- 700 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
SAKLI MEKTUPLAR
Yağmur sonrası bir günün ertesi sis çökmüş bir gündü, seninle gündüz karşılaşmamız. Görüş alanımızı ve kaldırımların ıslaklığını görebiliyorduk en azından.Azlıklarla yetinmeye çalışan bir kasabanın bir yerindeydik.
Göremediğimiz ise doksan derce dik olan köşelerdi.Doğrusal ilerlemeydi herkesin yaptığı gibi adımlarımız.Bir martılar bir dalgalar doğrusal olmadan hareket çizerdi.Biz düz yürür hayat zigzaglar çizerdi.Sahilinde yürüdüğüm küçük kasabada.
Herkesi tanıyıp aşkı daha hiç tanıyamadığım tek bildiğimin kokusu deniz olan bir gençliğimdi. Kaç gemi görmüştüm kasabanın sahilindeki kıyılardaki kayalıklarla çarpışan. Hep o zamandan sorardım kendime koca denizde yer kalmayıp neden denizden çok bu gemilerin kayaları öpmek istediğini.
Bunları hesaplarken hesapsız bende bilmediğim bir kayaya çarpmıştım.Islak günün sonrasında ki gebe kalacak bir aşkın omzuna. Metafizik bir çarpışmaydı bizimkisi. Yüreğin konuştuğu fiziğin çalışarak yer çekimini ispat ettiği andı onun kitaplarını düşürdüğü beni hala onu unutamadığım bir metafizikti işte.
Yere düşen kitapları alırken yerdeki çamurları üzerime silerken bakmamıştım bile yüzüne. Bir ellerini görmüştüm toplarken yere düşen kitapları. Kütüphane dolusuydu o zaman benim için düşen kitaplar.Denizi bu sahilden ibaret sanırdım o zamanlar.
O pantolonuma sildiğim çamur izlerini silmeye ben kitabına düşen kapağındaki yerleri silmeye başlamıştık birlikte.
Lekesi olmayan bir karşılaşmaydı bizimkisi.Pazarlıksız hesapsız ve temizce bir köşe başında. Gözlerine özür dilemek için baktığımda gördüm denizin mavisini martının kanadında uçan bakışını. İşte o an susarak konuşmuştuk gözlerimizle.
İşte o günden sonra oturmaya başladım sahildeki bankın üzerinde oturuken sessizce martıların çığlığını dinleyip suskunca onlarla konuşmayı...
Kabahatim affedilsin diye sığındık o kafedeki kafein dolu kahvenin içine. Koyuluğundaki kahveyi içerken o dalardı içerde birde martılar sahip olduğu denizdeki nasibini için.
İşte o zaman bahsetmişti tıp okumak istediğini titrek sesiyle. Nedenini söylediğinde bırakmıştım herşeyi şimdiki gibi.... Yarım kalmış kahveyle bir aşkın iksirini içimiş olarak çıkmıştık. Ben yarım kalmışlığın karanlığına düşerken o zamanlar başladım onun düşürdüğü kitapları okumaya ve onu daha çok sevmeye...
Her okuduğum paragraf O oluyordu...
Çarpışıyor buluşuyorduk her seferinde seferine çıkmayan gemilerin sesizliğinde...
Ertesi gündü yağan yağmurdu onun elini tuttuğumda o da sıkmıştı tutduğum elimi.Boş vermiştik adam olmayı istediğimiz her şeyi, tek şeydi martı gibi uçma, balık gibi yüzmek...
İlk kez öpmüştüm en güzel kiraz renkli dudakları. İşte o günden sonra sevmediğim kirazları yemeye başladım hırçınca. Kazandığımda fakülteyi ayrıldım onla her parçası elimde...
Oysa balıkçı olacaktım onunla tanışmadan önce bir kaç kefal bir kaç levrekle karnımı doyuracaktım. Parasız parçalandım. İşte o gün karşılaştığım metafizik beni hep ona götürdü...Ünvanımı atarken yerlere her genç hastamda O na bir nakil yaşattım...
Ve gözünü her açan hastamda... bir balıkçı gibi martıları izledim...
sonradan okudum onun benim için saklladığı gizli mektupları...
gizli kalacak hep yazdıkları....benden hariç...
YORUMLAR
çok güzel çok güzeldi çok naif ince zarif bir aşk ve yazan bir yürek tebrikler yüreğine sağlık
selam saygı ve sevgiler
DİLEK YILDIZI
en derin saygı ve sevgimle...
DİLEK YILDIZI
en derin saygı ve sevgimle...