- 518 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
SERKEŞ
O zamanlardan kalmıştı belkide üstümdeki bu serkeşlik.Kaçardım her seferinde senli uçurtmaları seninle uçurmaya sahile.Akşamdan koyduğum delik cebimdeydi, simit parası. Deli yüreğimden çıkardı hep sevda türküleri.
Bir de Ahmet Amcanın, iki tekerlekli çerez arabasındaki kaset çalardan.Yankılanırdı kimsesisliğindeki parkın kıyısındaki sahilde. Söylesem kimse inanmazdı.
Ama o türkülerde martılar kanat çırpar, deniz köpüğünden bir parça koyardı, yosun tutmuş yürüdüğümüz kaldırımlara. Ben görüyordum ya o yetiyordu bana. Tek yetmeyen şeydi onları senle birlikte izleyememek.
Hiç unutmazdı Ahmet Amca verdiğim siparişlerimi. Çerez arabasını alt tarafındam çıkarırken simitleri. İki kuruşu ona verirken laflardık hep ayak üstü. O hep bana oğluna benzediğimi o kadar anlatmıştıki ezberlemiştim.
Bu sözlerini.Bir de yangında ölen tüm ailesiyle geçirdiği o maziyi. Ben hep dinlerdim. Ezber bozan tekşeydi gençlik yıllarındaki aşkları. Onları hep kısa anatırdı. Anlatırken kırlaşmış saçını parmaklarıyla dağıtır sonra kopardı birden bire.
Akşam içtiği şaraptan halabaşının ağrıdığını akşamın bir an önce çöküp barakasında yatma isteğini ve yorgun dizlerini. Ayrılırken hep " evlat unutma çerezdir hayat unutma " derdi. Geçip çerezlerini satmaya giderdi. Kaset çaların sesi hala yayılır kulaklarımda.
Ondan ayrıldıktan sonra koşardım köpüğünün bir parçasını küflü kaldırımlara bırakmış denizin evlatları martılara. Onlala paylaşırdım onu. Her simit parçasında bir dilek tutardım denize düşmeden tutar mı diye martı.
Bir gagalık parçadan sonra onlar simidi ben senli sohbeti paylaşırdım. Kalan bir kaç susamda balıkların hakkı olsun diye elime bulaşanları denize silkerdim her deferinde.
Sonra yine başbaşa kalırdım düşlerinle.
Hele yağmurlar başamaya dursun.Ben gülerdim gördüğümde kaçarken insanları. Sevinirdim yağmurda seninle gezermiş gibi gezinmeyi. Kimse kalmaz, bir deniz, bir denizin çocuğu martılar, birde dileklerimden gökten yağanlar, ıslatırdı beni.
Sen buralardan gittiğinden beri böyle geçiyor işte zaman. Geçen, ikibin on ikiye girdik dediklerinde kulağım ağırca işitmişti. İşte o gün anlamıştım ikibin yaşını ongünlük bir hayat geçirdiğimi.
Belki ondanmıdır nedir bilmem onun için son günlerde martılarıda denizide ihmal etmeye başladım. Bak seni asla bilirsin ihmal etmediğimi edemeyeceğimi. Bakma sen ben yine serkeşim. Serkeşliğinde sevmiştim bilirsin seni ilk öptüğümde seni hep hatırlamaya söz verdiğimi..
Tek hatırladığım bu nedense son günlerde kalktığım yeri bile unutmaya başladım. En sonu bile hatılamadığım.Bir ara yüzümü yıkamaya çıktığımda kolumdan tutup yatağıma götüren bakıcı geldiğim yatağa götürdü beni. Kaybettiğim yolumu bulmak için dokundu kış kırış çatlamış ellerime. Sesi duyulmadan öncesine kadar sen sanıyordum...
"Amca.." dedi galiba bir ses. İşte o an anladım hafızamı toplamak için hastanede olduğumu. Birde ona senin ismini söylemişim.Her seferinde yüzümü yıkamaya çıkardığında söylüyor ama ben yine unutuyorum ismini...
Tek hissettiğim seninle o ilk öpüştüğümüz dudaklarımda kalan izdeki sıcaklık...Hangi gündü ismin neydi ama kızıyorum kendime seni az hatırladığıma sevdiğim...
Şimdi ne nerede olduğumu ne kendi ismimi ne ne olduğuma dair bir fikrim yok tek hatırladığım ismini bilmediğim birini serkeş düşlerle sevdiğim...