Şafakta O Gün...
Ayaklarım...
evet sen...
İstanbul olmuş ezdiğin çiğli taban
Önce üzeri çizilmiş, çekirdek kabuklarının esiri olan banklar sisler arasında kayboldu...
son adımlarınızı iz tuttu kar, eriyene dek ağladı ardınızdan..
Ağustos’un mazgallarına takılan kavak ağaçlarına takıldı o gün gözlerim...
sormayın düşen her taneyi... sancılı bir gün doğumunun tesirin de hepsi
sen,
ben,
O adam
Düşen kadın
hepsi açılıp kapanıyor ve ıslaktı...
köşe de emeklilik yaşını hesaplayan bir amca, onun yanında mor petunyalar vardı...
kimse farketmiyor
otobüsten inenler bir bir dağılıyor
ve yine sis giyiyordu gümüş pırıltılarıyla sokak lambaları...
Hayatın saat başlarında, sırılsıklam mehter bandosu meydanda o gün
bir kaç yüzyıl geri saçaklıyordu etrafdakileri...
güvercinler uçuyordu
hatta kırıyorlardı soğuğu
En son isimleri okundu cephede ölenlerin
dört bir yanı çatlattı ışığı
tıkırdamaya başladı tüm çocuk dilencilerin kumbarası
hep buradayım dercesine
iz bırakıp bitti, şafakla o gün...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.