- 1724 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İNSANLAR İÇİNDİR HATALAR
İNSANLAR İÇİNDİR HATALAR
Hayat boyu tek rakamlarla pek aram olmamıştı. On bir rakamının ayrıca önemi vardı içimde, belirli hayat dönemeçlerimin başlangıcıydı adeta. İnsanlar içimdir günah işlemek ve hata yapmak, hataları yaptıkça hata yapmamayı öğrenir insanlar. Nasıl ki törpülenen veya zımparalanan yüzeyler düzeliyorsa insanlar da çilelerle düzelir. Önemli olan her hatanın sonundan bir ders çıkarmak ve bir daha aynı hataya düşmemektir.
Hayat düz yoldan ibaret değildir inişi de vardır yokuşu da, gülmekte vardır ağlamakta, Sevmekte vardır sevilmekte, Bazen sevdiğinden darbe yemekte, sevgiden büyük korkumu olur sen asıl sevilenden kork.
15.13.2012 Saat dokuza yaklaşmakta mesai başlayalı henüz yarım saat olmuştu Niksar müftülüğünden beni aradılar.
---İsa hocam daireye kadar gelirmisiniz?
Yüreğimde bir korku var beklenen sonuç mu gelmişti acaba bilmiyordum. Ayın onbaşı olması nedeniyle bankamatikten maaşımı alıp öyle gidecektim, Kartı makineye verdiğimde hesabıma maaşımın yatmadığını gördüm korkum bir kat daha artmıştı, artık beklenen sona gelinmişti.
Daireye vardığımda müftü beyler beni yanına çağırdı ve dairedeki şefimiz ismet beyi ve memur Cemal beye de gelmelerini söyledi. Elinde tebliğ belgesi ve gizli yazılı kapalı sarı bir zarf vardı, Önce onların huzurunda bana tebligatları imzalattılar ve zarfı açtılar, zarfta ne yazıldığını pek ala biliyorlardı çünkü ayın üçünde Tokat müftülüğünden aramışlar ve bu ay bodura dâhil edilmememi hem imamlıktan hem de diyanet işlerindeki memurluk görevimden olduğum kendilerine söylenmişti. Tek bilmeyen vardı oda bendim her halde. Usulüne uygun anlattılar meseleyi lakin bu işin bu neticeye varacağını bildikleri halde bana bilmiyormuş muamelesi yapan başta müftü bey ve daire personeli kendilerini aklamak ve hatta diyanet işleri başkanlığı beni görevimden ederek adeta günah çıkarıyor ve aklanıyordu. Ne de büyük günah işlemiştim ben hiç farkında mı idim acaba?
Neyin sonuydu bu? Hayatın mı görevin mi? Yirmi iki sene görevin mi yoksa okuyup bir iş sahibi olmak için uğraşılan onca yılların mı? İnsanoğlu ölürken tüm hayatı film şeridi gibi gözünün önünden geçer derler, bilmiyorum bu olay esnasında benimde adeta hayatım gözlerimin önünden geçti benim için birinci ölümdü bu an.Neler mi düşündüm?
İlkokula altı yaşımda babamdan gizli kaçarak başlamış, okulun ilk günü ilk dersinde yine okuldan ağlayarak eve kaçmıştım. Ablam bana arkadaş olsun diye beni bu yaşta okula başlatmak istiyordu. Ana yaşım altı idi ama kimlik yaşım dördü gösteriyordu, o yıllarda kimlikle kayıt yapılmıyordu her hal boyuma bosuma baktılar bir de sayı say bakalım dediler ben tam otuza yanaşmıştım ki tamam bu çocuk okur gelsin dediler, işte böyle yaptırmıştım ilk okula kaydımı. Okulun açılışının ikinci ve üçüncü günlerinde alışmıştı, yeni yeni arkadaşlarım bile olmaya başlamıştı.Altı sene ilkokulde okudum ilkokul bitti bir önceki yıl köyümüzde açılan ortaokulun ikinci yılıydı bende burada okumak için kaydoldum ve artık ortaokulluydum. İki ay devam ettikten sonra burasıda kapatıldı, o senemiz heba olmuştu elimden tutupta niksara gönderende olmadı. Hep okumaktı hayalim ertesi sene babamın ve büyük abimin razılığı olmasada ben kararımı vermiştim tek desteğim annemdi oku oğlum oku derdi.Niksar imam hatibe kaydolmam ve başlamamda bir kaçışla oldu. O sene mehlebin bin lira ettiği yıllardı ağaçların diplerinden tam on yedi kilo mehlep toplamıştım onu satarak okul öncesi kayıt, elbise kitap defter kalem, saat ve hatta ev kirasının kaporasını bile vermiştik. Remzi abiminde aynı okulun lise ikisine gitmesi vesilesi bana ayrıca bir güç katmakta idi.O sene ikinci dönem devlet parasız yatılı sınavlarına girdim ve yaz tatilinde Erzurm imam hatibi kazandığım müjdesi gelmişti, artık gurbet yılları başlamakta idi orta ikiden lise sonun iki ayına kadar burada okudum. Okula giderken yok paramı ve birazda haçlık verirler ben onunla idare etmesini bilirdim İlerleyen senelerde fotoğrafçılık yaparak, ayakkabı boyayarak gofret satarak, lise yıllarında bazen ikinci el bit pazarından eşya alıp satarak bazende günlük yevmiye işlerine giderek tatil günlerimizde okul haçlığımı kazanıyordum.Biz işte böyle okuduk her şey güllük gülistanlık değildi hayatımızda ne zengin bir baba vardı bize haçlık gönderen ne de abi. Yaz mevsimlerinde köyde aileme yardım ederdim. Çok çalışıyor diye günlükdelik götürenlerin gözdesi olduk.
Bazen Kuzu güttük, bazense koyun,
Bazen karasığırdı peşinden koştuğum,
Ayağımda yırtık karalastiğin beni yolda bırakmasın diye iple sardığım,
Hep hayalimizdi okuyup imam olmak.
Yıllar gelip geçer, insanoğlu kuş misali daldan dala konar göçer.
Yaş on sekizdi lise üçün onbeş karne tatilinde düğünümüz olmuş evlenmiştik bir hafta sonra yine okul yolunda.Lise son sınıfta iki ay Erzurumda okuduktan sonra tastik namemi alarak Niksar imam hatibe kaydımı aldırdım, eşimi de yanıma alarak bacanagım aynı zamanda emniştem olan Behsat enşiştemin evinin bir odasına göçü verdik..o yıllar halının çok para ettiği senelerdi.eşim ve ben adeta halı makinesi idik hem okuduk hem halı dokuduk ,kendimizide gördük ve hatta eşya bile aldık.
1989 Yılında mezun olduktan yaklaşık üç ay sonra Samsun Ladik Eynekaraca köyüne Seyfettin Çoban ın yardımıyla vekil imam olarak başladık, On dört ay burada vekil imamlık yaptıktan sonra asıl imamlık katromun henüz gelmemesi nedeniyle yine köyüm Günebakana göçmek zorunda kaldık. Sekiz ay kadar bekledikten sonra Erzurum Tekman Beşdere köyüne asıl imam hatip olarak kadrom çıktı ve gittik. Üç buçuk yıl burada görev yaptık. Nice çilelere ve hayatı zorlayan iklim şartlarına gögüs gerdik senenin altı ayı kar altında geçen rakımı ikibini bulan Bingöl dagını kuzey yamaçlarında aras nehrinin çıktığı mekandı buraları. Her yerin artısı ve eksisi olurya buradada yaz ayları bam başka idi. Çayırdan başka bir şey yetişmezdi buralarda yaz gelince her türlü otun en vain çeşitlerinin en alası olurdu buralarda helede köyün önünden akan aras nehrinin azıçık damarlarından birisinde tuttuğumuz ala balıkların lezzetine diyecek yoktu. Tandır ekmeğiydi aşımız çiğleme eskimiş çökeleğe sarıp sarıp yemesi bam başka olurdu. Kışın çıramız geven yakıtımız tezekti tabiî ki. Kış mevsimi yaklaştığında altı aylık erzagı depo yapar ayda bir sefer şehre ancak gidilir bazen iki aylığı bir ancak alma imkanımız olurdu..zorunlu tasarruftu adeta burası. Maaş olagan üstü hal üzereydi ayrıca üç yılını burada görevde tamamlayablara toplu para bile ödeniyordu biz onuda aldı çün ki üç buçuk yıl görev yaptık buralarda.
Oğlum Muhammet ilk görev yerim Samsun Ladik eynekaraca köyünde 1989 Yılının onuncu ayında dünyaya geldi. Kızım Ayşenur ise 1992 yılında Erzurum Tekman kayaboğazı köyünde.
Erzurmdanda demir alma zamanı gelmişti arık okul dahil dokuz yıla yakın bir ömrüm geçmişti buralarda adeta ikinci vatanımdı benim Erzurum. Babamın bana Erzurumlu lakabını takmasıda bu yüzdendi zaten. Birde türkü tuttururdu o yanık ve güzel sesiyleki sorma gitsin,,
Erzurum dağları kar ile boran
Aldı içerimi dert ile verem
Acep bulunmazmı sizde bir kurşun kalem,
Yazam arzu hali yare gönderem.
Memleket dedik memleken işittik
Tokat Artova yukarı güçlü eski adı yukarı avara köyü asılda ikinci görev yeri hizmette üçüncü. Askerlik dahil beş yılımı geçirdin burada 1986 yılında 76/4 tertip Htay serin yol jandarma sınır er eğitim alayına gititten sonra Hakkari çukurca ışıklı karakoluna usta jandarma tim çavuşu olarak toplu halde 16 arkadaşımla birlikte sınır boylarında terörist gözetlemeye koyulduk. Kalleşce atılan havan toplarının altında, sınır boyrarında köstebek yuvalarını seyrettik. İşte bu yıllardaydı babamı kaybettiğim 1997 nin güz aylarıydı . cenazesinde bile bulunamamıştım.Askerlik dönüşünden yaklaşık bir yıl sonra Niksar Özalan kasabasına tayinimizi aldırdık. Burada iki buçuk yıl görev yaptıktan sonra Niksar Serenli beldesi eski ismi avara, tam on yılım geçecekti burada küçük kızım Fatmanur burada 2002 yılında dünyaya geldi.
Her görev yerimde çalıştım
Her görev yaptığım köyde maaşım bana yeter deyip yan gelip yatmadık. İlk senelerde halının para etmesi nedeniyle halı dokuduk Tokata geldikten sonra arazi işide yaptık hayvancılıkta.ustalıkta yaptık amelelikte, hep çalıştık..çalıştık, avarada ise artık ustalık yılları başladı inşaat işinin her türlüsünün kalfalığını burada yaptım.Niksara yapmış olduğum evin ince işlerini buraya geldiğim yılların ilk senelerinde tamamladım. Çocuklarımın okulu nedeniyle eşimden ayrı kalmak zorundaydı k Niksara evimize çocuklarımı taşıdım ilk sene annem kaldı yanlarında ihtiyarlığı nedeniyle çocuklara bakması zor olduğundan ikinci yıl eşim geldi çocuklarımı okutmaya tam dört yıl böyle ğeçti iki arada bir derede derlerya halk dikinde bizimkiside işte böyle oldu iki arada bir derede..
Sonun başlangıcı.
Modert hayat. Teknoloji ve internet ortamıyla 2007 yılında tanıştık ilk işimiz sevdiğimiz beldemizi anlatan kültür içerikli bir site kurmak oldu. Şu anda hala mevcut bulunan bu siteyle ilk iki yıl oğlum ilgilendi ve diğer yıllar benimde bilgisayar ve interneti öğrenmemle katkıda bulunmaya başladım. Birde sosyal paylaşım yerleri varmış focabokmu neymiş 2009 yılında bizde focaboklu olduk. Dışarıda bulunan günebakanlılarla konuşma ortamı ve yeni nesillerle tanışmanın kestirme yolluydu ..okul arkadaşları askerlik arkadaşları derken birde çocukluk aşkı olan birileri gelecekte girecekti aramıza.
2010 yılının yine bahar aylarıydı Kendi eşi ve kardeşi Niksar’a ofis açmışlar, goya değerli eşya ve altın alıp satımını internet üzerinden yaparak para kazanıyorlarmış. beni de bu işe hedef kitle olarak görerek beni bu işe dahil ederlerse benimde konumum ve çevrem itibariyle bunlara çok sayıda elaman katma olasılığım varmış. Bu işi az çok bana anşlattılar , ilk aylarda sempati ile yanaştım sonra işin aslını öğrenince uzak kaldım. Bir gün yine interneti açmış focabokta gezinirken Fatih beyden selam geldi ve aleyküm selam fati bey ..yok ben eşiyim..işte böyle başladı sonun başlangıcı gerisini anlatmaya ne hacet Bir sene aradan geçti ve bir kaçış daha ...sona doğru bekli de.Hemde onurunu şerefini ve 41 yaşında 22 yıllık imamhatiplik görevini ayaklar altına alarak. Aşık olmanınn mertebesinden birisi de deliliktir veya deliliğin bir merhaleside aşktır... aşık olan mantıklı düşünemez aşkta mantık aramayın. Aşk engel tanımaz…..
15/03/2012 Adeta bir tastik name gibi elime verilen soruşturma raparu İşlemiş olduğunuz suçtan dolatı diyanet işlerindeki görevinize son verilmiştir.
Her şeyin sonu değildi tabii ki Mevla hiç kimseye taşıyamayacagı yükü yüklemezmiş.
İmtaan dünyası deriz gideriz,
Hayrıda şeride yaratan Allah,
Mevla unutursa bilmem nederiz,
Cümle mahlûkatı gözeten Allah.
Rızkımıza kefil Rezzak sıfatı,
Bazen böyle olur dünyas hılkati,
Bir gün yalan olur dünya zahmeti,
Zerreden küreye bezeten Allah.
Yılmadan yorulmadan mücadeleye devam edilmesi gerektiğini öğrendik öğrettik senelerce. Biz bu yaşa gelinceye kadar hep düzde yürümedik yokuşu da gördük inişi de.
Taşlı engelli yollar koymaz bize,
Sözünü tutmayan kullar utansın,
Bizler gelemeyiz fazlaca naza,
Bütün kabahatler suç bizde kalsın.
Sen nişan al fırlat okunu,
Hedefe varmayan mızrak utansın.
Beni bitiren birde kendi kurumum ve Niksar müftülüğü olmuştu bilgisizlikleri ve beçeriksizlikleri.Çok kolaydı onlara Bir insanın hayatını karartmak, bana ne ceza verileceğini müftü bey bile bilemiyorum ve çok merak ediyorum diyordu,
Merakın geçtimi müftü bey. Rahatladınızmı Niksar müftülüğü
Aklandınızmı diyanet camiası.
Ne müftüsü nede söz sahipleri sendika ve dernek başkanları sordu halimi,
Sen görevinden oldun halin nedir diye soran olmadı,
Kendi öz köylüm hor baktı bana ve bakmakta,
Kendi eşim ve evlatlarım nefret etti adeta benden,
Düşenin dostu yok düşmeyeceksin,
Kalkmak için el arayıp tutmayacaksın
Bulamazsın,
Sanki tek hata işleyen bendim,
Veya bu teşkilattakilerin hepsi sütten çıkmış ak kaşıktı.
Kimileri güldü kimileri ağladı halime bazen iki yüzlüler kuşattı etrafımı,
Kimilerine göre bu adam böyle değildi,
Kimilerine göre günebakanın geleceginin ümidiydi bitti dediler,
İşini bilen çalışkan mertti gitti dediler.
Birde az bile oldu oh diyenler vardı desinler.
Kimileri eşimdi, bacımdı, anamdı, kardeşimdi dedi imza attı,
Kimileri geri göndermeyecekti diye imza attıBirde üçüncü şahıslar vardı bir şeylerin ucumu değmişti neydi onlarada neye imzaları vardı o kağıttaki
Bir kacı bu imza bana ait değil sahte dedi. Doğruydu.
Birisi vardı ki para için her şeyi yapabilen gazete ve internet sayfalarına çarşaf çarşaf haber verip para alan birisi, Çocuklarının bile hatırına bakmadan annelerinin fotoğrafını kendi cebinden çıkararak gazeteye veren birisi, sonrada gel ne olur diye peşinde dolanan,
Boşanma davası açıp beni aldattı diye otuz milyarda tazminat isteyen birisi,
Ben zaten utanmışım utanacagım kadar,
Birazda yüz varsa onlar utansın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.