- 760 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ay Işığıyla dans eden insanlara
Doğayla, insanı bir tutmaktan kaçınırım, her ne kadar bir parçası olsa da doğanın, taa kendisi değildir insan doğanın. Ama ne kadar da benziyorsun ay’a..
Bak işte parlak ve güzel, belirgin ve net, etrafına ışık saçıyor bugün.. Sanki ortalıktan kayboluşunun hiçbir anlamı yokmuş gibi kendine güvenle, bıraktığı yerini alıyor ve gözlerini kamaştırıyor insanın..
Gün geliyor saklanıyor bir bulutun arkasına ve gizliyor ışığını tüm kış boyunca ve insan düşünüyor o zaman, acaba bulutların arkasında ağlayan yağmur o mu diye? Sonra hissettiriyor o yağmur insana, onun parçasına dair olan her şeyi.. Yağmuru sevdiriyor, kendisini özletirken..
Sonra işte günlerden bir gün çıkıveriyor ortaya, insanın tüm gökyüzünü ele alıyor.. Tüm gökyüzü o oluyor. Gökyüzü verirmiş ya her şeyin rengini, renk ışığın yansımasından başka bir şey değilmiş ya,işte bundan dolayı, günü gelip çıktığında ortaya ve esareti altına aldığında insanın gökyüzünü, tüm renkler o oluyor.. Tüm renkleri, onun yansıyan ışığı var ediyor ve karanlığı aydınlatıyor.. Her şey o kadar net ki o anlarda, insan düşünemiyor ay’ın çokça konumu olduğunu, bulutlar gibi dış etkenleri.
Kaptırıyor kendisini, göğsünden dolan maviliğe, ağız dolusu mutluluklarla. Belki bir haber başına geleceklerden ama o insan ay’ını tüm halleriyle seviyor.. Kabullenemiyor belki de değişik hallerini ama yine de seviyor. Ve bence ay’ın kendisi de biliyor, parlamayı sevdiğini ama sadece korkuyor hallerinden, hep aynı olmayacağını bildiğinden..
Ve insan düşünüyor ay’ı ona bakarken, düşünüyor ona dair yaşadığı her şeyi.. Neyin önemli olup olmadığını sorgulamadan, sadece düşünüyor ve izliyor, ışığında gülümserken.Çünkü insan, yani gerçekten derinliğinden hisseden insan, göremese de sebeplerden, biliyor ki: onun ay’ı hep parlıyor.. Göremese de ışık saçıyor..
Doğayla, insanı bir tutmaktan kaçınırım ama ne kadar da benziyorsun ay’a ve bende onun büyülendiği insanlara..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.