevi gibi söndü,
gül bahçesinden ayrıldığımda.
Baktım ki o an, çalı dikenli karanlık bir yoldu uzanan karşımda.
Hiç birşey düşünmeden saptım o yola...
Üstüm başım berbat, saçlarım darmandağınık, pabuçlarım yırtık,
ellerim kan içinde, yürüyordum usul, usul zorluklarla.
Yorgundum, soluksuzlanmıştım. Artık nice şeylerden geçmiştim,
bir damla suydu isteğim. Ne yazık ki bir çeşme bulup, içememiştim...
Sonbaharın rengi gibi, sapsarı çilelerle doluydu ömrümün kalan yolu.
Gönlümün kızaran semalarında; yalnız bugün değil, dün de olduğu gibi,
sevdama kasteden tayfunlar esmekteydi.
Derdin bana ’gelmek için binbir yol var’
var, tabi ki var, var da; töreler gibi engeller de var o yollarda...
Sen kış günümde açan, kardelenim bile olamazdın sevdaçiçeğim.
Oysa ben yaşların zehir olsa da, gözlerinden ’çarem’ der içerdim.
Duyar mısın feryatlarımı yağmurgözlüm?
Bu dünyada değil, öte tarafta da, biriciğim, tek eşim sensin,
sen kalacaksın..
Ben sana gelemiyorken, derdiğim gülleri bile sana gönderemiyorken;
kararmış, çileler yüklü, umudu sönük, sisli bulutlar gelmekte üzerime, üzerime...
Her şeye rağmen, sen gene sus, sus bekle beni...
Birşey deme, bozma hayallerini, yitirme düşlerini..
Yazgıya ne birşey sor, ne de söyle...
Sus sen, sen söyleme...
Nesrin Göçmen
(Sen Söyleme)
YORUMLAR
Bacon’un şu sözü ne kadar manidardır; “Kurnaz insan okumayı küçümser, basit insan ona hayran olur, akıllı insan ondan yararlanır.” Geri kalınmışlığa mersiye yakmak, komplekse kapılmak yerine; “Ayaklı Kütüphane” denilen gönül fedailerine ihtiyaç vardır. Okuyan toplumlar tarihin her zaman öznesi olmuşlardır. Tarihin nesnesi olmaktan kurtulmanın yolu ise okumak, belki de en önemlisi “Okumayı Okumaktan” geçer. Anlamayan, satır aralarını iyi okuyan kitap hamallarından kimseye fayda gelmez. Okuduğunu uygulamayan, anladığını, bildiğini yorumlamayan insan, çift sürüp tohum ekmeyen insana benzer ki; en has gübre, en iyi sulama, en mükemmel çapa beyhudedir. Yazarlar ve yazılanlar tarihini inceleyen insanlar bir gününe on, yirmi, otuz sayfa el yazısı düşen fikir çilekeşleriyle karşılaşacaklardır. Onlar mutluluğa giden yolun anahtarını bulmuşlardır.Aşk ve Sevgi bu mutluluğa giden yolda önemli anahtarlardan birisidir...
TEBRİK EDERİM....