- 824 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Geçen Zaman Uçan Halı
Bir gün uçacaksa bu halı ben mutlaka üzerinde olurum. Çünkü kitap okurken bile koltukta değil yerde, halının üzerinde oturup sırtımı koltuğa dayıyorum. Böyle daha rahat ediyorum nedense.
Yoksa yatağın üzerinde miydim kitap okurken? Halıyı da kendime mi sarmıştım, uçacak olursa ben içinde olayım diye? Bilmiyorum? Her şeyi nasıl bilebilirim ki?
-Bu bayram belki sana gelirim, demiştim anneme en son telefon görüşmemizde. Cümlemin içerisindeki belki sözü hoşuna gitmemişti annemin. Serzenişte bulunmuştu.
-Belki, belki. Şunu kesin olarak söylesen ya. Yatağını hazırlarım, sevdiğin yemekleri yaparım. Odanın temizliğini yaptırırım.
Haklıydı annem. Bunu kesinleştirmeliydim ki, tüm bu söylediği hazırlıkları yaparken mutlu olmalıydı. Beni beklemek, geleceğimi bilmek huzur verirdi ona.
-Anne, yatağıma yeni nevresimler gerekiyor mu?
-Evet, diyor annem, gelmemi garantiye almak için.
Gitmemem için bir neden yok ki. Ne olabilir ki, o gün uyanamayıp uçağı mı kaçırırım? İki yıl daha mı uyku da kalacağım? En fazla bir gün sonra giderim anneme.
Sesimi duymuş gibi, düşüncelerimi okumuş gibi annem,
-Halıya biner gelirsin, diyor.
Ben öyle kararsız kalıp, belki, belki diye mırıldanırken, halı havalanıp uçmaya başladı beni almadan.
Kaldım olduğum yerde.
-Anne, dedim telefonda, duymadı beni. Kapatmıştı.
Uçan halının arkasından bakakaldım.
Evet, kitap okurken yorgunluktan uyuyakalmışım halının üzerinde. Halının uçtuğunu da annemi de rüyamda görmüşüm. Ne de olsa tam iki yıldır gidememiştim ziyaretine.
Tuhaf bir duygu içimi kemirmeye başladı. Hemen telefonuma sarılıp annemin numarasını tuşladım. Çalıyordu ama annem bir türlü açmıyordu telefonu. Duymuyor olamazdı çünkü en son alınan duyma cihazını sevmişti. Eskisi gibi çıkarıp bir yerlere saklamıyordu artık.
Defalarca denedim yeniden aramayı.
Merak, korku, endişe hepsi iç içe geçmişti aklımın ücra köşelerinde.
Tam 24 dakika sonra ulaşabildim anneme. 24 ay gibi gelmişti bana bu süre.
-Anne! Neredesin sen? Neden açmadın telefonu? Yarım saattir sana ulaşmaya çalışıyorum.
-Aşağıya inmiştim. Telefonum da yanımda değildi.
-Neden inmiştin ki? Hem basamaklar yormuyor mu seni?
-Halıyı getirdim yukarıya.
-Anlamadım. Ne halısı?
-Halı balkondan uçup bahçeye düşmüş. Ben de inip alt kattaki Ayşe’ye söyledim. Sağ olsun alıp getirdi.
Annemden, “halı balkondan uçmuş” lafını duyunca:
-Yok artık! Demişim.
-Evet, dedi annem, yeniden. Aşağıya uçmuş halı. Üç gün önce yıkanmıştı. İyice kurusun diye, Azime, balkonun demirleri üzerine sermişti. Kuruyup hafifleyince de rüzgâr mı uçurdu kendisi mi uçtu bilmiyorum ama bir baktım yok yerinde.
-Bıraksaydın uçsaydı anne, diye espri yapayım istedim.
-Uçacağını bilsem, düşünmedim değil. Biner senin yanına gelirdim, dedi.
Ben yine.
-Yok artık! Dedim.
Rüyamın da etkisiyle annemle konuşmak iyi geldi bana. Bu yüzden her zamankinden çok daha fazla sohbet ettim kendisiyle. Sohbet derken bütün zaman annemin sorularına yanıt vermekle geçti. Sakalımın uzunluğundan, atletlerimin kısa kollu mu uzun kollu mu olduğuna kadar her şeyi sordu.
Epeyce moral oldu bu sohbet ikimiz için de.
Annemi daha da sevindireyim diye ziyaretine gideceğimden söz etmek istedim.
-Anne yakında gelirim yanına. Hem biliyor musun biraz önce koltukta uykuya dalmışken bir rüya gördüm.
Annem daha cümlem bitmeden lafı ağzımdan alırcasına:
-Uçan halıya binip bana mı geliyordun yoksa?
-Yok artık! Demişim yeniden. Hem de tüm şaşkınlığımı belli edercesine. Anne! İnan ki öyle bir rüya gördüm. Aynen öyle işte. Uçan halıya binmeye hazırlanıyordum. Senin soru da tam oturdu yerine yani. Sanki rüyamda ne gördüğümü biliyormuşsun gibi.
-Anneler bilir oğlum, dedi. Anneler bilir…
Çok duygulandım. Giyinip dışarı çıktım. Çiçekçiye varıp bir demet papatya satın aldım. Dışarıda ilk rastladığım annem yaşındaki bir teyzeye elimdeki papatya demetini armağan ettim.
Gülümsedi bana.
-Anneniz için mi almıştınız? Dedi.
-Yok artık! Dedim, yeniden…
YORUMLAR
Neden iki yıl ihmal eder bir evlat annesini...Oysa onların bizden başka hiçbir bağı kalmamıştır hayatla...İki gün annemi aramadım. Üçüncü gün köyden telefon geldi. Annem merdivenlerden yuvarlanmış. Duyunca düşündüğüm ilk şey neden üç gündür onu aramadığım ve pişmanlık oldu. Eğer anneme birşey olsaydı ben ölünceye kadar bunun yüküyle yaşayacaktım.
Dünya ölümlü. Ne olur annler ihmal edilmesin.
Çok beğendim değerli yazarım. Hafif, akıcı, dinlendirici, sevecen bir öykü olmuş.
Saygılar.