- 2887 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Oktay Güzeloğlu ile Söyleşiler – 2
Nuri kaymaz- Oktay kardeş senin yazılarını ilk okuduğumda tinerciler, sokak adamları, orospular, ibneler, travestiler, puştlar pezevenkler, bu insanlarla nasıl bağ kurabildin.. çünkü biz onları gördüğümüzde yolumuzu değiştiririz…. Onların renkli dünyasına nasıl girebiliyorsun…
Oktay Güzeloğlu -Nuri kardeşim ne güzel konuştunuz.. özür dileyerek söylüyorum ama biraz saçmaladınız..bir sistemde insanları aşağılamanın belirli kesimler tarafından kullanılan sözcüklerdir: renkli dünyalar… dikkat edersen bahsettiğim hayatlar renkli değil özünde kapkara aslında.. eğer en altta çalışan fuhuştaki travestilerden bahsediyorsan, toplum dışına atılmış hiçbir iş güç verilmeyen, fuhuştan başka bir tercih bırakılmayan kişilerdir… öyle değil mi Nuriciğim…
N.K -haklısın bu yönünü düşünmemiştim.. onlara bu taraftan bakmamıştım… hatırlıyorum bir ara tekstilde çalışan bir eşcinselin işine son verdiklerine şahit oldum….eşcinsel olduğu için…
O.G. - yani kısacası nuri kardeşim bak sende söylüyorsun işten güçten atıldıklarını… bir ara bu travesti arkadaşlar kendilerini seks işçileri olarak tanımlayıp, hala da öyle tanımlıyorlar ‘gacı’ isminde bir dergi çıkarmışlardı.. bu gacı dergisinde, çektikleri sıkıntıları, fuhuş sırasında çok belalarla karşılaştıklarını kısacası sorunlarını anlatıyorlardı.. sen bilmiyorsun değil mi nuri..
N.K. - Yok sadece senin yazılarında okumuştum…
O.G. - Neyse Nuriciğim geçelim burayı çünkü bu sorunlar kısaca anlatmakla olmaz. Benim çok tanıdığım var içlerinde.. onların sorunları fazla, bizi aşıyor.. devlet sorunu bu…
N.K. -oktay kardeş ben orospuların hayatlarını merak ediyorum.. sen bunlarla da konuştun.. ruhsal durumları, yaptıkları işe bakış açıları nasıldır…… işlerinden memnunlar mı..isteyerek mi yapıyorlar..
O.G. - Nuri bey kardeşim .. Nuriciğim.. günde tanımadığı 40-50 kişiyle yatan kalkan hamalı cemali kemali, salyasıyla sümüğüyle üstünde gören bir kadının ne kadar mutlu olacağını ne kadar güler yüzlü olacağını ne kadar iyimser olacağını sana bırakıyorum sen cevapla….
N.K.--oktay kardeş senin bu soruna cevap vermek kolay değil…. Bizde duyarız hep istanbula artist olmaya gelen daha sonra pavyona düşen yada birileri tarafından kandırılıp fuhuşa düşürülen kadınlar var mı.. gerçek böyle midir.. Oktay kardeş…
O.G.- Çok güzel bişey sordun Nuriciğim bu dediklerin doğru ama bunların asıl sebebi ne biliyor musun sevgili nuri hani bir espri var eğitim şart diyorlar ya… bunun esprisini kaldırırsak cidden eğitim şart.. işte bu kadınlar hepsi okuması yazması olmayanlardır.. çünkü bu kandırılan bu pavyonlara ve sokaklara düşürülen, üzerlerinden kene gibi yapışıp geçinen puştu pezevengi pavyoncusu şerefsizi bir parça et koparmak adına, bu et koparmayı şunun için kullanıyorum.. bir kadını 50 kilo düşünelim her bir insanın bir parça et koparması kadını yok eder.. bunun şunun için kullandım.. düşünebiliyor musun 50 kilo olan bir kadının üzerinden kaç kişi para kazanıyor ama bak Nuriciğim bu gün şu tarlabaşı, beyoğlunun alt ve ara sokaklardaki gariban orospu kadınların eti kaç para biliyor musun …… orta yaşa gelmiş kadının 7,5- 10 lira orta yaşa yakınların fiyatı 20 lira, daha gençlerin yani yeni düşenlerin, yirmi yaşlarındakilerin 30 lira … düşünebiliyor musun anamız bacımız kız kardeşimiz dediğimiz kadın bu sistemin çarkları arasında öğütülüp gitmekte… bu kadın nasıl memnun olabilir.. nasıl isteyerek bu işi yapabilir… hayattan nasıl memnuniyet duyar… bazı dalyaraklarda bu şartlarda ki kadınlardan güleryüz beklerler… hassiktir lan…. Güler yüzmüş neden.. kadın kendisi kaybetmiş güleryüzü sana ne verecek lan .. bir de ne nalet kadın derler orropu çocukları.. haaaa nuri bir de bıçak yarası vardır… bıçak yarasından kim kurtaracak dostu varsa korur, bıçak sıyırtır, faça alır... ya dostu postu yoksa ya sahipsizse bir köşe başında öldürülür.. nuri ben kendi hayatımda gördüm, yazılarımda vardır.. ben şu ilk yardım hastanesine vurulmuş çok kadın götürdüm gece yarıları.. bir de şerefsiz şoförler vardır… hepsi için söylemiyorum.. arabaya almazlar arabaları kirlenir diye.. zorla aldırdıklarım vardır.. o kanlanan koltukların paralarını öderim buraları geçelim nuri kimse isteyerek yapmaz.. bunların temeli devlet sistemidir.. fuhuş ahlaksızlık sistem devlet sorunudur…. Birbirilerine zincirleme bağlıdır bu iş…
N.K. -oktay kardaş ben hep şunu, yazılarında da konuşmalarımızda da merak etmişimdir.. nerden çıktı bu insanlarla konuşmak bunları yazmak…. ‘Sokak mobilyaları’nda ‘ölümün rütbesi yoktur’ kitabında.. ‘beyoğlunda garibanın otopsisi yapılmaz’ kitabında… nerden çıktı bunlar…
O.G. -şimdi nuri kardeşim 12 eylül darbesini yedikten sonra ben işsiz kalmıştım..
N.K. -ne iş yapıyordun….
O.G. -Tiyatrocuydum… ucuz bir çatı katında oturuyordum yüzlerce fare ile beraberdik… kendimi hayvanat bahçesinde yatıyor farz ediyordum.. o ara benim iki yakın arkadaşım vardı.. biri sokak şairiydi.. biride sami abi vardı.. bunlar sapına kadar sokak adamıydılar….. kataplarımda vardır… ayrıca yakında çıkacak olan AKTÖR isimli son romanımda bu arkadaşlarımızı çok daha uzun anlatıyorum.. birlikteliklerimizi… o dönemleri …. Ayrıca o zamanlar evime giren çıkan bir sürü sokak kadını sokak adamı iki göz odalı çatı katımda ya yatıyorlardı ya da içmeye geliyorlardı…hep beraber içiyorduk.. ne bulursak içiyorduk.. çok insan tanımıştım.. kendi çevremden tamamen uzaklaşmış sokaktaki insanla özdeşleşmiştim.. bir gün yalnız başıma otururken ben bişeyler yapmam lazım diye düşünürken birden bire beynimde şimşek çaktı.. tamam… ne yazacağımı ne yapacağımı buldum dedim ve ……
N.K. – hoşça kal şimdilik… güzel insan güzeloğlu.. daha çok şey var sende… daha çok şey konuşacağız… haftaya görüşmek üzere…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.